Yine mi Çekya…
EURO 2024 ‘de Türk Milli Takımımız grubun son maçında Çekya’yı 2-1 yenerek son 16’ya kaldı. Her Avrupa Şampiyonasında olduğu gibi yine kader maçımızı Çekya ile oynadık. Çok ilginç bir maç seyrettik ve maçın hakemi maç başından sonuna kadar yargı dağıtmaya devam ettiği gibi elinde kartlarıyla maçı yönetti. Maçta toplam 19 sarı kart ve bir de kırmızı kart çıktı…
Beraberliğin yettiği maça başlarken, Montella akılcı bir orta saha kurgusuyla maça başladı. Salih Özcan ve İsmail Yüksek ile dirençli bir orta saha olması gereken en iyi başlangıçtı. Defansta sadece kesici olarak başarılı olan Samet ve Melih ne yazık ki topu oyuna sokmakta zorlandığı için geriden Kaleci Mert aracılığıyla uzun toplar tercih edildi. Ferdi ve Mert Müldür ise dinamik ve istekli oyunlarıyla orta saha ve hücuma destek vermek için çaba harcadılar ama yine 4-6-0 gibi bir diziliş tercih edildi. Çekya’nın atletik ve fizikli oyuncuları dikkate alınarak topu yerden ve ayağa oynayacak teknikte oyuncuları forvet hattına yakın oynatan Montella’nın bu taktiği ilk yarı pek tutmadı. İlk yarıda kaleyi tutan tek bir topumuz olmadan bitirdik.. Barış’ın yine yeteneklerini icra edemeyeceği noktalara konuşlanması yanında Arda ve Hakan’ı fizikli Çekya defansının arasında sadece yan pas yaparken seyrettik. Maçın kırılma noktası 20. Dakikada Çekya’dan Barak’ın ikinci sarıdan oyun dışı kalmasıydı. Herkes 11’e 10 daha rahat oynamamızı beklerken tam aksi oldu. Atletik, dirençli ve fizik gücü yüksek Çekya bize eksik bir takım imajı vermediği gibi çok tedirgin bir maç izlememize neden oldu.
İkinci yarıya çıkarkan soyunma odasında nihayet olması gerekenlerin konuşulduğu çok net anlaşılıyordu. Doğru olan; Sarı kartı olan Salih’in oyundan çıkarak yine defansif orta saha nitelikli Kaan’ın oyuna girmesi ve Çekya defans arkasına atılacak toplarla Barış’ın rakibi ile fizik mücadelesine girmesinin sağlanmasıydı. Barış sağ kanatta her zaman yaptığını yaparak fiziğini de kullanarak rakip kaleye servisler yapmaya başladı ama santrafor bölgesinde topu kaleye dürtecek bir futbolcumuz olmadığı için toplar kaleye gönderilemedi . Benzer hücumlarda ısrar eden Milli Takımımız nihayet Çekya kalecisinin ilk hamlede topu kurtarırken sakatlanması ile Hakan’ın şutuna uzanmak yerine ayağıyla müdahale edince ilk golümüz geldi. Çekya elindeki tüm hamleleri kullanarak uzun toplarla fizik gücü yüksek oyuncularını buluşturmaya başladı. Taç atışlarında bile tehlike yaratan Çekya bana göre bariz bir kaleciye faul olarak değerlendirilmesi gereken pozisyonda beraberlik golünü buldu.
Montella’nın, nihayet dümdüz bir santrafor ve yanında da pırpır bir forvet almayı akıl etmesiyle top yere indi rakibin uzun toplarını kesen Melih ve Samet kesicilik görevini başarıyla yaparken oyuna giren Okay’ın da defansif ve fizik gücü katkısıyla direnç sağlandı. Beraberlik için hepimiz dua ederken Cenk Tosun’un santrafor vuruşu ile grubumuzdan çıkmayı başardık.
Kısa vadede amaca ulaşmak için her yol mübahsa, her şeye rağmen takım gruptan çıktı. Taktik işleyiş ve ekip oyunu başarısı olmasa da futbol tanrıları bizim gruptan çıkmamıza izin verdi. Söz konusu maçı on bire on bir oynandığını düşünmek bile korkutucu derken elimizde sarı kart cezalısı oyuncularla 2 Temmuzda Avusturya karşısına çıkacağız. En son Mart ayında 6-1 yenildiğimiz takım ile turnuvada eleme maçı oynayacağız. Beklentim Montella’nın şapkadan tavşan çıkarması değil ama en azından turnuva başından bu yana yaptığı hatalardan dönmesi, heyecanla ve umutla Avusturya maçını bekliyoruz. Yarın umutların en sevdiği gün derler. Haydi hayırlısı o zaman…
Bol kartlı güzel bir maç izledik
Herşeyin hayırlısı;)
Kutluyorum,tarafsız tam nokta yorumlarını yazmışım.