Yeni zamlar kapıda
Türkiye’nin hububat ve bakliyatta ambarı konumunda olan Mardin, Diyarbakır ve Urfa’da tarım arazileri büyük oranda kuraklıkla karşı karşıya.
Mardin’in Kızıltepe ve Derik ilçesi Türkiye’nin hububat ve bakliyat ihtiyacının yüzde 20’sini karşılıyor. Urfa, mercimek üretiminin yüzde 36’sı, buğdayın yüzde 10’u ve arpanın ise yüzde 11’ini üretiyor. Diyarbakır’da ise hububat ihtiyacının yüzde 20-25’i karşılanıyor. Ancak bu yıl beklenen yağışlarının olmaması ve alternatif sulama sistemlerinin kurulmaması yüzünden çiftçi kuraklıkla karşı karşıya kaldı. Tarım örgütlerinin verilerine göre; Mardin’de ekili tarım arazilerin yüzde 35’i, Diyarbakır’da ise yüzde 80’i, Urfa’da ise yüzde 40’ı kurumuş durumda. Hububatta Türkiye genelinde 2 milyon ton rekolte kaybının yaşanacağı belirtiliyor.
TARIM ÜLKESİNDE YAĞMUR BEKLİYORUZ
Uzun yıllardır Diyarbakır’da ailece çiftçilik yapan Savaş Delidere, Evrensel’den Fırat Topal’a konuşurken, tarım alanlarının yüzde 70-80’inin biçilemeyecek durumda olduğunu söyledi. Sulama kanallarının yapılmamasının bu kuraklığa etkisinin olduğunu ifade eden Delidere, “700 dönüm arazi ektik, dönümünden 400-450 kg buğday kaldıracağımızı düşündüğümüz arazide 80 kg aralığında ürün ya kaldırabiliriz ya kaldıramayız. Gübresini mazotunu hesaba katarsak bu yıl 150-200 bin TL arasında bir zararımız olacak. 2 sene de bu borca çalışacağız. Bu süreçte küçük çiftçiler batacak ekemeyecekler artık. Sulama meselesi hallolmuş olsaydı bu durumu yaşamazdık. Tarım ülkesinde yağmur bekliyoruz. Bazı yerlerde artık yağmur yağsa bile bir faydası yok. Gübre ve yakıt fiyatlarında tolerans istiyoruz. Traktör aldım krediyle, şimdi onun kredisini nasıl ödeyeceğimi düşünüyorum. Daha önce de yakıt, gübre, ilaçlar bizi zorluyordu, şimdi daha da katmerleşti” dedi.
Kızıltepe Çiftçiler Derneği Başkanı Mikail Erbeyi, çiftçilerin kuraklık öncesinde de sıkıntılarının olduğunu söyleyerek, kuraklıkla ile birlikte çiftçinin omuzlarındaki sıkıntıların ciddi şekilde arttığını ifade etti. Erbeyi, “Kızıltepe, Derik, Nusaybin, Mazıdağı, Artuklu’da kuraklık olunca sıkıntılar oluştu. Bu saatten sonra kuruyan yerlere yapacak bir şey yok. Şu an net olmasa da Mardin’de yüzde 35’in üzerinde tarım arazisi kurumuş durumda” dedi. Bu durumun çiftçiye ciddi yansıması olacağını belirten Erbeyi, “Çiftçi tohum attı, mazot harcadı, gübresini attı. Bu saatten sonra çiftçi nasıl çarkını döndürecek, gelecek yıl nasıl tohum alacak” diye sordu.
GAP’IN GELMEYİŞİ ÇİFTÇİLERİ MAĞDUR EDİYOR
Çiftçilerin mağdur olmasındaki önemli etkenlerden birisinin GAP projesinin sulama kanallarının faaliyete tam olarak geçmemesi olduğunu dile getiren Erbeyi, “GAP’ın bir an önce gelmesi lazım, yarın daha kötü günler bizi bekleyecek. Çiftçi ödemelerini yapamayacak, borçları ikiye katlanacak. GAP gelene kadar en azından elektrik sorunu çözülsün, çiftçiye gelen faturalar düzenlensin çok yüksek geliyor. Kapanmada elektrikler yine kesildi. Pandemide bile çiftçiye bir destek verilmedi. Borçlar dahi ertelenmedi. Biz kuraklığa dair açıklama yaptık hükümet yetkililerinden bize bir dönüş olmadı. Muhalefetin desteğini istedik, bize dönüşler oldu. Hükümetin en azından çiftçilerin yanında olacağız demesi gerekiyordu” dedi.
Acilen kuraklık izleme heyetinin kurulmasını isteyen Erbeyi, “Çiftçiler mağdur edilmesin. Bankalara olan borçları ertelensin” dedi.
RUSYA TOHUM VERMEZSE EKİM YAPAMAYACAĞIZ
Diyarbakır Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Abdulsamet Ucaman, Diyarbakır’da kuru ekim yapılan alanların yüzde 80’inin biçilemeyecek durumda olduğunu belirterek, “Bismil, Çınar tarafında yapılan buğday, arpa, mercimek ekimi feci durumda, ciddi bir kuraklık yaşanıyor. Hububatta ciddi sıkıntılarımız olacak bunun da hem ekonomik hem sosyal etkileri olacak” dedi. Bölge’de vahim durumun hükümetin tarım politikalarındaki yetersizliğinin bir sonucu olduğunu ifade eden Ucuman, ciddi bir hububat sıkıntısının yaşanacağını belirtti.
Bölge’de ’80’lerden bu yana bilinçli bir şekilde tarım politikalarının uygulanmadığını dile getiren Ucuman, “Çiftçi mahalli tohuma teşvik edilmeli, tarımda planlı ekim yapılmalı. Bu planlamaya tarımsal faaliyetler içerisinde yer alan tüm kurumlar dahil edilmeli. Ülke tarım ambarı ama buğdayımızın tohumunu Rusya’dan alıyoruz. Rusya o tohumu bize vermezse belki ekim yapamayacağız” dedi.
BARAJLAR SORUNU ÇÖZMÜYOR
Bölge’de kurulan barajların tarıma olumlu bir etkisinin olmadığını söyleyen Ucaman, “Diyarbakır’ın etrafında tamamen barajlar oluşturdular. Elektriği burada yaşayan köylü alamıyorsa, suyu kendi arazisine çekemiyorsa bu barajların ne etkisi var? Ne elektrik ne su veriliyor, çiftçi bu konuda muzdarip. Çiftçi kanaldan su çekip sulayamıyor arazisini çünkü elektrikten kaynaklı maliyeti var. Barajlar oluşturuyor ancak çiftçi ne elektrikten ne sudan yararlanabiliyor” dedi.
YER ALTINDA SU KALMADI
2019’da kalkınma planına eklenen yer altı barajlarına dair de konuşan Ucaman, yer altı barajlarının ekolojiye verecek olan zararına dikkat çekerek “Yer altında biriken tüm suyu bir alanda şişiriyorsun. Yer altı barajları kurulduğu bölgedeki su kaynaklarını kendine çekerek, bazı yerlerde kuraklık, çölleşme, tuzlulaşma bazı alanlarda nem oranını düşürdüğü bitki ve hayvan ölümlerine yol açacaktır. Yer üstü barajlarında can suyunu araziye veya akarsuya verme gibi bir koşul vardır. Ama yer altı barajlarında bu can suyu yok” dedi. Yer altı barajlarına ihtiyacın olmadığını belirten Ucaman, yer altı barajlarının olumsuz etkisini gösterdiğini söyleyerek, “Daha önce sondajla 40 metreden çıkaracağın suyu şimdi 400 metrede çıkarabiliyorsun. Su yer altından çekilmiş durumda. Ne kadar yer altına müdahale edersen o kadar iklimsel değişikliğin yoğunluğunu yaşarsın. Yer altı barajlarının kurulduğu bölgelerde nemden kaynaklı oluşan hastalıklar görülebilirken dışında kalan bölgelerde kuraklığa yol açar. Bu yer altı barajlarını muhtemelen HES olarak değerlendiriyorlar. Üretim adına bir şey yok zaten” dedi.
300 BARAJ VAR AMA KURAKLIK VAR
Yer altı barajlarına yönelişin GAP projesinin sorunu çözmeyeceğinin ispatı olduğunu belirten Ucuman, “GAP Bölge’deki tarım faaliyetlerini karşılayamayacak durumda. Barajlar artık sorun çözmüyor, sorun yaratıyor. Yer üstü barajlarının yarattığı tahribatları biliyoruz. Yer altı barajları ile ilgili yeni olduğu için yansıması ne olacağına bilgiler olmadığı için bulanık bir alan oluşturuyor. Bölge’nin her tarafına Hakkari sınırına kadar baraj yapılmış. Yapımı devam eden ve yapılan 300 baraj var ama kuraklık var. Tarım arazileri neden sulanamıyor? Bu kadar baraj varken yer altına neden yöneldik. Elimizdekini vatandaşa hizmet olarak sunamadık. Yer altı barajlarından nasıl bir beklentimiz olsun. Yer altı barajlarının ne ekonomik ne tarımsal hiçbir karşılığı yok. Kuraklığın önünü açıyorlar” dedi.