Yemin Ederim Eli Elime Değmedi!
Bizim arkadaş sohbetlerimiz biraz farklı oluyor.
Şimdi içerik aktaramıyorum ama hep en sonunda insanı araştırma yapmaya sevk eder ve münazaraya evrilir.
Seviyorum bu konuşmaları.
Günlük bir konu konuşurken takıldığımız noktalar hep ilginç olur.
Yine bir arkadaşımla sohbet ederken-konu nasıl buraya geldi kesinlikle hatırlamıyorum ama- atomların asla, hiç ve kesinlikle birbirine değmediğini öğrendim.
Nasıl olur ya?
İki cisim birbirine “dokunduğu” halde, atomlarının birbirine “dokunmadığını” söylüyor bilim.
Hiç mi gerçekten dokunamadık birbirimize, dokunamıyoruz?
Elektronlarımız birbirini itiyormuş. Bu itme hareketi çok şiddetli bir tepki olduğu için bir şeye dokunduğumuzu hissine kapılıyormuşuz.
Ama aslında asla dokunmuyoruz ve hiç bir zaman da dokunamazmışız.
Garip bir hisse kapıldım.
Yakınlarımızdan birinin ölüm gerçeği ile boğuşurken en çok da buna üzülüyoruz oysa ki.
Bir daha ona dokunamayacağım, sarılamayacağım.
Ya da aşk acılarında.
Şimdi bilim diyor ki; sarılmalar, dokunmalar, onun eli, onun teni falan yok.
Sanal dokunum.
Birçok kadının sırf bu dokunmalar yüzünden öldürüldüğü gerçeği bir kez daha iğrençleşti.
Kimsenin eli kimseye değmemiş ki; sadece öyle hissetmişiz.
Bu durumda şu da değişti; herkes hisli insan oldu. Az hisli. Çok hisli. Uzun süre hissini muhafaza edenler, edemeyenler diye ayırabilir miyiz?
Elimiz yanıyor, çocuğumuzu kucağımıza alıyoruz.
O zaman bu da şuurumuzla mı oluyor?
Öyle hissettiğimizi bilmekle mi?
Eğer bu bilgi doğru ise birçok açıdan durum benim için farklılaştı.
Bazı bağlılıklardan ya da bağımlılıklardan kurtulmak ve kurtarmak için büyük yardımı olur.
Bazı acılardan, hazlardan.
Aslında onlar hiç yokmuş, yine olmayacakmış diye bilişsel bir yol sağlar.
Hep bir boşluk var her şeyle aramızda. Kişisel mesafede atomların izin verdiği mesafeye indirgendi.
Bu bilgi insanlar arasındaki ilişkilerde bir türlü olmamışlık halini tam bir bütün olamamayı da açıklıyor o zaman.
Tamam bu konuyu hallettik.
Aklıma ne geldi,
Aşı olacak mısınız? 🙂
Yukarıdaki bilgilere göre aşıdan korkmaya da gerek yok artık. Değmiyor çünkü tenimize. Görüntü her şey.
Ben olacağım.
Niye?
Bilim öyle diyor.
Ben daha önce hiç aşı çalışmasında bulunmadım. Tıp fakültesinde de okumadım. Uzmanların söylediklerine güveniyorum.
Mesela bilim şu değildir…
“Bizim doktor tanıdık var, o ‘olmayın’ dedi. Bu virüsü bilmem hangi ülke şunun için yapmış” değildir.
Virüs vardır, hastalar vardır. Bu sebeple ölen insanlar vardır.
Bunun içinde yüzyıldır kullanılan bir aşı yöntemi vardır. Çiçek hastalığından, çocuk felcinden, veremden bizi yıllardır koruyan bir araçtır bu aşı.
Aşı karşıtlarını hiç anlayamayacağım galiba. Hakkında ciddi bilgin, çalışman olmayan uzmanlığın olmayan bir konuya dair beyan edilen bir fikrin temeli Whatsapp gruplarından gelen uzun mesajlar, instagram, facebook videoları, doktor, eczacı tanıdıklar olmamalı.
Her şeye kendimiz karar veremeyiz. Bilmediğimizi bilmeli, sınırlarımızı görebilmeliyiz.
Aşıya karşı yine de güvensizliğimiz varsa kollarınızdaki izlere bakın size bir şey söyleyebilir .
Zaten elimizde bir “görmek, duymak, düşünmek” kaldı.
Atomdan aşıya düşünce sıçrayışları…
Müzeyyen Çuhadar
Psikolojik Danışman
Kasımova Psikoloji Merkezi
psikolojikdanışman_mcuhadar