Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 7°C
Hafif Kar Yağışlı
Bursa
7°C
Hafif Kar Yağışlı
Paz 8°C
Pts 9°C
Sal 11°C
Çar 12°C

Yaşamak- Azrail’in Verdiği İzin Kadar (2)

28 Ocak 2021 08:53
390
A+
A-

Sene 1984 ve Kurban Bayramı. Eşi Oya’nın fedakâr annesi Gaziantep’te küçük kayınbiraderinin çocuklarına bakıyordu. Bayramlaşmak için anneyi ziyarete gidip gece dönerlerken Gavur dağlarında çok keskin bir virajda yola dökülmüş neftten kayarak oldukları yerde dönmeye başladı. Direksiyon avuçlarının içinde parçalarcasına oldukları yerde dönerlerken yoğun bir endişe içerisinde “inşallah, sağ taraftaki kayalara çarparız” diye dua ediyordu. Zira sol taraf uçsuz bucaksız bir uçurumdu. Duaları kabul olmuş, biraz da tecrübesinin yardımıyla araç durmuştu. Korku ve panik atlatıldıktan sonra tekrar marşa basıp yola devam ettiklerinde Oya’nın ikinci kızına hamile olduğunu bilmiyorlardı. Daha sonra öğrendiklerinde “Allah doğacak yavrunun yüzü suyu hürmetine canımızı bağışlamış” diyerek defalarca dua ve şükür ettiler.

Halo Kadir, iki oğlu iki de kızı olan bir apartman komşusuydu. Aslen Diyarbakır’lıydı.  Çukurova’nın ve hatta Güney’in bir numaralı ve en popüler oto elektrikçisiydi. Babası tarafından o günkü şartları gereği ilkokuldan sonra okula gönderilmemiş, bir atölyeye çırak olarak verilmiş ve dişiyle tırnağıyla çalışarak buralara gelmişti. Okula gidememenin ezikliğiyle kendisini geliştirmeye çabalayan ve sürekli okuyan bir genç adamdı. Bütün hayatını çocuklarının okuması üzerine yoğunlaştırmıştı. Çocukları da kendisini hiç utandırmadılar ve hepsi üniversite okuyarak babalarını onurlandırdılar. Kadir’e sürekli kitap verir, bunları okumasını isterdi. Halo Kadir de bu kitapları hemen okur ve kitap üzerine sohbetler yaparlardı.

1985 yılı Ocak ayında bir hafta sonu Gaziantep’e gidecekti. Kadir’e ”Halo,  sabah Antep’e gideceğim, işim öğlene kadar biter, öğleden sonra da Antep-Adana Demirspor maçını izleyeceğim. Akşama da döneceğim. Gelmek ister misin?” diye sordu, Demirspor lafını duyunca bir an düşündü ve “Gelirim Halo” dedi Kadir. Birbirlerine Halo derler ve bundan da büyük mutluluk duyarlardı. Sabah saat 05.00’te yola çıktılar. Kadir, yolları üzerindeki Kadirli ilçesindeki akrabalarını da görsünler diye tüm ailesini de yanına almıştı. Nasılsa akşama döneceklerdi, dönerken yine uğrar onları da geri getirirlerdi. Yaklaşık kırk beş dakika sonra Ceyhan yol çatından Kadirli’ye doğru döndüklerinde Mercimek Harasına girerken o katil keskin virajı unutup yoldan çıkarak dört takla attılar ve her biri bir kenara savruldu. Yine korumuştu Allah. Sadece Kadir’in annesinde biraz hasar vardı ve birkaç günde geçti. Geri kalan kimsenin burnu bile kanamamıştı.  Azrail yine izin vermişti.

O kadar iş kolikti ki yıllardır tatile gitmemişlerdi. Nihayet 1986 yazında ilk defa tatile gittiler. Çalıştığı şirketin Tekirdağ’daki denize nazır dinlenme tesislerinde muhteşem bir on beş gün geçirdiler. Her güzel şey gibi çabucak bitmişti. Böylece hayatının ilk ve son tatilini yapmıştı.

Tatil dönüşü Adapazarı girişinde kırmızı ışıkta beklerken kucağında bir çocukla bir kadın geldi ve yardım dilendi. Yapısı gereği bir karıncayı dahi incitmekten kaçınan hele avuç açmış birini hiç boş çevirmeyen adam o değildi sanki. Hiç yapmadığı bir şekilde kadını hafifçe tersleyip “Allah versin” dedi ve gaza basıp gitti. Saatler sonra gece olup da karanlık bastığında Ereğli yol çatını geçip Ulukışla’ya on beş kilometre kaldığında karşıdan gelmekte olan kamyonun şoförü uyumuş ve birdenbire kamyon üzerlerine çıkmıştı. Kısa bir baygınlıktan sonra kazayı görüp de yardıma koşanların yardımıyla kendine gelmiş ve yanında oturan eşinin hareketsiz olduğunu görünce korkunç bir panikle başını arka koltuktan gelen ağlama seslerine çevirmiş ve biri altı, diğeri bir buçuk yaşındaki kızlarını kaptığı gibi yol ortasında duran Alman plakalı bir araçtaki aileye “Kızlarıma iyi bakın” diyerek tekrar aracının başına dönmüş ve yardıma gelen insanların cabalarıyla sağ taraftaki kapıyı kırarak eşini dışarı çıkartmışlardı. Çok şükür eşi de sadece bayılmıştı  ve korku içindeydi. “Çocuklar” diye çığlık attı. “Korkma” dedi “onlar çok iyi”. Hemen çocukların yanına gittiler. Alman plakalı araçtaki aile kendilerini adeta uçarak Ulukışla Devlet Hastanesine yetiştirdiler. Bir tek kendisi yaralıydı. Hatırladı yavaş yavaş, kamyonun üzerlerine geldiğini görünce refleks olarak aracı sağa kırmış, “olan bana olsun, eşime ve çocuklarıma bir şey olmasın” diye düşünmüştü. İstediği gibi de olmuştu, burnu kırılmış, kolu ezilmiş ve şişmişti. Orada görevli genç bir doktor, iki saat süren bir ameliyatla burnunu toparlamış ve sabaha karşı taburcu olmuşlardı. Tesadüfen hastaneye iğne yaptırmak için gelmiş olan genç bir öğretmen ve eşi onları orada bırakmadı ve evlerini açarak Türk insanının üstün konukseverliğiyle evlerinde konuk ettiler.

Sabah gün doğarken ve uyuşturucu iğnelerin etkisi geçip ameliyat yerleri sızlamaya başlarken uyumakta olan yavrularına baktı ve aklına Adapazarı’ndaki yardım isteyen kadın geldi ve bu kazayı ona yordu. Utandı kendisinden ve o günden bu güne avuç açan hiç kimseyi terslemedi.

“Azrail bu sefer de izin verdi” diye geçirdi içinden yüzünde hafif bir tebessümle. Demek ki yaşayacak çok şeyleri olacaktı ve yaşama dört elle sarılmaya devam etti.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
2 Aralık 2020 11:37
12 Şubat 2021 08:35
20 Ağustos 2021 16:36
4 Haziran 2021 07:46
27 Ağustos 2021 09:30
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.