Üzülmeyin
İnsanlar yaşam boyu hep bir takım hayaller kurar ve bu hayallerini gerçekleştirmek için çaba harcarlar. Hatta bu çabalar bir ömre bedel olur bazıları için. Her insanın hayali ve sahip olmak istedikleri çok farklı olduğu gibi bazen de birbirine çok benzeşir. Ortak payda iyi bir eğitim almak, yakışıklı veya güzel olabilmek ya da görünebilmek. Karşı cinsi cezbedebilmek ve iyi para kazanabilecek güzel bir iş sahibi olmak. Her insan bu isteklerini gerçekleştirebilmek için bir mücadele vermek zorundadır. Çok ender olarak hiçbir çaba sarf etmeden ve hiçbir emek harcamadan isteklerine anında sahip olabilen insanlar da vardır. Zengin bir babadan olan veya zengin bir anadan doğan insanların ekonomik hiçbir kaygıları asla olmamıştır. Yaşları ilerledikçe kendilerinin sorumluluğuna kalacak olan yegâne çaba mevcut serveti koruyabilmektir.
Ama bu gün bu mutlu azınlıklardan bahsetmeyeceğim. İnsanların çoğunluğundan bahsetmeye çalışacağım. Şüphesiz ki hayat herkese karşı eşit ve adil davranmamaktadır. Kimi yaradılış özelliklerinden dolayı diğerlerine göre daha zeki veya daha gösterişli olabilmektedir. Bu durum bu insanların başarısı değil, şanslarıdır. Ha, bazen bu şans gibi algıladığımız özellikler o insanın kâbusu da olabilmektedir. Önemli olan bu özellikleri rasyonel, yani akılcı olarak kullanabilmektir. Birçok dini öğretilerde de aşılanmaya çalışıldığı gibi yokluğa şükretmek yerine yokluktan kurtulabilmek için mücadele vermek gerekir. Egemen güçler dini istismar ederek yoksul halkı “Tanrı sizi sınamaktadır, isyan etmeyin, halinize şükredin” gibi masallar okuyarak uyutmaya çalışırlar. Bunlara kanmadan kendini eğitebilen insan en azından gücünün yettiklerine sahip olabilecektir. Gücünün yetmediklerine sahip olabilmek için kendini paralamak da büyük bir aptallık olacaktır.
Muhakkak ki, herhangi bir dine mensup olan insanlar, inandıkları din öğretilerine göre Tanrı’ya şükredeceklerdir, ancak bu şükürleri bile akıl dolu olacaktır. En azından sorgulamayı bilecektir aklını kullanabilen insan. Sorgulamayı bilen insan da daha gerçekçi olabilecek ve istekleri de kendi boyutlarında olacak ve bu boyutlar çerçevesinde mücadele verecektir. 48 kilo boksörün ağır sıklet boksörle maç yapmayacağı ya da Dünya şampiyonu takımın karşısına kalecisiz çıkılmayacağı gibi.
Böylece kendisini tanıyabilen ve kendi sıkletinin farkında olan insan, sahip olduklarıyla mutlu olmasını bilecektir. Belki bir özel uçağı olmayacak ama herhangi bir yere uçakla gidebiliyorsa bunun tadını çıkaracaktır. Belki dünyanın en güzel kadınıyla ya da erkeğiyle birlikte değildir ama birlikte olduğuyla mutluluğu yakalayabilmenin tadını çıkarabilecektir. Belki futbol oynamayı bilmiyordur (benim gibi) ama futbol maçlarını seyretmekten zevk alabilmeyi bilecektir.
Ama hiçbir zaman “benim özel uçağım niye yok” diye sızlanmayacaktır. Ya da “neden bir Messi gibi futbol oynayamıyorum” diye oturup ağlamayacaktır. Bu dünyada bir Pele gerçeği olduğunu da bilecektir. Yani sahip olduklarının tadını çıkartmak yerine aptalca şeylerden dolayı üzülmeyecektir.
Çok sevdiğim bir sözle bitirmek istiyorum;
“SAHİP OLAMADIKLARIN İÇİN ÜZÜLME, SAHİP OLDUKLARININ TADINI ÇIKAR.”