Türkler ve Dostluk
Bursa, 21.05.2021
Çok sevdiğim ve sıkça kullandığım bir söz vardır, “TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTU YOKTUR”. Türk tarihini incelediğimizde bu sözün gerçek olduğu görülmektedir. Ancak, ne kadar doğru olursa olsun bu sözün arkasına sığınıp yaşamanın son derece yanlış olduğunu düşünüyorum. Önce yakın geçmişimizi ve yaşadıklarımızı bir hatırlayalım ki konuyu daha iyi çözümleyebilelim. Lütfen aşağıda anlatacaklarımda eksik ve hatalar varsa affediniz, çünkü ben tarihçi değilim.
Son yüzyılında ne yazık ki kifayetsiz Padişahlarla yönetilen Osmanlı Devleti, sınırlarını koruyamaz hale gelmiş ve son zamanlarda olağanüstü bir Padişah olarak gösterilmeye çalışılan Abdülhamit ile birlikte neredeyse bugünkü Türkiye Cumhuriyetinin tamamından fazla toprak yitirmişti. Zira yönetemediğiniz topraklar sizin değildir ve enikonu elinizden alırlar. Nitekim böyle oldu. Akabinde aptalca birinci Dünya savaşı ve Alman’lar yenildiği için yenilmiş sayılan Osmanlı ve hayâsızca işgaller ve ülkenin parçalanmaya başlaması. Bunlar gerçek tarihçilerin yazdığı gerçeklerdir.
Dönelim şimdi yazımın başlığına, bu olayların yaşandığı bu kötü zamanlarda sırtımızdan o kadar çok hançerlendik ki, özellikle bugün uğruna ağıtlar yaktığımız Araplar tarafından. Batıda Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya ve diğer ülkeler. Bu ülkeler zaten aynı ırktan olmadığı gibi farklı dinden ülkelerdi ve zaten bizi sevmeleri pek mümkün değildi ve ilk fırsatta bizi hançerlemelerinden daha doğal bir şey yoktu. Ama yıllarca himaye ettiğimiz ve adaletle yönettiğimiz Araplar hiç olmazsa din kardeşlerimizdi güya. Ama Filistin’inden tutun Suudi Arabistan’a kadar aklınıza gelen tüm Arap ülkeleri hem de İngiliz’lerle ve Fransız’larla bir olup bize en büyük ihaneti yapmışlar ve on binlerce askerimizi kalleşçe katletmişlerdi. Bu nedenle Arapları sevemedim ve sevemeyeceğim.
Bana göre yanlış dış politikalar yüzünden Ülkemizi adeta işgal etmiş olan Suriye’lilerin de bir an önce geri gönderilmesi gerektiğine inanıyorum. Zira ülkelerinde yaşam normale dönmeye başlamış ve seçime gidilmektedir. Misafirlik de bir yere kadardır ve sonunda misafirlik biter, herkes evine döner. Şüphesiz ki yaşadıkları çok zor şeylerdi, ama bitti. Lütfen geri dönsünler artık.
Yazımın başında Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur dedim ya bu gerçek ama duygusal söylemlerden çıkıp daha gerçekçi olmalıyız. Zira Uluslar arası ilişkiler duygularla olmuyor. Uluslar birbirleriyle akraba veya dost olarak yaşamıyorlar. Bazı radikal dinci ülkeler din istismarı yaparak ülkeler arasında düşmanlıklar yapabiliyor ama gerçekte her şey GÜÇ ve MENFAAT ilişkileri içerisinde yürüyor. Gücü elinde tutan hükmediyor. Peki, güç nedir; Para, ekonomi, silah, teknoloji vb. etkenler. Ki, bunların sayılarını arttırmak mümkündür.
Bunları birkaç örnekle açıklamak daha uygun olacaktır kanımca. Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Çin, Japonya, Almanya, İngiltere, Kore vs. Bu ülkeler çok mu seviliyor dünyada, asla. Çoğu içten içe birbirlerine düşman ve bunu bazen açıkça da dile getiriyorlar. Ancak, hepsi birbirinden çekiniyor ve birbirlerine zorla da olsa saygı duyuyorlar. Bir üçüncü dünya savaşının dünyanın sonu olabileceği endişesi olmasa hemen birbirlerinin boğazlarını sıkarlar ama ne yapıyorlar? Güçlerini zayıf, zavallı ve kifayetsiz muhterisler tarafından yönetilen ülkelerde deniyorlar. O ülkeleri kullanarak güç gösterileri yapıyor ve sömürüyorlar. İş sömürmeye ve paylaşmaya gelince anında dost olabiliyor ve o zavallı halkların yaşadığı ülkeleri paramparça edebiliyorlar.
İşte sevgili dostlar Atatürk’ün ve kurduğu laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetinin önemi burada kendini gösteriyor. Etrafta dost aramak yerine güçlü ve tam bağımsız bir ülke olarak bu acımasız dünyada ayakta durmamız gerekiyor.
Birlik ve dirlik içinde yaşamak ve yaşatmak dileğiyle.