TESAM Türkiye-Avrupa ilişkilerine mercek tuttu
TESAM Kurucu Genel Başkanı İlyas Bozkurt, Türkiye-Avrupa İlişkileri Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Avrupa ile gerek ekonomik gerek akademik gerekse sosyal ve siyasal açıdan derin ilişkilerin olduğunu belirterek, “Kıta ile kader birliğimiz var. İlişkilerimizi onarıp geliştirmemiz lazım” dedi.
İSTANBUL (İGFA) – Türkiye Ekonomik Siyasal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi (TESAM) tarafından düzenlenen “Ekonomik, Siyasal, Sosyal, Tarihsel, Uluslararası İlişkiler ve Güvenlik Boyutlarıyla Türkiye-Avrupa İlişkileri Kongresi, Üsküdar Bağlarbaşı Kongre Merkezi'nde yapıldı.
Birbirinden önemli akademisyenlerin konuşmacı olduğu kongrenin açılış konuşmasını yapan TESAM Kurucu Genel Başkanı M. İlyas Bozkurt, Türkiye Avrupa İlişkilerinin siyasal, sosyal ve ekonomik boyutlarını ele aldı.
İLİŞKİLERİN EKONOMİK BOYUTU
İlk olarak ekonomik ilişkilere değinen Başkan Bozkurt, “İthalat ve ihracat verilerine baktığımızda Türkiye'nin dünyaya sattığı ve yine dünyadan aldığı malın yarısının, Avrupa ile olan ticaret üzerinden yapıldığını görüyoruz. Ekonomik ilişkilerimiz bir hayli derin ve stratejik bir önem taşımaktadır” dedi. Turizm konusuna da değinen Bozkurt, “Türkiye'nin turizmden elde ettiği gelirin yüzde 70'ine yakınını Avrupa'dan gelen turistlerin bıraktığı ortaya çıkıyor” ifadelerini kullandı.
İLİŞKİLERİN BİLİMSEL-AKADEMİK BOYUTU
Türkiye Avrupa ilişkilerinin akademik ve bilimsel boyuna da değinen Bozkurt, ortaya koyduğu rakamlarla dünyada üretilen bilimin yarısının Avrupa'da üretildiğini söyleyerek, “Hem komşumuz hem de ticari ve demografik bağımız olan Avrupa ile diyaloğumuzu sıcak tutmak, akademik ve bilimsel açıdan ülkemizin gelişmesi için son derece önemlidir” dedi.
İLİŞKİLERİN SOSYAL-SİYASAL BOYUTU
Son olarak kıta Avrupası ile Türkiye'nin ilişkilerini sosyal ve siyasal açıdan değerlendiren Başkan Bozkurt, kıtada resmi rakamlara göre 7 milyon Türk’ün yaşadığını belirtti. “Ülkemizin Avrupa ile orada yaşayan kardeşlerimiz üzerinden de eskiye dayanan bir bağı var” diyen Bozkurt, “İzleyeceğimiz doğru ve akıllı politikalarla hem oradaki kardeşlerimize sahip çıkmamız lazım hem de Avrupa ülkelerinin sahip çıkmasını sağlamamız lazım. Dolayısıyla bu açıdan kıta ile kader birliğimiz var” dedi. Avrupa’nın oturmuş demokrasisini, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerini ülkemizde tesis etmemiz gerektiğini ifade eden Başkan İlyas Bozkurt, şunları söyledi: “Batı medeniyetini üstün kılan nedenler, hukukun üstünlüğü, gelişmiş demokrasi ve seküler laikliğin oturmuş olmasından kaynaklanıyor. Batıda kimse inancından, düşüncesinden dolayı hapse atılmıyor. Atatürk’ün ifade ettiği “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesini kendimize prensip edinip, Avrupa ile ilişkilerimizi onarmamız ve oradaki insan merkezli sistemleri ülkemizde de hayata geçirmemiz gerekiyor.”
Kongrenin açılış oturumunda İstanbul Kültür Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hasan Köni, yaptığı “Avrupa Askeri Güvenliğinin Geleceği” konulu konuşmasında, Türkiye ve Avrupa ilişkilerinin güvenlik boyutunu geçmişten günümüze olan durumunu analiz ederek, batının askeri güvenlik konusunda geçmişten beri kendisini önceleyen bir tutum içinde olduğunu belirterek, yine batılı ülkelerin güvenlik konusunda kendi aralarında da ciddi bir şekilde ayrıştığını ifade etti. Köni, Türkiye’nin bu süreçlerde sürekli izleyen taraf konumunda kaldığını söyledi.
Oturuma katılan bir diğer isim olan Bursa Uludağ Üniversitesi'nden Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu ise “Türkiye – Avrupa İlişkilerinin Tarihi Arka Planı” konu bir konuşma yaptı. Kabaalioğlu, Avrupa ile ilişkileri, Türklerin işçi olarak gittiği süreci ve sonrası üzerinden ele alarak, Türkiye’nin oradaki kardeşlerine sahip çıkarak, AB ülkeleriyle diyaloğu saha sağlam bir zemine oturması gerektiğini söyledi.
Üsküdar Üniversitesi’nden Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan da, açılış oturumunda yaptığı “Türkiye – Avrupa İlişkileri’nin Psikodinamiği” konulu konuşmasında, ikili ilişkilerin sürekli inişli çıkışlı bir grafik izlediğini belirterek, “Avrupa ile bir dönem duygusal bir dönem de politik nedenlerle bir türlü istikrarlı bir diyalog süreci kuramadık. Bu kongre ile ilişkileri gözden geçirme fırsatımız oldu. Başkan İlyas Bey’in de verilerle ifade ettiği gibi; Ülkemizin Avrupa ile görmezden gelinemez ilişkileri var ve sağlam bir diyalog kurmaktan başka şansımız yok” dedi. Diğer yandan Türkiye’nin bir devlet olmaktan ziyade bir fikir olduğunu söyleyen Arıboğan, “Nereye gitsek bu fikir bizimle geliyor ve gelecek. Geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle. Bizim yapmamız gereken bu fikri geliştirip bir sonraki nesle aktarmak” ifadelerini kullandı.
Oturumun son konuşmacısı olan İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Dilek Demirbaş ise yaptığı “Çevresel Bozulmanın Türkiye ve AB Arasındaki İlişkilere Etkisi” konulu konuşmada, ikili ilişkileri özellikle Paris İklim Anlaşması üzerinden ele alarak, Türkiye’nin sıfır karbon hedefini gerçekleştirme sürecinde Avrupa ile yakın bir şekilde çalışmak zorunda olduğunu belirtti.
Kongrenin yüz yüze yapılan oturumları, katılımcılara takdim edilen plaket töreni ile sona erdi.