Tavuklar
Bursa’da amatör küme maçları her dönem çok ilgi çekmiştir. 80’li yıllarda başlayan amatör futbol maceramda, birçok dostluk ve anı biriktirmiş olduğumu gördüm. Paylaştığım anıları okuyan genç kuşak arkadaşlar; anlattıklarım konusunda kulak dolgunlukları olduğunu ama yaşanmışlıkları dinledikçe Bursa’daki amatör kümenin dünü ve bugünü daha net kıyaslayabildiklerini söylüyorlar. Bu kıyaslamaya yardımcı olmak için yeni bir anı ile devam edeyim;
1984 yılında yine bizim “Türkiye Genç Takım finalleri Eskişehir etabı maçları”; ilk maçımızı Zoguldakspor ile oynayacağız. Maç günü sabah kahvaltısından sonra, kafile başkanımız Eskişehir’e yakın Bilecik’in ilçelerden Söğüt’e gideceğimizi maç öncesi yemeğimizi yedikten sonra Eskişehir’e gelip maça çıkacağımız söyledi. Gemlik Belediyesi’nin bize tahsis ettiği takım otobüsüne binerek, güle oynaya yola çıktık. 50-60 km gittikten sonra Söğüt’te Ertuğrul Gazi, Osman Gazi gibi büyüklerin heykelleri, türbeleri vs. derken oldukça iyi gezdik. Maç yemeği için Söğüt merkezden ayrıldık. Nasıl bir yere gidiyorsak, devamlı keskin virajlı bir yolda, döne döne tırmanıyoruz. Her virajda yanımızdakinin üzerine savruluyoruz. Midemiz ağzımızda, nihayet bir tavuk lokantasına geldik. O kadar kötü yolu olan, dağın tepesindeki bir lokantaya kim gelir, ne kadar sıklıkla gelir ve servis edilen tavukların tüketilme süresi ne kadardır? Takım olarak yoldan kaynaklı hafif sersemlemiş halde lokantaya girdik. Hepimiz hırpalanmış haldeyiz, dayak yemiş gibi dağılmışız. Lokantacı 20-25 kişilik ekibi görünce tabii ki çok sevindi. Elinde ne zamandır beklettiği tavuk stoğunu bitirdiği için eminim çok mutlu olmuştur. Zaten virajlar yüzünden midemiz ağzımızda, maç saati yaklaşıyor heyecan da var. Tüm ekip tavukları yedik. Aynı meşakkatli yoldan maç saatine ucu ucuna stada geldik fakat hepimizin midesinde bulantı ve hazımsızlık var. Bu problemleri yolun kötü olmasına, maç heyecanına bağlıyoruz. Arkadaşlardan bazılarının “tavukların kesilmediği, eceliyle öldüğü” yönünde görüşleri ile soyunma odasından çıktık. Zonguldakspor ile çıkış tünelinde yan yana geldik. Genç takımlar düzeyinde en fazla 18 yaşında futbolcuların olması gereken bir turnuvada, rakip takım kelli-felli, yolda görsek “ağabey” diyeceğimiz kıvamda, bir yandan midemizde tavuklar, bir yandan karşımızda “ağabeyler” bastırıyor. O gün 3-1 yenildik. Söz konusu maçta forvet oynayan arkadaşlardan biri geçen gün beni aradı. Aradan 37 yıl geçmiş, “tavuklar” yüzünden 2 tane karşı karşıya yüzde yüz gol kaçırdığını” söyledi. Laf aramızda ben de o maç çok kötü bir performans göstermiştim.
Neyse, maç sonunda bu “gelişmiş ağabeylerin” yaşlarının 18 ‘den büyük olduğu, itiraz edilmesi gerektiği gibi konular gündeme geldi. Hatta grubu lider bitiren bu “ağabeylerin” daha sonra ” Türkiye Gençler Şampiyonası’nda finale kadar çıktığı, finalde yaşlarına itiraz edilerek, gerçek yaşlarının farklı olduğu yönünde iddialar da kulağımıza gelmişti. Tabi ki bunlar sadece duyum ve iddiadan ibaret şeylerdi.
Ama bence rakibin değil de asıl yediğimiz tavukların yaşı 18’den büyüktü.
Savaş Bey, Eskişehir’e yolunuz düşerse çok iyi bir tavuk lokantası var bildiğim🤣
Eskişehir den selamlar
O tavukları yemeyeydiniz iyiydi. Bi de o diğer takımdaki oyuncular sizin amcalarınızdı yavrum. 😉😄🤗