Tarla Kuşuydu Juliet
Shakespeare’in ölümsüz eseri Romeo ve Juliet’in trajik sonu hepimizin hafızasında yer eder. O saf, tutkulu aşk; onları ölümle kavuşturan kaderin acımasız dokunuşu…
Peki ya işler farklı gelişseydi? Ephraim Kishon’un ince mizahıyla yeniden şekillendirdiği bu hikaye, bize aşkın idealize edilmiş hali yerine, yıllara meydan okuyan evliliklerin gerçek yüzünü sunuyor. “Tarla kuşuydu Juliet” adıyla sahnelenen bu versiyonda, Romeo ve Juliet’in o trajik gecede ölmediklerini, hayatta kalıp 30 yılı aşkın bir evlilik geçirdiklerini hayal ediyoruz. İşte burada devreye Kishon’un hiciv dolu anlatımı giriyor.
Romeo ve Juliet’in efsanevi aşkı, zamanla yerini sıradan bir evlilik hayatına bırakmış. Büyük kavgalar, küçük dargınlıklar, alışkanlıklar… O genç ve gözü kara aşıklar, yılların getirdiği yıpranmışlıkla yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Juliet artık sadece idealize edilmiş bir sevgili değil; kocasına karşı zaman zaman tahammülsüz, eski ihtişamlı aşklarını arayan bir kadın. Romeo ise gençliğinde ölümü bile göze alan o cesur adamdan çok uzakta. Artık eskisi gibi heyecan verici olmayan, monoton bir hayatın içinde debelenen sıradan bir adam. Bu hikayede yalnızca onların aşkı değil, kızları da yer alıyor. Genç kızları, ebeveynlerinin efsanevi aşkını duymuş ama şahit olduğu ilişki pek de hayallerdeki gibi değil.
Tabii ki Ephraim Kishon’un mizahında Shakespeare bile bu yeniden yazılan kaderden nasibini alıyor. Oyun boyunca Shakespeare’in mezarından kalkıp ortaya çıkması ve karakterlerine bu hayatı reva gördüğüne dair duyduğu pişmanlık, kahkahalarla izlenen bir başka unsur. Ünlü yazar, kendi yarattığı kahramanların sıradan, sıkıcı bir evliliğe mahkum olduklarını gördükçe hayretler içinde kalıyor ve işin içinden çıkmaya çalışıyor. Kishon’un bu eseri, efsanevi aşkların sonsuza dek sürüp sürmeyeceğine dair düşündürücü bir mesaj veriyor. Bir zamanlar tutkulu bir şekilde birbirine bağlanan iki insanın, hayatın akışı içinde nasıl değiştiğini, aşklarının zamanla nasıl bir evliliğe dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Belki de aşkın efsanevi kalabilmesi için yarım kalması gerekiyordu? Belki Romeo ve Juliet, kaderin zalim oyunuyla birbirlerinden ayrıldıkları için aşkları hala idealize ediliyor. “Tarla Kuşuydu Juliet”, izleyiciye güldürürken düşündüren, bir yandan Shakespeare’in trajedisine saygı duruşunda bulunurken, diğer yandan aşkın evlilikle sınandığında nasıl evrildiğini sorgulatan harika bir oyun. Sakın kaçırmayın