Dolar 34,5369
Euro 36,4401
Altın 2.958,94
BİST 9.136,49
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Cum 18°C
Cts 6°C
Paz 7°C
Pts 9°C

Tanrı ile Başbaşa

20 Kasım 2021 09:40
481
A+
A-

Tam yirmi gündür yazamadım sevgili dostlarım. Sizleri bilemem ama ben yazmayı ve sizleri çok özledim. Adana’ya giderken yazmıştım dönüşte ameliyat olmam gerekiyor diye ve öyle de yaptım. Birkaç dostumun önerisiyle özel bir hastanede bu konuda çok mahir bir profesör doktorla görüştüm ve 8 Kasım 2021 Pazartesi günü safra kesemle vedalaştım. Bu arada göbeğimde de ciddi anlamda yırtıklar (fıtık) varmış, aynı anda o da onarıldı. Reklam olmaması nedeniyle isimlerini yazamadığım doktorum ve yardımcılarına ve tüm emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum.  Hayatımda ilk kez bıçak altına yatmanın getirdiği duygularımdan bahsetmek ve sizlerle paylaşmak ihtiyacını hissettiğim için yazmaya karar verdim.

Cumartesi ve pazar günleri heyecandan uyuyamam zannediyordum ama çok büyük bir rahatlıkla her iki gece de normal yaşamımı sürdürüp rahatça uyudum. Pazartesi sabah aç karnına gittiğim hastanede olağanüstü bir nezaket ve ilgiyle karşılandım. Her ne kadar görevlilerin işi gereği böyle davranıyorlar diye düşündüysem de özel hastane olmasının etkilerini de yabana atmadım. Acaba devlet hastanelerinde de hastalara böyle davranıyorlar mı diye düşünmedim değil ve hemen cevabını kendi içimde verdim; “Sanmıyorum.” Öğleye kadar eksik olan tüm işlemlerim de yapıldı ve hazırlıklarım tamamlandıktan sonra o mavi ameliyat elbisesini giydirip bir de sakinleştirici iğne yaptıktan sonra yatağımla birlikte ameliyathane asansörüne götürdüler ve buraya kadar olan kısmını hatırlıyorum.

O mavi ameliyat elbisesini çırılçıplak kalmış bedenime giydikten sonra kendimi bir an için kurbanlık koyun gibi hissetmeye başladım ve içimden “şimdi Tanrı ile baş başa kaldın” dedim. İçime tarif edemediğim bir garip duygu çöreklenmişti. Bu asla bir ölüm korkusu değildi. Nedenini bilemiyorum ama hayatımda ilk kez birkaç gün önce gördüğüm doktorumun bende bıraktığı güven duygusu mu yoksa yapılacak başka bir şey olmamasını bilmekten kaynaklanan bir çaresizlik rahatlığı mı bilemiyorum ama içim çok rahattı. İçimden Tanrı ile kısa bir konuşma yaptığımı da hatırlıyorum. “Tanrım” dedim, yaşım çok genç değil, milyarlarla insanın yaşamadığı kadar çok yıllar yaşadım. Eğer izin verirsen sağlığıma kavuşup birkaç sene daha yaşamak istiyorum. Yapmayı planladığım birkaç işim kaldı ki, bunların çoğu kişisel değil. Bunları yapmama fırsat verirsen çok mutlu olacağım, ama vermesen bile şimdiye kadar verdiğin her şey için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum”. Tabii ki bu bir karşılıklı konuşma değil, sadece bir monologdu. Ama beni çok rahatlatmıştı ve Tanrıma güvenerek asansöre kadar geldiğimi hatırlıyorum, tam iki buçuk saat sonra uyandırıldığım uyandırma odasında “omuzum çok ağrıyor, lütfen bir ağrı kesici iğne yapın” dediğimi de.

Sonra odama getirilmişim ve birkaç saat tekrar uyumuşum ve akşam üzeri iyice kendime gelip de uyandığımda yanı başımda eşim ve benim gerçek doktorum olan küçük kızım Cemre vardı. Kendisi büyükbaş veteriner hekimdir ve ona “benim gerçek doktorum” derim. Zira çocukluğundan beri ben ona o da bana ayıcık deriz de. Biraz sonra ameliyat ekibinden doktorlarım geldiler ve ameliyatımı anlattılar. Çok zor bir ameliyat olmuş, zira ceviz büyüklüğünde bir taş çıkartmışlar safra kesemin içinden. Gösterdiler ve gerçekten de çok şaşırdım. Sonra aklımca bir espri yaptım, koca bir gövdeden de fındık çıkacak değildi ya diye ve gülüştük biraz.

Ertesi gün akşamüzeri taburcu oldum ve gayet iyiyim sevgili dostlarım. Amacım yeryüzündeki çok sayıda insanın yaşadığı bu olayı anlatmak değil yukarıda da dediğim gibi, Amacım insanın nasıl ki doğarken yalnız olduğunu ve ölürken de yalnız olacağını anlatabilmekti. Çünkü ameliyata girmek ve ameliyat olmak tamamen sizin çaresizce vermiş olduğunuz nihai bir karar. Ama bu kararı tatbik edecek olan uzmanların ellerinde ve sadece Tanrı ile baş başa olmanız olağanüstü bir duygu. Birkaç gün önce yüzünü dahi görmediğiniz doktorlara teslim oluyorsunuz ve tamamen çaresiz durumdasınız. Her şey o doktorların ve yardımcılarının bilgi ve becerileriyle sınırlı. En küçük bir hata yapma lüksleri yok. Genellikle arkadaş sohbetlerinde çok paralar ödediğimizden bahsederiz bu tür olaylarda ama şöyle bir düşündüğümde yaşamın ve yaşamanın bedeli ölçülemiyor. Kıvranarak ve iki büklüm girdiğiniz hastaneden neredeyse hoplayarak zıplayarak çıkmanıza yardımcı oluyorlar. O yüzden bırakın para meselesini ve doktorlarımıza ve de tüm sağlık çalışanlarımıza gereken sevgiyi ve saygıyı esirgemeyelim.

Sağlıklı yaşamanız dileğiyle.

 

 

 

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
15 Mart 2021 14:03
24 Eylül 2021 08:30
18 Ekim 2021 00:00
15 Ağustos 2021 11:39
3 Şubat 2021 09:12
YORUMLAR

  1. Tülay Kurtuldu dedi ki:

    Ağizina sağlık Sinan abiciğim güzel bı yazı olmuş tıpkı diğer yazıların gibi.Çok geçmiş olsun.