Takım Oyunu
Ben İstiklâl Marşımızı çok severim.. Gerek sözleri gerekse (bizim müzik ölçülerimize biraz ters de olsa) müziği her zaman benim aklımı başımdan alır. Hatta bazen evde maç seyrederken bile başlama düdüğünden önce İstiklâl marşımız çalınırken ayağa kalktığım da olur. Bugünlerde sonuna yaklaşmış olduğumuz Tokyo Olimpiyatlarında iki sporcumuzun altın madalya alması ve İstiklâl Marşımızı çaldırıp bayrağımızı göndere çektirmeleri her Türk insanı gibi beni de mutluluğun doruklarına çıkardı. Önce okçuluk sporunda Mete Gazoz, sonra da kadınlar boks müsabakalarında Buse Naz Sürmeneli beni ağlattılar. Diğer Buse Naz’dan da bekliyordum ama olmadı. O güzelim gözlerindeki hüzün beni de çok etkiledi, ama eminim ki gelecek olimpiyatlarda o da altın madalya alacaktır. Sanırım 13 madalya almışız bu olimpiyatlarda ve rekor kırmışız. Umarım bu sayı daha da artar ve son günlerde yaşadığımız tüm olumsuzluklara bir nebze olsun teselli olur.
Yalnız bilmem dikkat ettiniz mi, tüm madalyaları bireysel spor dallarında elde ettik. Takım sporlarında tek bir madalyamız yok. Sadece kadın voleybol takımımız çeyrek finale kadar yükseldi ve orada da hazin bir şekilde elendi. Ama benim gözümde altın madalya aldılar. Tüm sporcularımızla birlikte onları yürekten kutluyor ve geçen yazımın sonunda da dediğim gibi hepsinin ellerinden öpüyorum. Eminim ki onlar da bu ilkeli duruşlarını ve planlı ve disiplinli çalışmalarını sürdürüp daha nice başarılara imza atacaklardır. Başarı deyince lütfen sadece bazı müsabakaların sonunda alınmış madalyalar olarak algılanmasın. Başarı onların takım oluşundadır, BİRBİRLERİNE GÜVENMELERİNDENDİR, takım oyununu oynayışlarındandır ve takım ruhunu hissetmiş olmalarından kaynaklanmaktadır.
Takım oyunu veya bir başka deyişle birliktelik veya kurumsallaşmak günümüz dünyasının başarıya ulaşmadaki en büyük anahtarıdır. Kim kurumsallaşmayı başarabilmiş ve takım oyununu oynayabilmişse dünyanın en büyük gücü haline gelmiştir. Bireysel başarı bir yere kadar gelmekte ve o yerden itibaren gücünü yitirmeye başlamaktadır. Bireysel başarı şüphesiz çok önemlidir, ancak sadece bireysel spor dallarında böyledir. Spor dışı yaşamda ise bireysel gücü diğer güçlerle birleştiremezseniz zamanla tek olmanın zayıflığını hisseder ve yorgun düşmeye başlarsınız. Halbuki gücü birleştirdiğinizde yorgunluğunuz azalacak ve başarılarınız devamlı ve kalıcı olacaktır.
Bu iş hayatında da böyledir aile hayatında da. Tek kişilik şirketler o şirketin tek önderi ile kaimdir. O önder veya lider başarırken herhangi bir problem yoktur, ama en küçük bir hastalıkta veya tökezlemede şirket sallanır ve bir müddet sonra yıkılır ve yok olur. Aileler de böyledir, ailenin başındaki tek bir kişiye bağlı kalmak ve sadece onun vereceği kararlara bağlı olmak başlangıçta belki aykırı ve çatlak sesleri yok eder ve geçici olarak başarı da gelir. Ama lider yaşlandıkça ve sonunda öldüğünde o aile parçalanır ve belki de yok olur. Bu tek adamlık yerine adına çoğulculuk dediğimiz birlikte karar alma ve birlikte hareket etme modelini seçtiğimizde hata yapma oranı neredeyse sıfıra iner ve ne parçalanma olur ne de yok olma. Zira bir kişinin vereceği kararlar her zaman doğru olmayabilir ve bazen çok hatalı da olabilir. İşte çoğulculuk dediğimiz ve bir anlamda gerçek demokrasi hata miktarını azaltır.
İşte Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve bana göre dünyanın en büyük lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk, istese Cumhuriyet yerine herhangi bir tek adam rejimi kurar ve o rejimin de ilk ve tek kurucu lideri olurdu ve buna kimse de itiraz edemezdi. Ama o güzel insan, adına demokrasi denilen sistemi seçti ve TAM BAĞIMSIZ BİR CUMHURİYET kurdu. Böylece kendisinden sonra geleceklere de gereken mesajı vermiş ve izlenecek yolu göstermiş oldu. “BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR, AMA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR” söylemi de anlayanlar için anahtar olmuştur.
Takım oyunu bu nedenle çok önem arz etmektedir. Gerek aile gerek iş yaşamı ve gerekse spor dallarında ben her zaman Takım oyununu tercih ederim. Hatta bu konuda bize mahsus çok güzel bir atasözümüz de vardır, BİR ELİN NESİ VAR, İKİ ELİN SESİ VAR.