Spekülasyonlar kayıt dışına yarıyor
SETBİR Başkanı Selim Tarık Tezel, uzman olmayan kişilerin spekülasyon yaratarak, halk sağlığıyla ilgili riske neden olduklarını bu durumdan kayıt dışı yüzde 55’lik kesimin çıkar sağladığını açıkladı.
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) ve TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla bir webinar toplantısı gerçekleştirdi. Moderatörlüğünü Gıda Mühendisleri Odası Bursa Şube Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Durmuş’un yaptığı toplantıda, SETBİR Yönetim Kurulu Başkanı ve BUSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selim Tarık Tezel, Eker Süt Ürünleri AŞ Genel Müdür Yardımcısı Hikmet Can ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Özer konuşmacı olarak katıldı.
YOĞURDA HAKSIZ ELEŞTİRİLER
Toplantının ilk bölümünde medya kanallarında sağlıklı beslenme adıyla yapılan konuşmalarda, sanayi tipi yoğurt ve süt üretimine yönelik haksız eleştiriler masaya yatırıldı. Sütün mükemmel bir besin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Barbaros Özer, sütün kötülenmesinin anlaşılır gibi olmadığını söyledi. Prof. Dr. Özer, “Türkiye’de sütün homejenize edilmesinin, UHT işleminin öcü olarak gösterilmesi çok yanlış. Evde yapılan işlemle, sanayide yapılan arasında ciddi bir fark olmadığını” ifade etti.
Selim Tarık Tezel ise, konunun uzmanı olmayanların yarattığı spekülasyonların bir tarafta halk sağlığı riski yaratırken, diğer yandan haksız rekabete neden olduğunu kaydederek, “Sektörün üç temel ayağı bu durumdan olumsuz etkileniyor. Üreticiler olumsuz etkileniyor, süt sanayicisi istediği kalitede çiğ sütü bulamıyor, kayıt dışı satılan yüzde 55’lik kesim haksız rekabetten maksimum yaralanırken, tüketici sağlık riskiyle karşı karşıya kalıyor” dedi.
Tezel, pandemi döneminin bağışıklık sisteminin ve hayvansal proteinin önemi ortaya koyduğunu da söyledi.
SEKTÖRÜN SORUNLARI…
Toplantının ikinci bölümünde ise sektörün sıkıntıları ve çözüm önerileri masaya yatırıldı.
Prof. Dr. Özer, dünyada gıdadaki değişimin iyi okunması gerektiğini ifade ederek, “Artık daha sağlıklıyı, daha iyi yorumlayan bir tüketici ortaya çıktı. Pazarda varlığı sürdürmek için yeni ürünlere geçmek gerekecek. Bu da Arge ile olacak. Ancak sadece ticarileştirmek için Arge yapan değil, Arge yaptıktan sonra ortaya çıkan verilerden hangisinin ticarileşeceğine bakan bir Arge olması gerekiyor” diye konuştu.
Eker Süt Ürünleri AŞ Genel Müdür Yardımcısı Hamit Can ise, pandemi sürecinde sektörün örnek olacak şekilde çalıştığını söyledi. Süreçte sektörün hiç durmadığını ifade eden Can, “İşletmelerimiz dünya ile rekabet edebilecek teknoloji ve altyapıya sahip. 3-4 yıl önce süt tozu ihraç edemiyorduk. Sektörde bu önemli bir kriterdir. Artık bunu ihraç edebiliyoruz. Teknik altyapıdan ziyade, bilgi birikimimizle ilgili sıkıntılarımız var. En büyük sıkıntı da hammaddenin kalitesinin standardının olmaması” dedi.
Selim Tarık Tezel de sektörün büyüklüğünü rakamlarla ortaya koydu. Tezel, şunları kaydetti:
“850 milyon tonluk dünya süt üretiminde 8. 165 milyon tonluk Avrupa süt üretiminde 23 milyon ton ile 3.’yüz. Ancak üretilen 23 milyon ton sütün sadece yüzde 45i sağlıklı koşullarda tüketiciye sunulabiliyor. Bu üretim büyüklüğüne rağmen sanayi üretimin düşüklüğünden dolayı sıralamaya giremiyoruz.
Türkiye’de 2 bin 321 işletme kayıtlı olarak faaliyet gösteriyor. Günde 66 bin ton süt üretiliyor. 17 milyon 860 bin büyükbaş hayvanımızın 6.5 milyonu sağmal. 600 bin noktada satış yapıyoruz. 88 ülkeye 208 bin ton geçen yıl ihracat yaptık. Bütün bu söylediklerimi üretilen sütün yüzde 45’i ile başarıyoruz. Düşünün ki yüzde 55 de sisteme girse hem tüketicinin güvenli gıdaya erişimini sağlayacağız, hem de üreticinin sürdürülebilir üretim yapmasını sağlayacağız. Ayrıca ihracatı artırarak da ülkemize katma değer getireceğiz. “
Sütün yarattığı değer zincirini de ortaya koyan Tezel, “Bir bardak içinde gördüğümüz süt; bir inek, ona bakan bir çiftçi, ona tarımsal ürün üreten bir başka çiftçi, yem üretimi, ürün üretimi, pazarlama sistemleri, lojistik operasyon ile çok büyük bir çarpan zinciri oluşturuyor” dedi.
Sürdürülebilir doğal süt kalitesini sağlamak zorunda olduklarını ifade eden Tezel, “Bu da ancak gelişmiş, organize, dünyanın güncel hayvancılık bilgisine sahip çiftliklerle mümkün.
Ancak bizde çiftliklerin yüzde 75’i 1-5 hayvandan oluşuyor. 200 baş üstü ancak binde 5.
Ölçek ekonomisini sağlamak zorundayız. Bunu sağlayamazsak, kayıt dışı yüzde 55 öne çıkıyor” diye konuştu.
Tezel, son olarak, hayvan yemi üretiminde yerlileşmenin şart olduğunu belirterek, yemde yerlilik oranın yüzde 50’leri ancak bulduğunu bu oranın çok yukarılara çekilmesi gerektiğini ifade etti.