Sömürgeciliğin gözü uzayda
Gelişmiş ülkelerdeki ‘sömürgecilik arzusu’ şimdi uzaya, başka galaksilere, yeni gezegenlere ve buralardaki kaynaklara yönelmiş durumda. Uzay; altın, platin ya da demir cevherleriyle bir hazine gibi.
Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “2023 sonunda Ay’a ulaşacağız” söyleminin ardından iktidara yakın yayın organlarında ‘uzaydaki madenlerin ekonomiye kazandırılması’ konusunda konuşmalar başladı. Bu gelişmelerin ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, “Türkiye, bugün artık 2023’ü, 2053’ü konuşuyor ve uzay planlaması yapıyor. Uzaya dönük 9 ayrı hedef koyabiliyor” ifadelerini kullandı.
Madencilik sektörü içinde bulunan birçok kuruluş, önümüzdeki 50 yıl içinde başta metal madenleri olmak üzere birçok madenin tükeneceği düşüncesinde.
Madensel kaynaklar bilinen karasal rezervlere ve hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde artan tüketime dayalı olarak giderek azalıyor. Modern endüstri ve sanayi üretimi için gerekli olan temel unsurların (fosfor, antimon, çinko, kalay, kurşun, indiyum, gümüş, altın ve bakır) 50-60 yıl içinde tükeneceği var sayılıyor. Bugün akıllı telefon, tablet, PC ve silah üretiminde kullanılan değerli metaller ile nadir elementler 45 yıl içinde tükenecek.
Geçtiğimiz yıllarda tüm dünyanın gündeminde olan Avatar filminde insanların başka bir gezegene gidip oranın kaynaklarına sahip olabilmek için verdikleri savaşı izlemiştik. Eskiden hayal ettiğimiz çoğu şeyin günümüzde gerçekleşme fırsatının bulduğunu gördüğümüz bir çağdayız. Obama döneminde ABD’de yürürlüğe giren uzay yasası ile Dünya’nın kaynakları kısıtlıyken insanoğlunun başka kaynak arayışlarına ve başka dünyalardaki doğal kaynaklara yönelmesine neden olmakta.
YENİ KAYNAKLAR BULUNACAK
Dünya ekonomisinin madenler olmadan sürdürülemeyeceği düşünülürse, başka maden kaynaklarının bulunması gerekiyor. Bu nedenle dünya ekonomisinin ihtiyaç duyduğu madensel kaynaklar önümüzdeki yıllarda klasik yöntemlerin dışında geri dönüşüm, deniz madenciliği ve uzay madenciliği gibi yeni sayılabilecek yöntemlerle sağlanacak.
Uzayda, madencilik yapılmaya uygun milyonlarca asteroidin büyük çoğunluğu Mars ile Jüpiter arasında bulunuyor. Ancak uzmanlara göre, yine de dünyanın nispeten yakınından geçen ve NEA (Near Earth Asteroid) olarak isimlendirilen ve bilinen sayısı 15 binin çok üzerinde asteroid mevcut. Bu asteroidlerin toplam kütlesi 100 milyar tonun üzerinde. Örneğin; 10 metre çapında küçük bir asteroid, yaklaşık 500 ton metal içerebiliyor ve bu miktarın 40-50 ton kadarı altın veya platin gibi değerli bir maden olabiliyor. Aynı oranlarda metal içeren 100 metre büyüklüğündeki bir asteroiddeki değerli maden miktarı ise 50 bin tonu bulabiliyor. Yapılan hesaplamalara göre 500 tonluk bir göktaşına insansız uzay aracını gönderip, göktaşının yörüngesini değiştirerek dünyaya getirmek 6 ila 10 yıllık bir süre içinde gerçekleşebileceği ve tüm bu operasyonun maliyeti ise 2,6 milyar dolar olacağı planlanıyor.
PYSCHE EKONOMİYİ YERLE BİR EDEBİLİR
Ortalama 1 kilometre çapındaki nispeten küçük ancak yoğun cevher içeren bir asteroid 2 milyar tondan daha fazla demir ve nikel içerebilmekte. Bu rakam da yıllık dünya üretiminin 2-3 katına denk gelmekte. Psyche adı verilen göktaşı ise asteroid madenciliğinin en çarpıcı örneklerinden biri. Çünkü bu asteroid üzerinde dünyanın tüm demir ihtiyacını milyonlarca yıl karşılayacak kadar demir olduğu biliniyor. Evet, yanlış okumadınız ‘Dünyanın tüm demir ihtiyacını milyonlarca yıl karşılayacak kadar demir rezervi’ olduğu ifade ediliyor. Jüpiter ve Mars arasında bulunan bu asteroitte, 10 katrilyon dolar değerinde nikel, demir ve altın tespit edildi. Bilindiği gibi dünya ekonomisinin (sanayi ve ürün) büyüklüğü 73.7 trilyon dolar. Bu ekonomik büyüklüğü ile Psyche asteroidinin dünya ekonomisini yerle bir edebilir. Zira ‘Psyche, dünya yıllık ekonomisinin 137 bin katı değerinde nikel, demir ve altın’ madenini barındırıyor. Uzmanlar bu asteroidin dünya ekonomisine kazandırılması durumunda dünya ekonomisinin çökmesine neden olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Kapitalizm, gelişimini, çok uzun yıllar yeni kıta ve büyük deniz keşifleri ile ticari girişimlere borçlu. Sömürgeci ticaret, madencilik bağlamında artık tükenme emareleri gösteren bazı madenler için çareyi bundan 500 yıl önce açık denizlere açıldığı gibi uzaya açılmakta buluyor. Gelişmiş ülkelerdeki “sömürgecilik arzusu” şimdi uzaya, başka galaksilere, yeni gezegenlere ve buralardaki kaynaklara yönelmiş durumda. Uzay; altın, platin ya da demir cevherleriyle bir hazine gibi. Günümüzde açık denizlerde yol alan gemilerin yerini madencilik yapılabilecek platformlar, kölelerin yerini de yapay zekâlı robotlar alacak. Yakın uzayın dünya ekonomisinin bir parçası haline gelmiş olması, yeryüzünün, giderek gökyüzüne daha bağımlı hale geliyor olması, başta madencilik olmak üzere uzaydaki ekonomik faaliyetlerin hız kazanmasına neden olacak.