Sınır koymanın gücü
Sınır koymak, bizim kültürümüzde kulağa pek hoş gelen bir tanımlama değildir, anlamının yükü ağırdır sınır koymanın, oysa ki aslında sınır koymak, hem kendimize hem de başkalarına duyduğumuz saygının açık bir ifadesidir.
Hayatımızın nerede başladığını ve nerede bittiğini tanımlamaktır. Sınırlar, tıpkı denizle kumsal arasındaki çizgi gibidir. Deniz dalgalanır, bazen yaklaşır, bazen geri çekilir; ama kumsal her zaman kendi yerini korur. Sınır koymak, neyin içeri gireceğine karar vermek, kendi alanını sevgiyle ve kararlılıkla savunmaktır. Bu, fiziksel alanımızı korumaktan, duygularımızı, zamanımızı ve enerjimizi yönlendirmeye kadar uzanan bir kendini sevebilme sanatıdır.
Ancak her zaman kolay değildir. Çoğumuz “hayır” dediğimizde suçluluk duyarız ya da insanların bizi yanlış anlamasından korkarız. Oysa sınır koymak, ilişkilerde bir mesafe yaratmaktan çok, onları daha sağlıklı bir zemine taşımaktır.
Sınır koymanın ilk adımı, kendi ihtiyaçlarımı ve değerlerimi anlamaktır. Ve kendime şu saruları sormam işe yarar ;
-Hayatımda beni en çok yoran şey ne?
-Hangi ilişkilerde kendimi tükenmiş hissediyorum?
-Nerelerde ‘hayır’ demek benim için bir özgürlük olurdu?
-Kendimi korumak için hangi adımları atabilirim?
-Hayatıma giren her şeye gerçekten ‘evet’ demek istiyor muyum?
-Kendimle olan ilişkimi iyileştirmek için nereden başlamalıyım?
Zaman ayırın ve cevaplarınızı dürüstçe verin kendinize..Bu cevaplar, sınırlarınızın nerede olduğunu gösterir. Sınır koymak daha özgür ve dengeli bir yaşam kurmanın anahtarıdır
Unutmayın, sınır koymak sadece bir duruş değil aynı zamanda kendinize verdiğiniz hediyedir. 2024’ ün sonlarına yaklaşırken 2025’ e notum olsun, sınırlarımızı tanıdığımız kendi haklarımızı ihlal etmeden koruyup sahip çıktığımız ve özgür bir yaşam için adım attığımız bir yıl olsun.
Dışarıda ne olursa olsun, içimizdeki huzuru koruyabildiğimiz bir yıl olsun. İşte o zaman bütüne de hizmet etmiş oluruz.
Sevgilerimle..