PepsiCo sürdürülebilirlik raporunu sundu
PepsiCo, gıda sisteminin uzun vadeli planlanmasına yönelik içerikler bulunan raporu hazırladı.
PepsiCo, Inc. şirketin sürdürülebilirlik hedeflerine ilişkin kat ettiği mesafeyi vurgulayan ve daha sürdürülebilir bir gıda sisteminin inşasına yönelik şirketin bakış açısını bir kez daha teyit eden 2019 Sürdürülebilirlik Raporunu dün yayınladı.
PepsiCo CEO’su ve Başkanı Ramon Laguarta, “Günümüz küresel ortamı ve toplumsal baskıları, sistem değişikliğine olan ihtiyaca odaklanmayı beraberinde getiriyor.” dedi. “Bu zorluklar, özel sektörün daha fazla sorumluluk almasını gerekli kılmakla kalmayıp ispat edilmiş ve sürekli eylemi zorunlu kılmaktadır. Küresel bir yiyecek ve içecek şirketinin lideri olarak, yayılan pandemi nedeniyle daha da zorlanan gıda sistemimize yönelik tehditlerin aşılması da dâhil olmak üzere uzun vadeli zorlukların üstesinden gelinmesinde ölçeğimizi ve etkimizi kullanma sorumluluğumuz bulunuyor. Beni çok gururlandıran önemli bir ilerleme kaydediyoruz. Ne var ki, hepimiz daha fazla yol kat etmemiz gerektiğini biliyoruz. Gıda üretimi ve ürün imalatından pozitif değişikliğe ilham kaynağı olmaya kadar insanlar ve dünyamız için daha iyi bir gelecek inşa edilmesini sağlamaya kararlıyız.”
2019 Sürdürülebilirlik Raporu, aşağıda yer alan PepsiCo’nun en anlamlı etkiyi yaratabileceğine inandığı öncelikli alanlarda kaydedilen ilerlemeyi paylaşmaktadır: tarım, su, iklim, ambalaj, ürünler ve insanlar. Öne çıkan konular şöyledir:
- Güvenli Suya Erişim: PepsiCo, suyun bir insan hakkı olduğuna inanıyor. PepsiCo Vakfı, dünya genelindeki suya erişimde 44 milyon yetersiz hizmet alan insanın 2006 yılından bu yana dağıtım, arıtma ve koruma programları aracılığıyla güvenli suya erişimini sağlamış, 2025 yılına kadar 25 milyon kişiye ulaşma hedefinin çok üzerine çıkmıştır. Bu programların başarısının üzerine koyarak sürdürmek üzere PepsiCo, 2030 yılına kadar toplam 100 milyon kişiye ulaşmak gibi iddialı yeni bir hedef koydu; COVID-19 sonrasında halk sağlığını iyileştirmek adına yakın vadeli çalışmalarını su dağıtımı, halk sağlığı tedbirleri ve hijyen programlarına odaklayacak.
Tarımsal Girdilerin Daha Sürdürülebilir ve Dayanıklı Tarım Yöntemleri Aracılığıyla Tedariki:PepsiCo dünya genelindeki çiftliklerde verimli kaynak kullanımı, çevre bilinci ve işçi hakları konusundaki standartları yükseltirken çiftçilerin geçim kaynaklarını iyileştirmek için çalışmalar gerçekleştiriyor. Şirketin Sürdürülebilir Tarım Programı (SFP) sayesinde, 2019 yılında patates, mısır, portakal ve yulaf gibi PepsiCo’nun çiftçilerden tedarik ettiği tarımsal hammaddenin yaklaşık %80’inin sürdürülebilir kaynaklardan sağlandığı onaylanmış oldu. Böylece, şirket SFP’nin 2020 yılına kadar %100 oranına ulaşma hedefine doğru önemli bir ilerleme kaydetmiş oldu.
- İklim Çalışmalarının Hızlandırılması: PepsiCo, mutlak sera gazı emisyonlarını 2019 yılında küresel değer zincirinde %6 oranında düşürmüştür. Nisan 2020’de, PepsiCo iklim değişikliğine ilişkin çalışmalarını BM’nin 1.5°C’lik İş Dünyası Hedefi taahhüdünü imzalayarak hızlandırmış, diğer lider şirketlerle birlikte tüm değer zincirinde bilimsel olarak belirlenmiş emisyon azaltma hedeflerini taahhüt etmiş olup küresel ısınmayı 1.5°C ile sınırlandırmayı amaçlamıştır. Şirket aynı zamanda 2050 yılına kadar net-sıfır emisyon hedefine ulaşılması için uzun vadeli bir strateji geliştirmiştir.Bu, şirketin en büyük pazarı olan ABD genelindeki doğrudan faaliyetleri için çeşitli çözümlerden oluşan bir portföy aracılığıyla %100 yenilenebilir enerjiye geçme konusunda yılın başında yaptığı duyuruya ilave bir adımdır. PepsiCo’nun Avrupa’daki ticari faaliyetlerinde yer alan dokuz ülkede halihazırda elektriğin %100’ü yenilenebilir kaynaklardan gelmektedir.
PepsiCo’nun Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Simon Lowden, “Önümüzdeki on yıla baktığımız zaman, iklim değişikliği ile küresel mücadeleve daha sürdürülebilir ve kapsayıcı bir geleceği desteklemek hiç olmadığı kadar önem kazanmıştır.” dedi. “Yetersiz hizmet alan toplumlarda güvenli suya erişimi sağlamadan mahsullerin daha sürdürülebilir şekilde yetiştirilmesini sağlamak için çiftçilerle işbirliği yapılmasına ve ambalaj konusunda yeniliğe gidilmesine kadar uzun vadeli gündemimize odaklanmayı sürdürüyoruz. Bu çalışmalar, çeviklik, toplu hareket ve işbirliğini gerektirecek. Yaklaşımımız üzerine düşünürken, COVID-19’dan önemli bir ders çıkarma konusunda kararlıyız: Dünya, ortak bir hedefe doğru birlikte çalışarak daha hızlı bir şekilde seferber olabilir. Daha dirençli bir gıda sisteminin inşa edilmesinin mümkün olduğunu biliyoruz ve biz de daha güzel yarınlar için değişimi tetiklemek amacıyla dünya genelindeki ortaklarımız ile çalışmaya devam edeceğiz.”