Özümüz gülsün
Her ne lazımsa özümüzde var.
Pat diye girdim ama bu hafta en çok bunu düşündüm.
Sizde düşünün istedim, o yüzden yazıyorum.
Başkalarını çok sevmek mümkün, olduğu gibi kabul etmek, onlara çok iyi davranmak.
Okuyucularımın çoğunu iyi tanıyorum, yani sizleri.
Yazacaklarım genelden ziyade bildiklerime.
Ben kendimle de bu konuda çalışıyorum zaman zaman.
Son bir yılı daha hızlı olmak üzere, yaklaşık iki yıldır kendi içimde yürüyorum.
Indiana Jones film platosu gibi olmuş yüreğim. Ne çok yere hiç bakmamışım, ne çok şey birikmiş.
Örümcek ağları sarmış yüreğimi kendimi ihmal etmekten, kalbimin odacıklarında hem hazineler birikmiş, hem zorlu geçitler, çıkmazlar.
Bu gün sizde bakın istedim yüreğinize, ruhunuza, beyninizin derinlerinde sakladıklarınıza.
Bu kadar yorulmamak mümkündü oysa ki, her şey özümüzde vardı.
Öz saygı, öz güven, öz benlik, özün hayrına…
Hepimiz duyduk bu sözleri değil mi ?
Ya ne yaptık, lazım olduğunu sandığımız her şeyi dışarıda aradık.
Öz güvenli görünmek için kimler ne kadar para harcadı, oysa özüne baktığında içinde ki eşsiz mücevherleri görecekti.
Bakmadı.
Nazik olmak yaşam biçimiydi, kendine yeteri kadar saygı duymadı, farkında bile olmadı.
Herkese iyi davranan muhtemelen kendine kötü davranıyordur diye bir söz geziyor sosyal medya da.
Saçma sapan hesaplar, reçeteler ve onları yazan nirvana da oturan tipler arada iyi şeylerde yayınlıyor işte.
Herkesi boşverelim mi bir süre, özümüze dönelim mi?
Kendinizi kabul etmekle başlasanız, iyinizi de görün gurur duyun, azınızı da onaylayın kızmayın.
Şahane bir mekanizma insan, eşsiz aynını yapmak mümkün değil.
Tek bir parçasını yapmak mümkün değil.
Duygusu olan bir işleyiş mucize değil mi?
Siz harikasınız, lütfen gerçekten bunu görün.
Sonra da sevmeyi deneyin, hayatta en çok önce kendinizi sevin, sevin ki sevebilin.
Sevmeyince ne oluyor biliyor musunuz, kalbimiz, beynimiz, ruhumuz hasta oluyor, kapatıyor kendini.
O zaman tıp bilimi de zorlanıyor, sizin özünüze ulaşacak, orayı iyileştirecek bir cerrahi yöntemi yok henüz.
Bu kalp çok kırılmış dikelim, bu beyin çok dert dolmuş boşaltalım, bu ruh çok kararmış aydınlatalım…
Yok maalesef.
Dünyayı sevgi kurtaracak dedim ya her hafta, bu hafta dünyadan önce kendimizi kurtaralım dostlar.
Önce kendimizi sevelim.
İnanın bana sonra özümüz küsüp, hastalanıyor.
Sağlıklı, güzel günlerimiz olsun, sevgiyle yaşayalım.
Özümüz, yüzümüz gülsün.
Bizi de sevgi kurtaracak.
Lise yıllarında iyi hatırlıyorum Edebiyat Kompozisyon derslerinde öğretmenimiz bir konu üzerine önce kısa bir açıklama yapardı daha sonrada o konu ile ilgili bir yorum veya kompozisyon yazısı yazmamızı isterdi. Yazı bittikten sonra yazdığımız yazı içeriğine göre oluşan yazı başlığını kompozisyon yazısının başlığına yazardık. Şimdi aynı şekilde yazınıza yapacağım yorum ve cevabı yazımın başlığı da zikrettiğiniz gibi “ÖNCE ÖZÜMÜZE BAKALIM” olurdu sanırım. Özümüze bakalım sözünü daha da açarsak çeşitli anlamlarda değerlendirilebilir.
1. Kendimizle ilgili tüm problemleri çözme yolunda uğrasmalı.. maddi manevi ve okonomik sağlık ve gibi anlamlarda kendimizle ilgilenmeli ve sağlıklı birey olmalı ve toplumada sağlıklı birey olarak sağlıklı ve yararlı hizmetlerde bulunmayı sağlar.
2.Özüne bak; anlamından hani karşı tarafı eleştirir tenkit ederiz ya hani derlerya önce kendi yanlışlarını ve hatalarını gör düzelt sonra karşı tarafı eleştir anlamı da çıkar.
3.Kısacası bizim konumuz özümüze bakalım olduğundan özümüze iyi bakalım ki topluma da iyi bakabilecek yararlı bir birey olalım. Buda bu yazının ana fikri olsa gerek. Saygılarımla
Zaman zaman ben de kendime söylüyorum bunları. Başaran o bildiğiniz bir avuç insanın içine belki de ben de giriyorumdur. O genel dediğiniz yani toplumumuzu oluşturan büyük bir kesim bundan bihaber. Kimi eğitimsizlikten, kimi buhrandan. Boşanmış çile çeken o kadar çok çocuklu dul kadın var ki, o kadar arttı ki. Evine bakamayan o kadar çok baba var ki. Eskiden idare edilebilirdi. Artık mümkün değil. İnsanlar mutsuz.
Benim gibi ülke sevdalısı bir sürü insansa hasta. Ülkesi için, gelecek nesiller için kaygı duyuyorlar. Çünkü görüyorlar; gidiş gidiş değil.
İşadamları mutsuz, dertli. Çalışan mutsuz, kaygılı.
Keşke dert üstü, derman üstü olsak, elele tutuşup büyük bir daire olsak ve gözlerimizi kapayıp özümüze dönsek.
“Sevgi pavyonda çalışan bir kadının adıydı. Bir sabah iş çıkışı bıçakladılar, öldü.”
Güzel bir gelecek ve sağlıklar diliyorum.