Orhan Gencebay’ın bilinmeyeni
ORHAN GENCEBAY, MOSKOVA’DA KONSERVATUVAR OKUDU
Hıncal Uluç’un yazısına şöyle devam etti.” Kaç yıl geçti aradan hatırlamıyorum.. Bir kış gecesiydi ve şöminenin başında üç kişiydik.. Ben, Orhan Gencebay ve Ferhan Şensoy.. Ferhan bizi bir araya getirmişti. Davetine biraz da hatır için katılmıştım.. Hemen bütün oyunlarını izlemiş biri olarak onu kıramazdım ki.. “Biraz oturur, kalkarım” diye düşünüyordum giderken… Ama aklımdan hayalimden geçmeyen, enfes, unutulmaz, harika bir gece oldu.. Bir Ferhan anlatıyordu, bir Orhan.. Ben araya sorularımla girip sohbeti uzatmalarını sağlıyordum..
Ne anılardı ikisinin de anlattıkları.. İkisini de tanıdığımı sanıyordum, ama hiçbir şey bilmediğimi fark ettim onları dinlerken… Orhan’ın Moskova’da konservatuvar okuduğundan haberim bile yoktu o ana kadar.. Ve o an, Amerikalı eşim Holly’nin, arabamızla bir yere giderken niye ille de Polis Radyosu’nu açıp, TRT’de yasak olan arabesk müzik dinlediğini de nihayet anladım. Tek sesli, yani bizim Modal Müziği sevmeyen Holly’nin kulakları arabeskteki çok sesliliği fark ediyormuş meğer.. Kökeninde Arap’ın yalellisi değil, Moskova Konservatuvarı olan müziği..
Tadı öyle damağımda kalmıştı ki, ayrılırken “Bu geceyi hiç değilse ayda bir tekrar edelim, ne olur” dedim..
Ve tekrarladık.. Hayır.. O toplantıyı değil, hayatı ertelemeyi tekrarladık.. Meğer o yıllar yıllar evvelki toplantı Orhan’la ve Ferhan’la ilk ve son bire bir, yüz yüze buluşmamızmış…”