Obezite cerrahisi ile aşırı kilolarınızdan kurtulun

Obezite, çağımızın en büyük sağlık sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. Birçok hastalığın oluşumunda önemli bir risk faktörü olan obezitenin tedavisinde cerrahi seçenekler son yıllarda daha fazla gündeme gelmeye başladı. Nev Sağlık Grubu Genel Cerrahi bölümünden Doç. Dr. Mutlu Şahin, obezite cerrahisi hakkında önemli bilgiler paylaştı.
Şahin, “1998 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ-WHO) obezitenin, bu yüzyılın en önemli sorunu olacağını öngörmüş ve birçok önlem alınmasına rağmen, obezite hızla büyüyen bir sorun olmaya devam etmektedir. Obezite, sigaradan sonra önlenebilir ölümlerin ikinci sebebidir. Yani, obeziteden kurtulmak, sigarayı bırakmak gibi insan sağlığı açısından birçok iyileşme sağlar. Obezite cerrahisi sonrasında, ölüme veya sürekli ilaç kullanmaya yol açan birçok kronik hastalıkta büyük gerilemeler ve hatta birçok durumda tamamen iyileşmeler yaşanır. Obezite ameliyatı yapılan birçok hasta, ilaçlarını bırakır” dedi.
“Asıl Sorumluluk, Hastanın Kendisinde”
“Obezite tedavisinden sonra önemli olan, psikolojik olarak bu yeni başlangıca en iyi şekilde hazırlanmak ve eski alışkanlıklara geri dönmemektir. Her zaman ikinci bir şansınız olmayabilir. Ancak obezite cerrahisi bu şansı sunmaktadır. Cerrah, obezite ameliyatı ile hastanın midesini küçülterek bu şansı başlatır. Ama bu şansı kullanma sorumluluğu hastanın kendisine aittir. İlk yıldaki yeme alışkanlıklarını ömür boyu sürdürmesi, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmesine yardımcı olacaktır” şeklinde açıklamada bulundu.
Obezite Ameliyatları Hakkında Bilgiler
Doç. Dr. Mutlu Şahin, “Sadece ABD’de 2011 ve 2017 yılları arasında 1,3 milyonun üzerinde obezite ameliyatı yapılmıştır. Türkiye’de ise yılda 15-20 bin obezite ameliyatı yapıldığı tahmin edilmektedir. En sık yapılan ameliyat, tüp mide ameliyatı olarak bilinen ‘Sleeve gastrektomi’ ameliyatıdır. Bunu ise ‘Gastrik By-pass’ ameliyatı takip eder. Ayrıca ‘Mini gastrik by-pass’, ‘Duodenal Switch’ ve ‘Transit Bipartisyon’ gibi farklı cerrahi yöntemler de mevcuttur. Tüp mide ameliyatı, sindirim sisteminde büyük çapta bir değişiklik yapılmaması nedeniyle en sık uygulanan yöntemdir. Bu sayede hastanın 6 ay ile 1 yıl arasında büyük miktarda kilo vermesi sağlanırken, minimum zarar verilmesi hedeflenir. Diğer ameliyatlarda daha hızlı kilo verilse de, hastalarda vitamin eksiklikleri ve hipoglisemi gibi sorunlar ortaya çıkabilir” dedi.
“Gastrik By-pass” Yöntemi ve Etkileri
Şahin, “Gastrik By-pass ameliyatı, obezite cerrahisinde birçok merkez tarafından ‘altın standart’ yöntem olarak kabul edilmektedir. Özellikle şeker hastalığının tedavisinde önemli bir yer tutar. Ancak şeker hastalığı tedavisinde ‘Duodenal Switch’ ve ‘Transit Bipartisyon’ gibi yöntemler %95’in üzerindeki oranlarla etkili olurken, ‘Gastrik By-pass’ ile bu oran %85-87 arasındadır. Ancak bu ameliyatın uzun yıllardır mide kanseri hastalarında uygulandığını ve uzun dönem riskleri hakkında yeterli bilgiye sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. ‘Duodenal Switch’ ve ‘Transit Bipartisyon’ gibi yöntemler ise ilk kez 1980’lerde tanımlanmış olsa da son 20 yıldır daha yaygın bir şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Ancak bu cerrahilerin uzun dönem etkileri hakkında hala bazı endişeler bulunmaktadır. Ancak artan sayıda yapılan çalışmalar sayesinde, bu konudaki tereddütler yavaşça ortadan kalkmaktadır” ifadelerini kullandı.