Neden En Çok Biz Delirdik?
Bir araştırma şirketinin 30 ülkede yaptığı anketin verilerine göre pandemi sürecinde ruh sağlığı en kötüye giden ülke Türkiye.
Türkiye’de ankete katılanların yüzde 61’i, Şili ve Macaristan’ın yüzde 56’sı, İtalya’nın yüzde 54’ü, Britanya’nın yüzde 53’ü pandemi öncesinden daha kötüye gittiğini söylemiş.
Neden en çok biz delirdik acaba?
Anketin başka bir sorusu da geleceğe dair olmuş. Türkiye’de ankete katılanların yüzde 44’ü pandemi öncesi normal hayata en az bir yıl sonra geçebileceğini düşündüğünü, yüzde 39’u da bir yıldan uzun süre alacağını söylemiş.
Tabi diğer ülkelere göre yine biz birinciyiz bu klasmanda da.
Neden en çok biz umutsuzuz acaba?
Bu kez araştırma Türkiye’den pandemi döneminde çok büyük bölümü 50 yaş ve altı olan katılımcıların yarısından fazlası işsiz, her 5 kişiden 4’ünün borçlu, yüzde 17’sinin icralık olduğu ortaya çıkmış. Büyük ekonomik kriz bekleyenlerin sayısı yüzde 71.
Veeeee beklenen doğum patlamasına ilişkin çarpıcı sonuç…
TÜİK’in açıklamasına göre nüfüs artış hızımız binde 13,9 iken binde 5,5’e inmiş. Tabii sebep ailelerin ekonomik güvensizliği.
Neden bu kadar fakirleştik acaba?
Ahh biz kadınlar…
Kadınların erkeklere göre daha çok ruh sağlığı bozulmuş; hatta çocukların arasında bile cinsiyet farkı var. Kız çocuklarının erkek çocuklarına göre hayattan keyif almaları daha azalmış.
Benim işim siyaset değil, tabi amacım da.
Ama verilere bakınca bu ülkede yaşayan kime sorsanız “Sizce hangi ülke birinci olmuştur?” diye hepimiz istisnasız “biz” derdik biliyorum.
Yine de sonuçları görünce üzüldüm; bildiğim halde.
Şimdi sorduğum sorulara yanıtlarım gelsin.
Neden en çok biz delirdik, umudumuzu yitirdik?
Fakirleşme sorusuna yanıt vermeye gerek yok.
Neden?
Çünkü en uygun bizdik.
Basit ama etkili bir cevap bence.
Ekonomik olarak hep sınırlarda geziyorduk, her an her şeyi bekliyorduk. Ama hep bir şekilde ucundan kıyısından dönüyorduk.
Ama bu kez olmadı.
Bu virüs bize bile bulaştı. Tamam bizim kökümüzü kurutamadı ama nerdeyse her aileden bir kişi hastalandı. Çevremizde ölenler oldu. Yakınlarımızı da kaybetmeye başladık.
Belirsizliğe tahammül zaten herkes için zordur ama iyi de mücadele ettik geçmişte hep. Ekonomik belirsizliklere en çok biz yok hükmünde davranırdık.
Şimdi olmuyor.
En azından dışarı çıkıp sosyal medya da “Yaşıyorum bu hayatı, hayat bana güzel” gibi yapıyorduk, hormonlarımızı tetikleyip mutluluk saçıyorduk!
Şimdi olmuyor.
Hiç beklemiyorduk aslında bunları…
Yine bakmadığımız bir yerimizden vurdular bizi.
Pandeminin ilk dönemleri belki birçoğumuza iyi bile gelmişti…
Evimizle, ailemizle ilgilendik; dip köşe temizlik yaptık, çok okuduk, yazdık, eğitimlere katıldık, ekmek yoğurt falan.
Şahsen ben bir keresinde ramazan pidesi yaptım. Küçük bir kısmı da hala buzlukta. Fotoğraf da çektim ki yarın öbür gün biri “Pandemi de ne yaptın Ey Müzeyyen!” diye sorarsa “şaaakkk” diye ispat edeyim diye…
Yaptık mı, yaptık.
Ama bitti işte, tüm o sevimlilikler.
“Azalan marjinal fayda” deniyor buna iktisatta; yaptıkça keyfi kaçtı.
Biz pandeminin gerçekte ne olduğunu pek anlamadık bence.
İlk zamanlarda “İnsanlar ortadan çekildi. Aman ne güzel oldu dünya bakın. Burada 249 yıldır ördek yoktu, ördekler geldi. Bu kuşlar 76 yıldır buradan uçmamıştı uçmaya başladı” diye sevinmeye başladık
Hatta, “Ayy ne iğrenç yaratıklarız valla, biz evde kalalım” dedim bir ara.
O da bitti.
Sevinecek bir şey kalmayınca da başladı işler çirkinleşmeye.
Biz aslında hayatını kaybeden vatandaşlarımız için depremde olduğu gibi anma, yas töreni ilan etseydik, tüm dünyanın yaşadığı bu durumda yalnız olmadığımızı ama durumun aslının şu olduğu, bu durumun da en az şu kadar sürede geçeceğini ya da kimlerin aşı olacağını ne kadar aşımız var bilsek. Tam tarihini verseler, okulların durumunu anlasak ya da haftaya kapanma var mı yok mu bilsek.
Basit bir randevuyu ya kapanma olursa diye tereddüt etmeden alsak. Yani doğru bilgiyi alsak, net bilgiyi. Anlayacaktık, anlamlandıracaktık, somutlaşacaktı pandemi.
İnsanlar her yaşadığı zorluktan travmatize olmuyor. O travmaya karşı korunamadığında, tepki veremediğinde travmatize oluyor.
İnsanı kaygıya, depresyona, panik atağa sokan şey bu.
Anlayamamak, bilememek, “ya olursa”dan korkmak.
Biz bundan delirdik işte.
Müzeyyen Çuhadar
Psikolojik Danışman
Kasımova Psikoloji Merkezi
psikolojikdanışman_mcuhadar