Miras
31.12.1999 tarihinde yazmıştım. 21 yılda ne değişmiş bir bakalım dedim ve yazımın virgülüne dokunmadan tekrar aktarıyorum.
“Sevgiyi türkülerde bıraktık, türküleri dağlarda.
Ağaçları resimlerde bıraktık, çölü ovalarda.
Güzelliği anıtlarda bıraktık, çirkinliği kentlerde.
Savaşı her yerde bıraktık, barışı kanlarda.
Gençliği geride bıraktık, umudu yarınlara.
Önce atomu parçaladık, sonra Dünya’yı lime lime ettik.
Önce çocukları yok ettik, Hiroşima’da, Polonya’da, Kosova’da, Çeçenya’da.
Aşıyı da bulduk çocuklar için
Kör olmadı gözleri, felç olmadılar.
AIDS mi, gençler içindi.
Yok ettik ağaçları, gölleri, ovaları, denizleri.
Adına da uygarlık dedik.
Ay’a ayak bastık, döndük Dünya’ya
Savaşlar çıkarttık, silahlar sattık.
Biraz daha geliştirdik dünyayı.
Ozanları hapse attık. Aydınlık için
Yazanları da yaktık. Zerre utanmadık.
“Özgürlük” dedik, nutuklar attık
Akşam yattık, sabah kalkamadık.
Evlerimiz kağıttandı, altında kaldık.
Rüzgar esti, savrulduk.
Yağmur yağdı, boğulduk.
Ama yıkılmadık, AYAKTAYIK. Türküsünü bile söyledik.
Her gün dünü aradık bugünü yaşarken
“Yarın” dedik “yarın” her yeni güne
Yılları tükete tükete geldik bu güne.
Ve size YALAN dolu
Ve size SAVAŞ dolu
Ve size PİSLİK dolu
Ve size HASTALIK dolu
Ve size ÖLÜM dolu
Bir dünya bıraktık miras diye.
Ne içinde bir yudum sevgi
Ne içimizde bir özür dileyecek kadar yüzümüz yok
Umarım ki sizler devrederken dünyayı çocuklarınıza
Bizim gibi UTANMAZ olmazsınız.
Kızlarımın beni bağışlaması dileğiyle.”