Masallara Güncelleme Geldi!
Babam vefat edeli Dünya yılı ile tam 13 yıl geçmiş!
Ama bana sorarsanız bazen birkaç ay olmuş gibi ya da bin yıl önceymiş gibi.
Zaman ne garip bir akışta…
Ya da biz öyleyiz.
Aklıma onunla ilgili yeni anılar geliyor. Yeni farkına vardığım anılar.
Korkmayın!
Şimdi size, “Benim babam çok başka adamdı. Bir ev babasız olmaz. Babam gitti evin direği gitti” gibi öyle şeyler yazmayacağım. Öyle şeylere inanmıyorum. Sevdiğimiz herkes her şey bir tanecik eşsiz ve özel.
Ama bir şey söylemek gerekirse “Eksiğiz sensiz” derdim.
Neyse!
Konumuz babamın bana anlattığı enteresan masallar aslında…
“Bana masal anlatma” deyimi vardır ya, babam da bana masal anlatmamış.
Örneğin, kırmızı başlıklı kız hiç kurtla karşı karşıya gelmedi bana anlatılan masalda. Kızı hep ilahi bir güç koruyordu. Ben de itiraz ediyordum, “ama öyle değil” diye. -Benim sık sık kullandığım kelimelerden biri de “ama “dır. İtiraz etmeye meyilli bir insanım. –
O da bana masalın “Hiç kimse tarafından bilinmeyen bir şeklini sadece sana özel anlatıyorum” derdi.
Kırmızı başlıklı kız için de “O da aptal mı hemen inanmıyor tabi, kendini sağlama alıyor. Hemen yakındaki komşulardan yardım istiyor” diye devam ederdi.
Ben yine itiraz edince de, “Bu masal uydurma. Kurtlar konuşur mu sence?” diyordu. Tabi ben şok!
O anda bilişsel bir fakındalığa doğru akarken gerekli mesajlar zihnime kazınıyor.
Sonra bir “Külkedisi” olayımız var.
Zaten iki masal biliyordu sanırım. Değişik versiyonlarını bir iki dakikalık bölümler şeklinde haftalık yayınlıyordu.
Külkedisi üvey annesi tarafından sevilmiyor değil de evde çok iş var. Herkes bir işin ucundan tutuyor aslında.
Ama Külkedisi çok becerikli, eli işe yatkın, cevval, ödevleri bitince evdeki işlere de yardım ediyor.
Liseyi bitirince baloya gidecek olan Külkedisi. Hazırlanıyor çok güzel oluyor.
Ama camdan ayakkabı değil normal ayakkabı giyiyor. Topuksuz ayakkabısı. Çünkü insanların ayakları o topuklu ayakkabı ile çok rahatsız olur.
Camdan ayakkabı da yok; çünkü cam kesiği çok tehlikeli.
-Allah korusun bir yerimi kesersen hemen bize haber vermelisin.-
Bizim evde yaşınız kaç olursa olsun, bazı konular da konu ne olursa olsun, mutlaka açılır o konuşmanın bir yerine eklenir.
Ama konu ne olursa olsun fark etmez.
Örneğin konumuz “Polinomlar” olsun.
Evet biliyorum matematik konusu. Ama anlatımı güçlendirmek, abartıyı size aktarabilmek amacı ile
Eğer annem ve babamın bana vereceği mesajı varsa, verirler.
Polinomlar’dan üniversiteye giden kızların siyasi grupların içine nasıl fark ettirilmeden çekildiği ve o kızın başına gelecek olan felaketler zincirine gider konu anlamazsınız.
Bu konuda halam da çok iyidir. Evlilik ve çocuk konusunu o da konu sınırlaması olmadan verir.
Aynı babam gibi anlatıyorum ben de size. Araya konu üstüne konu giriyor.
Nerede kalmıştık? Evet…
Külkedisi zaten üniversiteye hazırlanıyor çok yoğun. Ama balo için çok heyecanlı.
Hazırlanıyor çok güzel oluyor. Öyle aşırı da süslenmemiş. Normal her şey.
Arkadaşlarını görüyor. Konuşup, gülüşüp, dans ediyorlar. Prensle de tanışıyorlar.
Ama aşık falan olmuyorlar. Arkadaş oluyorlar.
Baloda çok eğleniyorlar. Fotoğraf çekimi falan sarılıp ağlıyorlar arkadaşları ile. Birbirlerine söz veriyorlar hep görüşeceğiz diye.
Bitti.
Masalın hiçbir yeri masal gibi değil.
Ama ben anladım. Külkedisi önce kendi hayatını kurmalı hayattaki tek amacı sadece birilerinin eşi, annesi, gelini olmamalıydı.
Babam bana masal anlatmamış. Yaşanmış günümüze uyarlanmış hayat hikâyeleri anlatmış aslında.
Masallardaki gibi bir hayat yok, hepimiz gördük, duyduk.
Ayrıca da üzülerek söylüyorum ama. Kim ne kadar güzel olursa olsun, ne kadar şık giyinirse giyinsin, her zaman o baloda bir kişi daha vardır daha güzel ve çekici olan, bunu da biliyoruz.
Ama vazgeçemedik bir türlü aramaktan…
Masalımızı ve kahramanımızı…
Masallarda bize dayatılan şey, olması gereken şekilde hayaller kurdurmak.
Oysa hayal kurdurmak diye bir şey yoktur.
Hayal kurulur. Hem de kim, nasıl isterse, ne isterse…
Doğrusu, yanlışı yoktur, hatta olma olasılığı bile olmayabilir.
Külkedisi önce eş olmamalı, hep ezilen hep üzülen olmamalı, kurtarılmayı beklememeli.
Prenslere de üzülüyorum. Onların da tüm işi yaralı kadınları kurtarmak, güçlü olmak, yakışıklı olmak.
Ağır geliyor bu görevler onlara…
Patolojiler baş göstermeye başlıyor. Sonra onların elinden kurtarmak zorunda kalıyoruz kadın ve çocukları…
Prenses ve prens hemen evlenmeyip dünyayı gezebilirler, kitaplar okuyup, arkadaşları ve aileleri ile zaman da geçirebilirler.
Her ilişkinin ve aşkın sonu evlilik de olmayabilir.
Bazı şeyler “o kadar” olunca güzeldir belki de .Belki de hiç olmayınca da güzel olabilir hayat.
Müzeyyen Çuhadar
Psikolojik Danışman
Kasımova Psikoloji Merkezi
psikolojikdanışman_mcuhadar
Kırmızı Başlıklı Kiz masalı hep korkunç gelmiştir bana …çocuklara hiç anlatmadım neredeyse. Çocukların kişiliklerinin temellerinin atıldığı masal dinleme dönemini ne güzel irdelemişsin..Keşke herkesin masal anlatıcısı senin baban kadar bilinçli ve bilinçaltı mesajları verebilen kişiler olsa..
Yeni konuları ve yorumlarını merakla bekliyorum.