Kendi Hikâyenin Kahramanı Ol
Hayat bir sahne ve hepimiz bu sahnede birer oyuncuyuz. Roller belirlenmiş, replikler ezberlenmiş fakat sahne arkasında neler olup bittiğini çoğu zaman fark edemiyoruz. Kendimizi çaresiz bir kurban, sürekli eleştiren bir suçlayıcı ya da başkalarının yükünü sırtlanan bir kurtarıcı olarak bulduğumuz anlar oluyor. Ve bu roller bizi gerçek çözümler üretmekten alıkoyuyor, ilişkilerimizi sağlıksız hale getiriyor, fark etmeden bir drama döngüsüne hapsoluyoruz. Bu döngüyü anlamak, nerede olduğumuzu fark edebilmek ve tercihli olarak dönüştürebilmek adına bazı analiz araçları geliştirilmiş.
1968’de Psikiyatrist Stephan Karpman ‘Drama Üçgeni’ modelini geliştirmiş. 2005’te ise David Emerald, Drama Üçgenindeki pasif ve tepkisel rollerde sıkışıp kalmışlıktan yola çıkarak, bu döngüden çıkmaya yardımcı bir yol haritası olacak ‘Gelişim Üçgeni’ modeli’ni geliştirmiş. Bu iki modeli incelediğimde ‘Drama Üçgeni’ panzehirinin ‘Gelişim Üçgeni’ olduğunu görüyorum. Drama Üçgeni’nde bir esaret söz konusuyken, Gelişim Üçgeni’nde cesaret var. Esaretten Cesarete geçmek ise bir seçim.
Şimdi bir bakalım;
Karpman Drama Üçgeni nedir?; Kaostan Beslenen Roller vardır burada.
İlişkilerimizde sıklıkla karşılaştığımız üç temel rol tanımlanmış.
- Kurban: “Ben çaresizim, elimden bir şey gelmez, sorumluluk alamam”
- Suçlayıcı: “Her şey senin suçun!”
- Kurtarıcı: “Ben seni kurtarırım, senin yerine ben çözerim.”
Bu üçgenin içindeyken bireyler sürekli birbirinin rolüne girer. Örneğin, kendini kurban hisseden biri, bir süre sonra suçlayıcı olabilir. Kurtarıcı ise fedakârlığının karşılığını alamadığında kendini kurban konumunda bulabilir. Bu rollerin temelinde de kök sebepler yatar. İşte şifre burada yatıyor bunu farketmek ve dışarıdan bir gözle kendimizi izlemek.. Bu döngü sürdükçe gerçek çözümler üretmek yerine sürekli tepkisel bir şekilde hareket edip ilişkilerde sağlıksız bağlar oluşuyor.
Peki ben bu bilgiyi aldım da şimdi bu bilgiyle ne yapacağım.
Gelin o zaman Dramanın panzehirine bakalım birlikte yani bu esaretten çıkıp cesaret tarafına geçelim;
Gelişim Üçgeni: Dramanın Dışına Çıkmak
Pasif ve tepkisel rollerin yerine, bilinçli ve yapıcı roller var burada.
- Kurban yerine →Kırılganlığını gizlemeyen (Vulnerable), yaratan (creator): ‘Sorunun değil, çözümün bir parçasıyım.’
- Suçlayıcı yerine → Güvenle ifade eden(Assertive): ‘Bunu farklı bir şekilde deneyebilirsin.’ Yıkıcı bir şekilde eleştirmek yerine onları gelişime teşvik eder.
- Kurtarıcı yerine → Koç: ‘Sana nasıl destek olabilirim? ‘ Başkaları adına sorunları çözmez, onlara kendi yollarını bulmaları için rehberlik eder.
Gelişim Üçgeni’ne geçtiğimizde, tepkisellik yerine proaktifliğe, suçlamak yerine çözüm üretmeye, başkalarının yükünü almak yerine onları kendi yollarını bulmaları için desteklemeye odaklanırız. Bu dönüşüm bize kendimizle ve çevremizle daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza da yardımcı olur.
Hepimiz zaman zaman Drama Üçgeni’ne giriyoruz. Önemli olan, bunun farkına varıp kendimizi bilinçli bir şekilde Gelişim Üçgeni’ne taşımak. Gerçek güç, başkalarını suçlamakta veya kurtarmakta değil, kendi hayatımızın sorumluluğunu almakta yatıyor. Gelişim Üçgenine geçmek, kendi hikayemizi bilinçli bir şekilde yazmak demek. Drama içinde kaybolmak yerine, hayatımızın kahramanı olmayı seçmek elimizde.