Kazanan haklıdır!

2024 Avrupa Şampiyonası son 16 turunda müthiş bir mücadele gösterdiğimiz maçta, Avusturya’yı safdışı bırakıp çeyrek finale çıkmayı başardık.
Karşılaşmayı özetlersek,
kule Merih attı, ahtapot Mert kurtardı ve havalı Avusturya’yı Leipzig’in ıslak çimlerine gömdük.
Maçın henüz 57’nci saniyesinde, Arda’nın pasına hareketlenen Barış Alper’in atağı kornerle kesilirken, Arda’nın kornerinde oluşan karambolde, kalecinin çizgiden çıkardığı topu tavana asan Merih ile karşılaşmaya 1-0 önde başladık.
Golden sonra Avusturya daha çok atak sırası alırken, Schmid’in korner atışında, kale çizgisine paralel geçen topa Baumgartner’den önce müdahale eden Merih, kalemizi mutlak bir golden korumuş oldu.
Temaslı ve faullü oyunu seven Avusturya’yı karşı, 5’li savunma ile göz açtırmayan defansımız, rakip forvetlerin gölgesine basıp topla dönmelerine fırsat vermedi. Arda ve Orkun’un merkezden dikine paslarında, Barış ve Kenan’ın kaybettiği toplar, Avusturya kalesinde etkili olmamızı engelledi.
19’da orta alanda topla buluşan Arda’nın kaleci öndeyken, kaleyi düşünmesi, üst düzey futbol zekası ürünüydü ancak şut isabetli değildi.
Maçın ilk yarısını değerlendirdiğimizde, oyunun kontrolü bizdeydi, Avusturya’nın seyrek ataklarında özellikle Merih çok başarılıydı.
İkinci yarı itibariyle, skoru korumaya yönelik oyun anlayışımızdan yararlanan Avusturya,
daha çok atak sırası alırken, kaptığımız toplarla ve geçiş oyunuyla, defans hattını önde yakaladığımız da sprinter forvetlerimiz Barış ve Kenan ile sonuca gitmeyi planlamıştı Montella.
Ne var ki, ikinci golümüzde akan oyunda değil de, yine duran toptan gelmişti bir kez daha…
Yine Arda’nın ön direğe kestiği korner atışında,
Kule Merih’in kafa vuruşunda skor 2-0 olurken, bir hayalin gerçeğe dönüş hikayesi yazılıyordu.
Biz iki duran toptan golleri bulurken,
Avusturya’da 66’da yine kornerden Gregoritsch’in kaydettiği golle geri dönüş için ümitleniyordu.
Maçın kalan dakikaları, yağmur altında oynanırken, Avusturya’nın yoğun baskısı altındaydık. Top tutamıyor, pas yapamıyor, zamanı eritemiyor, atak üstüne ataklarla, kalemizde gol tehlikeleri yaşıyorduk.
Oyuna müdahale eden Montella, İsmail Yüksek, Arda, Orkun ve Kenan’ın yerine Salih, Okay, İrfan Can ve Kerem Aktürkoğlu’nu sahaya sürmesi, takım savunmasını güçlendirmeyi ve geçiş oyununda etkili olmayı amaçlıyordu.
Karşılaşmanın oynandığı 90+3,Milli Takımımız adına maçın gidip/geldiği
kader anıydı,
bu dakikada Ferdi’nin savunmadan çıkardığı topla, rakibinden sıyrılan ve açısı genişleyen Barış Alper’in yay üzerinden şutu kalecide kalırken, sonrasında gelişen Avusturya atağında, altı pasta Baumgartner’den yerden sektirerek kalemize gönderdiği kafa şutunu, müthiş bir refleks ile çıkaran kaleci Mert’in kurtarışı, çeyrek finalin kapılarını ardına kadar açıyordu.
Oyun olarak etkili olamazsak da üst düzey bir mücadele ile Avusturya’yı elemeyi başardık.
Berlin’deyiz, çeyrek finaldeyiz, son sekizdeyiz.
Sırada Hollanda var…
Kolay bir maç değil elbette…
Ama bizimde yüreğiyle oynayan futbolcularımız ve onları sahada ve TV başında destekleyen Çılgın Türkler var.
Üstelik Berlin evimiz sayılır.
Yarı final, hatta final neden olmasın?