Kadın kadının kurdu mu, yurdu mu?
Bazen gerçekten düşünüyorum… Kadınlar neden birbirine bu kadar düşman? Neden küçük hesaplarla, basit oyunlarla, sinsi planlarla birbirimize zarar veriyoruz?
Ben öyle kadınlar tanıdım ki, bir başkasının başarısını alkışlamak yerine onun altını oymak için fırsat kolladı. Başkasının emeğiyle yükselmeye çalışanları, kendi yolunu başkalarının ayağını kaydırarak açanları gördüm. Başarıyı emekle değil, entrikayla kazanmaya çalışanları…
En çok da şuna şahit oldum: Bir şey olmamışken, var gibi davrananlar. Bir pozisyona geldiklerinde, bir unvan kazandıklarında, birilerinin gözüne girdiklerinde kendilerini “ben buradayım!” diye bağırmak zorunda hissedenler… Sahip oldukları şeyin içi boş olduğu için, onu bir ego maskesiyle göstermeye çalışanlar… Halbuki gerçek başarı, kibirle değil, sağlam adımlarla kendini gösterir.
Ama yetmez. Yetmez çünkü bir de görünüme göre şekil alanlar var. Etrafında kimse yokken, büyük büyük sözler söyleyenler… Karşı tarafa sevgi, saygı, dostluk gösterenler… Ama kalabalık bir ortamda, güçlülerin yanında durmak için anında cadıya dönüşenler! İkiyüzlüler! Sıcak yüzleriyle yaklaşan, ama fırsatını bulduğunda soğuk bir hançer gibi saplananlar.
Öyle kadınlar var ki, kendi başarısını inşa etmek yerine, başkasının yolunu tıkamakla meşgul. Öyle kadınlar var ki, başkasının ışığını kapatınca kendilerinin daha çok parlayacağını sanıyorlar. Öyle kadınlar var ki, kendi çukurunu, başkasının ayağını kaydırarak kazıyor.
Ama size bir şey söyleyeyim mi? Kendi varlığını başkalarını yok ederek kanıtlamaya çalışan kadınlar, aslında yok olmaya mahkum. Çünkü gerçek başarı, sessizce de parlayabilir. Gerçek varoluş, başkalarının gözleri önünde süslü cümleler kurarak değil, gerçekten bir şeyler yaparak olur. Büyüklenerek değil, gerçekten büyük olarak.
Ve işte tam da bu yüzden, artık yoruldum.
Küçük oyunlardan, hesap kitap işlerinden, sahte dostluklardan sıkıldım.
Başkalarının varlığını görmezden gelen, sadece kendini parlatmaya çalışanlardan bıktım.
Kalabalığın gücüne sığınıp karakter değiştirenlerden usandım.
Birbirimize gerçekten destek olsak ne olurdu? Küçük hesapları bırakıp, kendi içimize dönsek? Başkasının ışığını söndürmek yerine, hep beraber aydınlansak?
Ama işte, bazıları için bu çok zor. Çünkü kendi ışığı yok. Çünkü ancak başkalarının gölgesinde yaşayarak var olabiliyorlar.
Ben o gölgelerde değilim.
Ben ışıkta yürüyorum.
Ve sen? Sen neredesin?