İyi insan olmak
Aslında insan olmak diye bir başlık atacaktım, fakat bazı dostlarım “insanlara hakaret” olarak algılıyor. Bu nedenle İyi İnsan olmak üzerine yazmayı uygun gördüm. İnsan olarak doğmayı dünya üzerinde bir şans olarak düşünüyorum. Düşünebilen bir canlı olmak bir canlıya bahşedilmiş en büyük armağandır kanımca. İnsanları da diğer canlılardan ayıran en büyük özelliktir. Ama bu muhteşem şansı insana yakışır bir şekilde kullanmak da iyi insan olmanın tanımları arasına girer. Aslında her insan iyi olarak dünyaya gelir. Onu iyilikten uzaklaştırıp kötü insan haline dönüştürecek bir takım etkenlerden uzak durabilmek çok önemlidir.
İyi olmak da göreceli bir kavram olup, sana bana, coğrafi ve toplumsal özelliklere göre toplumlara ve uluslara göre değişebilen bir olgudur. Bu yüzden iyi olmayı belli bir takım kalıplara sokmak pek de mümkün olmayabilir. Ama bugün iyi olmayı evrensel boyutlardaki genel geçer kurallar içerisinde tanımlamak istiyorum. Öldürmek, çalmak, tecavüz etmek, dedikodu ve fitne yapmak genel geçer kötülüklerin başında gelmektedir. Bunları yapmayan insan İyi insan olarak tanımlanabilir. Ancak, sadece bunları yapmamak da tek başına iyi olmaya yeterli olmayacaktır. Topluma ve dolayısıyla insanlığa yararlı olabilmek de iyi olmanın en önemli koşullarından birisidir.
Konuyu biraz açmaya çalışırsak, Kuduz aşısını bularak milyarlarca canı kurtaran Fransız mikrobiyolog Louis Pasteur belki de çok büyük bir yalancı ya da çok büyük bir dedikoducu insandı. Normal koşullarda bu tür bir insana iyi demek hiç de olası değildir. Ama yaptığı buluş onun bütün defolarını bir anda silip evrendeki en iyi insanlardan birisi haline getirebilmiştir. Ha, Pasteur asla öyle kötü huyları olan bir insan değildi, sadece çarpıcı olması adına böyle bir örnek verdim. Veya Newton elma ağacının altında kim bilir hangi sıra dışı konular üzerinde düşünürken yer çekimini keşfetti. Bu sıra dışı düşünceler onun keşfinin olağanüstü olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir. İşte bu yüzden iyi insan olmak göreceli bir kavramdır diye düşünüyorum.
Ama bu örneklerdeki çok büyük keşiflere imza atarak insanlık için çok önemli buluşları olan bazı insanların çocuklara tecavüz etmeleri, insanların canlarına kıymaları da onların kötü insan oldukları gerçeğini değiştirmeyecektir. Her ne kadar insanlık adına çok olumlu işler yapmış olsalar da onları iyi insan yapmayacaktır.
Özellikle cahil bırakılmış, aldatılmış insanların çaresizlik içinde emanet ettikleri yurtlardaki çocuklarına tacizde bulunan insanların hangi inançtan olursa olsun hangi dinden olursa olsun onların alçak oldukları gerçeğini de değiştirmeyecektir. Dünya üzerinde birçok din mensuplarının öğretmeye çalıştıkları öğretiler yerine mensup oldukları dinlerin ya da inançların öğretilerini de birbiriyle karıştırmamak gerekir. İnanıyorum ki tüm dinler ve inançların temel öğretileri cana kıymamayı, çalmamayı, kötülük yapmamayı ve insanları sevmeyi öğütler. Bunların tamamında kendi bakış açılarından insanların diğer insanlara ve canlılara ve doğaya karşı iyi ve merhametli olmaları telkin edilmektedir. Bu inançlara göre bunları yapabilen insanlar o din ya da inanış için en iyileridir. Bence iyi bir Müslüman, iyi bir İsevi, iyi bir Musevi ya da iyi bir Budist olmak yerine iyi bir insan olmaya çalışmak daha önemlidir.
Zaten iyi bir insan olmak otomatikman mensup olduğu dine göre iyi bir mü’min olmayı de beraberinde getirecektir. Zira inanıyorum ki hiçbir din bunları reddetmez. Bir yetimin, bir öksüzün başını okşamak, bir fakirin karnını doyurmak, okula gidemeyen bir çocuğun okula gitmesini sağlamak, bir okul inşaatında bir tuğla koymak iyi bir insan olmak için yeterli olacaktır. Bunları yapmak için herhangi bir dine ya da inanışa mensup olmaya da gerek yoktur. Önemli olan sevgiyle yaşamak, sevgiyi yaymak ve sevgi dolu bir dünya kurmaya çalışmaktır. Zira sevginin olduğu her yerde insanlık olumlu gelişmeler sağlayacaktır. Sevginin olduğu yerde mutlaka saygı da olacaktır. Sevgi ve saygının olduğu her yerde ise mutlaka tolerans da olacaktır. Tüm bunların bir araya gelmesiyle İYİ İNSANLAR yetişecek ve dünyayı iyilikler kuşatacaktır.
Eğer Hitler, Mussolini, Neron ve daha niceleri iyi birer insan olabilselerdi bugün dünya daha yaşanabilir bir yer olabilecekti. “Sadece ben bilirim” egosunda olmasaydı insanlar ve “Hep bana Rabbena” demeselerdi dünya herkese fazlasıyla yetebilecek, seller, depremler ve savaşlar daha az olabilecekti ve ÇOCUKLAR ÖLMEYECEKTİ.
İYİ insanların çoğalması ve dünya üzerinde İyilik gökkuşağının olması dileğiyle.