İnsanlığın Utancı Soykırım
İnsanlık tarihinde çok savaşlar olmuş ve çok insan hayatını kaybetmiştir. Savaşan insanların savaş alanında ölmesi normal karşılanmakla birlikte aklı başında, yüreği insanlık sevgisi dolu hiçbir insan savaşı istemez ve insanların ölmesinden mutlu olmaz. En kötü barış bile en küçük savaştan daha iyidir. Barış demek sevgi demektir, barış demek mutluluk demektir. Barış demek insanların özgürce ve mutluluk içerisinde yaşaması demektir. Bu nedenle Tanrı’nın Türk Ulusuna armağan olarak gönderdiğine inandığım Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” sözleri barışın ne kadar olağanüstü bir durum olduğunu anlatan en iyi cümledir. Ki, hayatı savaşlarla ve zaferlerle dolu bir kahraman bunları diyorsa daha da dikkatli okumak gerekir içindeki anlamı.
İnsanlık tarihini incelediğimizde meydana gelen savaşların tamamı kifayetsiz muhterisler tarafından çıkartılmıştır. İçlerinde insanlık sevgisinin zerresi bulunmayan bu insanlık müsveddeleri sırf kendi egoları ve çıkarları uğruna gözlerini kırpmadan savaşlar çıkartmış ve milyonlarca insan bunlar yüzünden hayatlarını kaybetmiştir. Ancak, bazı adına savaş denilen vahşetin içinde yer alan vahşet ötesi olaylar vardır ki, bunun adı savaş değil SOYKIRIMDIR. Bugün dünyadaki savaşlardan değil, bu insanlık utancı olan soykırımlardan bahsetmek ve hafızalarımızı tazelemek istiyorum.
Aklıma ilk gelen soykırım, milyonlarca Yahudi’nin Adolf Hitler denilen bir ruh hastası tarafından katledilmesidir. Savaştan çok vahşeti yaşamıştır Yahudiler. Hitler, Yahudileri öldürmekle kalmamış, diri diri gaz odalarında yaktırmıştır. Nazi toplama kampları dahil yaklaşık Altı milyon Yahudi katledilmiştir. Bu altı milyon insanın tek suçu Yahudi olmalarıdır. Ancak, ilginç olan ve kabullenemediğim bir tarafı da var ki bunun, bu kadar çok büyük acıları yaşamış olan Yahudilerin yaşadıkları coğrafyada yaptıklarıdır. Bu kadar acı çeken bir milletin bir başka millete aynı acıları çektirircesine hareket etmesi de bağışlanabilir bir durum değildir.
Bir başka insanlık utancı da Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde 26 Şubat 1992 tarihinde yaşandı. Azerbaycan’la savaş halinde bulunan Ermeni kuvvetleri o gece Hocalı kasabasına baskın yaparak 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 masum insanı katlettiler. Bu katliam belki sayısal olarak Hitler’in yaptıkları boyutta değildi, ama sonuçta masum insanlar katledilmişti ve bu da SOYKIRIMDI.
Yine aynı dönemlerde Yugoslavya’nın parçalanmasıyla biten iç savaş sırasında 11 Temmuz 1995 tarihinde Sırp orduları general Ratko Mladiç komutasında ağır silahlarla Bosna-Hersek’in Srebrenitsa kentine saldırıp çocuk, kadın ve sivil toplam 8.372 masum insanı acımadan katlettiler. Bu insanlık dışı katliam da herhangi bir savaş olmayıp tam anlamıyla bir SOYKIRIMDIR. Bugünkü yazım işte bu yukarıda bahsettiğim ve hatırlatmaya çalıştığım insanlık dışı katliamlarla ilgilidir.
Bilmem dikkatinizi çekti mi? Sadece üçünü kısaca anlatmaya çalıştığım soykırımlar ne hikmetse hep TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVARLAR tarafından yapılmıştır. Lütfen Din üzerinden bir algı yaratmaya çalıştığımı düşünmeyiniz. Ama bu üç katliam da Hıristiyan alemi tarafından yapılmıştır. Ve hedeflerinde başka dine mensup insanlar vardır. Hatta son yıllarda sadece İslam değil, Türk ırkı da hedefe alınmaktadır. Sürekli olarak ahkâm kesen Batının bir ikiyüzlülüğü müdür acaba bunlar diye düşünmeden edemiyor insan. Tabii ki bunların cevabını ben verecek değilim, ama üzerinde ciddi anlamda düşünülmesi gereken bir konudur bu. Zira aklıma Çanakkale geliyor, Sarıkamış geliyor ve daha bir dolu zulümler.
İşte dünya emperyalizminin zulmünün farkına varan ve TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE için tüm hayatını adayan ve “BAĞIMSIZLIK BENİM KARAKTERİMDİR” diyen ulu önderimizi daha iyi anlamak ve onun izinden bir milim bile sapmamak gerektiğini tekrar hatırlamamızı düşünüyor ve öneriyorum. Lütfen, NUTUK el kitabınız olsun ve GENÇLİĞE HİTABESİNİ tekrar tekrar okuyun.
Ve Nazım’la bitirmek istiyorum ;
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
Bu hasret bizim dostlar.