İnsan Olmak
İnsan olmak, yaratılmışlık ve fiziksel özelliğin yanı sıra toplumsal bir kavram olarak da düşünülmelidir. İnsan olmak için iki elinin olması, iki ayağının olması, konuşabilmesi gibi bir takım fiziksel özelliklerinin yanında düşünebilmesi, okuyabilmesi, hayaller kurabilmesi gibi birçok özelliklerinin de olması gerekmektedir. Bu hususları biraz daha açmaya çalışalım dilerseniz.
İnsan zevk alan, aşık olan, üreten ve tüketen bir canlıdır. Aynı zamanda tek başına yaşayamayan sosyal bir varlıktır da. Diğer canlılar gibi sadece üremek için değil zevk için de seks yapan bir canlıdır.
Ürettiğini ve bildiğini paylaşabilen, seven ve sevilen bir yapıya da sahiptir. Ancak, zamanla insan ya kibrinin esiri olur ve zehir üreterek zehir saçmaya başlar ya da kendisini geliştirip çağdaş, laik, bilimsel ve özgür düşünceli olur. Böylece hem kendisine hem de topluma fayda sağlar. Bilinen insanlık tarihini incelediğimizde bunun pek çok örneklerini görebiliriz. Çok eskilerde bir Neron’u gördüğümüz gibi yakın tarihte bir Mussolini ve Hitler’i de görürüz. Bunların yanı sıra bir Atatürk ve Gandhi gibi değerler de görülmektedir.
Kötü örneklerle içimizi karartmak gibi bir niyetim olmadığından iyileri düşünmek istiyorum. İnsanlığa hizmet etmiş tüm insanların ortak bir yanı vardır; Onur, özgür ruh ve insan sevgisi. Bu değerler onların insan olmalarının en önemli temel taşlarını oluşturmaktadır.
Mağrur ve kibirli olmak yerine tevazu göstermeyi ve alçak gönüllü olmayı, kendisinin bildiklerini başkalarının da bilebileceğini düşünerek hareket etmeyi temel olarak benimsemişlerdir.
İnsan olabilmek için sevmek gerekir, sevdiğini söylemek gerekir. İnsanların mutlu olmayı hak ettiğini düşünerek insanların mutlu olması için çalışmak gerekir. Kanımca başkalarını mutlu edebildiğimiz kadar insan olabiliriz. Sahip olduğumuz güzelliklerin başkalarında da olmasını istemek ve bunun için çaba sarf etmek de insan olabilmenin bir diğer yönüdür. Ayrıca insan olabilmek toplum için fedakarlık yapmayı da gerektirir.
İnsan kendisini anlatmak ister. Dolayısıyla toplumun da kendisini olduğu gibi anlamasını ve kabul etmesini ister. İyi, hoş da bunları isteyen insan, diğer insanlara aynısını yapabiliyor mu? Anlaşıldığını ve toplumda kabul gördüğünü gören insan mutlu insandır.
Aynı zamanda tolerans da insanoğlunun olmazsa olmazlarındandır. Tolerans, lügat anlamının dışında insanın bir başka insana tahammül gösterebilmesidir. Ancak, uygar koşullarda geçerli olan bir kavram olarak görmek gerekir toleransı. Yaşam savaşı verilen okyanus ortasında köpek balığına değil şüphesiz ki.
Bilgiyi paylaşabilmek de insan olabilmenin vazgeçilmez bir parçasıdır. Tek başına kişinin kendisine sakladığı bilgi, bilgi olmaktan çıkar ve insanlık adına bir silaha dönüşür. Bilgi de sevgi gibidir, paylaştıkça çoğalır.
İnsan olabilmek için birçok hasletler sayılabilir. Bunlar, sevgi, saygı, tolerans, paylaşmak, iyilik, merhamet ve buna benzer toplumların genel geçer kabul kriterlerine uyan kavramlardır. Semavi dinlerin tamamında da bu hasletler mevcuttur.
Sözlerimi canım anacığımın çocukken söylediği bir sözle bitirmek istiyorum.
“ADAM OL OĞLUM” derdi, Yaşlandıkça anlıyorum ki adam olmak, insan olmakmış. Bir gün insan olmak umuduyla.