Hazır Arkadaş
80’li yılların başı, Bursa’da amatör kümede futbol oynamanın en keyifli zamanlarıydı. Gayrı federe olarak oynadığımız maçların devamında, yetenek olarak sivrilen bir takım olarak 1983-84 yıllarında hemen tüm arkadaşlarımız ile birlikte lisans çıkarmıştık. Artık lisanlı amatör futbolcular grubuna dahil olmuştuk. O dönem 18 yaşına kadar genç takım statüsünde yer alıyorduk. Genç takım olarak antrenman ve maçlarda genel olarak iyi performans gösteren bir ekiptik. Bazen de gerek yoğun antremanlar gerekse gençlik ateşi ile sıkıntılı oyunlar oynadığımız maçlar oluyordu. Söz konusu bu sıkıntılı maçlardan birinin sonrasındaki ilk antrenmanda “A takım” antrenörü de bizimle antrenmana katıldı. Bir daire şeklinde sahada duruyoruz, grubun ortasında 150-160 cm boyunda, tıknaz yapılı “A Takım hocamız” var. oynadığımız maç kritikleri esnasında “ben 35 yaşındayım, hepiniz 16-18 yaşında adamlarsınız, ayakta duracak haliniz yok, benimle güreşecek sırtımı yere getirecek gücü olan var mı aranızda?” diyerek , bir gövde gösterisi yapmak istedi. O yaş grubuna meydan okumak çok riskli bir iştir. Birçoğumuzun yarı fiziğindeki hocaya saygı olarak bazılarımız tarafından bu meydan okuma “pas geçildi” ama grubun arka sıralarından “A Takım” ve amatör futbol ile ilgili beklentisi çok olmayan bir ses yükseldi. “Ben varım…” Sonun başlangıcı…
Kaç yaşında olursanız olun, haftanın birkaç günü düzenli antrenman yapan, spora yatkın 18 yaşında bir genç ile güreş tutmayın. Güreşin sonunda “A Takım “ hocasını kan-ter içinde yerden aldık. Kendi hocamız eşliğinde antrenmanımızı tamamladık. Antrenman sonrasında bizim genç takımdan “A Takım” kadrosuna destek verecek ben de dahil 5 arkadaş seçildik. Hem genç, hem “A” takımda oynayacaktık. Bu seçilen arkadaşlar içinde olmayan bir kişiyi tahmin etmek çok da zor değildi. O kişi de güreşten çok futbola değer veren, bireysel futbol yetenekleri üst düzeyde olan, gençlerde Bursa Bölge Şampiyonu olan takımımızın önemli isimlerinden biriydi. Söz konusu olaydan sonra yaş olarak “A”takımda oynama zamanı gelince de antrenman maçlarında gerçek mevkisi olan “orta saha” yerine “solbek” oynatılmış, yine bu meydan okumaya “isyan” ederek, kendi kalesine golü atmış amatör futbol macerasını “futbolcu” olarak sonlandırmıştır.
Futbol aşkına “kendimi bildim bileli” şahit olduğum bu kişi, sonrasında benim oynadığım hiçbir maçı kaçırmadan beni tribünden hep desteklemiştir. Her sahaya çıkışımda gözlerim seyirciler arasında onu aramış ve maç içinde sesini duyduğum zaman bana ayrı bir motivasyon yaşatmıştır. Hiçbir zaman futboldan kopmayan, amatör ligde olmasa bile o dönemlerin halı sahalarında yine beraber “kurtlarımızı döktüğümüz, birbirimize gözü kapalı top attığımız” ekürim ile halen birlikte maç seyreder , birlikte maç yorumlarız.
Kısacası ben dünyaya “hazır arkadaş” ile gelmişim.
Çok büyük şans
Mikro Veysel Metin Namık Kubilay Yok Tumba Celal Yok.Alt sıra Savaş Özkan Adnan Haydar Yok Yok Eftal galiba ama onun oynadığını hoç hatırlamıyorum.
Kadro süper. Konu mikro Mustafa olunca muhabbet uzar. 😄😄😄 aynı tıp arkadaştan benim de vardı 😢😢
Çoğu zaman aslında farkında olmadan kendi kaderimizi kendimiz belirliyoruz.🤔