Hashimato
İsmini Japon bilim adamı Akira Hashimatoʼ dan alan bu hastalık tiroid bezinin az/yavaş çalışmasının ( Hipotiroidi) en sık sebebidir.
Tiroid bezinin normal çalışma düzeni beyindeki hipofiz bezinden salgılanan TSH hormonu kontrolündedir. İhtiyaç durumuna göre bu hormonun uyarısı ile tiroid bezinden T3 ve T4 adlı hormonlar salgılanarak ihtiyaç karşılanır.
Hemen hemen herkesin bildiği metabolizma hızını belirlemesi dışında tiroid bezinin kalp hızı, vücut ısısı, ödem, cilt nemi, kilo, adet döngüsü ve psikolojik durum üzerinde de etkileri vardır.
Tiroid hastalıkları kabaca bu bezden salgılanan hormonların fazlalığı ( hipertiroidi) ya da azlığı ( hipotiroidi) ile seyreden hastalıklardır. Hashimato hastalığı yazımın başında belirttiğim gibi hipotiroidinin yani yavaş çalışan tiroid bezi hastalıklarının en sık sebebidir.
Otoimmun hastalıklar gurubuna giren Hashimato hastalığının oluşumunda bağışıklık sistemimiz büyük rol oynar. Bağışıklığımızdan sorumlu hücreler farklı sebeplerle tetiklenir ve tetikleyen nedene yönelik adeta saldırıya geçer. Bazı insanlarda bu saldırıdan suçu günahı olmayan başka doku ve organlar da zarar görür. İşte Hashimato hastalığında bu suçsuz organ tiroid bezidir. Sistem enflamasyonu uyaran nedene saldırırken adeta kurunun yanında yaş da yanar.
Hastalar bu hastalığı ilk olarak boyun ön bölgesinde rahatsız edici baskı ya da takılma gibi hisseder. Asıl sorun bu noktada müdahale edilmezse başlar. Tiroid bezine olan hafif düzeyde ancak uzun süreli saldırı zamanla bezin yapısını ve dolayısıyla hormon üretimini bozar ve sonunda hipotiroidinin klinik ve laboratuvar sonuçları ortaya çıkar.
Bu belirtiler halsizlik, enerji ve mood düşüklüğü, ödem, kilo artışı, yüksek kolesterol, adet düzensizliği, saç dökülmesi, üşüme, cilt kuruluğu, kabızlık gibi belirtilerdir.
Hashimato hastalığının asıl önemi ise bu hastalığa hekimlerin farklı bakış açısıdır. Klasik tıp yaklaşımında bu hastalar ancak hastalığın ilerlemesi yani tiroid bezinin artık hormon sentezini yapamaması durumunda tedavi edilir. Hashimato hastalığının tanısı kanda anti-tpo tahlili yüksekliği ve tiroid ultrasonunda ekojenite artışı ile kolaylıkla konulsa da genelde hastaya “ şimdilik iyisin, önemli bişey değil bu test sonuçları, tiroid hormonların bozulursa gel ilaç başlarız ” denir. Yani iyice bozulsun öyle gel gibi…
Peki gerçekten bu başlangıç aşamasında yapılabilecek bir şeyler yok mu ?
Var ; tıbbın koruyucu, önleyici, bireysel ve bütüncül yaklaşımı FONKSİYONEL TIP yaklaşımı ile hastalık bu aşamada durdurulup geri döndürülebilir.
Hastalığın immun sistemi tetikleyen bir ya da birkaç etkenden başladığından hareketle önce bu tetikleyici faktörler tespit edilip uzaklaştırılmalıdır. Daha sonra bağışıklık sisteminin hedef şaşırmasından hareketle bu sistemi modifiye edecek yaklaşımlara başlanmalıdır. Ve son olarak tiroid dokusunun bu hastalığı en az hasarla atlatabilmesi için gereken takviye ve müdahalelerle devam edilmelidir.
Hashimato hastalığı gibi birçok kronik enflamatuar hastalıkta klasik tıbbın “ Fazlaysa azalt, azsa arttır ” yaklaşımı yerine FONKSİYONEL TIBBIN “ sonuçla değil sebeple, kan tahlilleriyle değil hastayla ilgilen” prensibi daha akılcı ve daha kalıcı bir çözüm olacaktır.
“Herkesin iki hayatı vardır ve ikincisi sadece bir tane olduğunu anladığınızda başlar.” Konfüçyus
Sağlıklı olun, sağlıkla kalın…