Gerçek Olmak, Göründüğün Gibi Olmak
Bazı insanlar vardır, her daim ışıl ışıl parlar. Ama o ışığın kaynağı samimiyet değil, iyi cilalanmış bir maskedir. Onlar, insanların gözüne girmek için sürekli bir şeyler anlatırlar. Dikkat edersen, söyledikleriyle yaptıkları arasında büyük bir uçurum vardır. Bugün seni överler, yarın arkandan başkasına methiyeler düzerler. Ne söyledikleri bile umurlarında değildir, yeter ki birinin gözüne girebilsinler.
Ama insan dediğin, olduğun gibi görünmeli. Çünkü hayatın en yorucu hali, sürekli bir başkasıymış gibi yaşamaya çalışmaktır. Kimin yanında nasıl konuşacağını düşünmek, hangi yüzü takacağını hesaplamak, hangi yalana inanıldığını hatırlamak… Bu koca bir tiyatro. Ve tiyatroların en büyük sorunu şudur: Perdeler bir gün kapanır.
Peki ya o koltuk sevdalıları? Her şeyi mübah görenler? Sadece çıkarları için yanaşanlar? Hangi makama tırmanırsa tırmansın, insan kendi içindeki boşluğu dolduramadıktan sonra, en yüksek tepede bile üşür. Çünkü başarı, oturduğun yerle değil, nasıl biri olduğunla ilgilidir. Gerçekten “adam” olmak, unvanlarla değil, karakterle ölçülür.
Belki de en acıklısı şu: İkiyüzlü insanlar, en çok kendilerine yalan söylerler. Oynadıkları oyunlarda kaybolurlar. Kim olduklarını unuturlar. Ve bir gün, gerçekten ihtiyaçları olduğunda arkalarında kimseyi bulamazlar. Çünkü insanlar, yalanlarla kurulmuş dostluklardan eninde sonunda uzaklaşır.
Gerçek olmak, göründüğün gibi olmak, yalanlarla değil samimiyetle yürümek… Zor belki ama tek doğru yol bu. Maske takarak yaşamak, eninde sonunda insanın kendi yüzünü bile unutmasına neden olur. Ve dünyada bundan daha büyük bir kayıp yoktur.
Severek takip ediyorum yine çok güzel ifade etmişsiniz harikasınız