Etik
Yunanca kişilik, karakter anlamına gelen Ethos sözcüğünden türemiştir etik. Doğru davranışlarda bulunmak, doğru bir insan olmak gibi anlamlarda kullanılmış olsalar bile genel anlamda ahlak olarak kullanılır. Hem bireysel ahlak hem de toplumsal ahlak olarak kullanıldığı gibi evrensel değerler açısından da kullanılır. Esasında ahlak ve iyi insan ya da kötü insan kavramlarının da göreceli olabileceği çeşitli savlar arasındadır. İklimsel ve coğrafik yapılar, toplumlar arası farklılıklar etik değerlerin de tek tip bir elbise gibi giyilmesine engeldir. Bana göre sana göre değişebilen kavramlar olduğu gibi toplumlara ve uluslara göre değişebilen kavramlar da vardır. Her konuda etik davranış ve anlayıştan bahsedip belli kalıplara sokmak mümkün değildir.
Ancak, evrensel kabul görmüş kurallar ve genellikle kitabı olan ya da olmayan tüm semavi dinlerin ortak kabul ettikleri bazı değerler vardır ki bunlara etik davranışlar diyebiliriz. Öldürmemek, çalmamak, işkence etmemek başlıca etik değerler olarak kabul edilir. Bunların yanı sıra evrensel kabul edilen bu etik değerler bazen sadece kâğıt üzerinde yazılı olarak kalmaktadır. Emperyalizm denilen canavar silah üretir ve satar. Silah satışını artırabilmek için gelişmemiş ülkeler arasından hainler bulur ve bunları satın alarak savaşlar çıkartır ve bolca silah satar. Satılan bu silahlar sadece askerleri öldürmez, çocuklar, kadınlar ve masumlar öldürülür. Hani öldürmek evrensel etik değerlere aykırıydı? Geri kalmış ülkeleri sömürge olarak kullanıp, bu ülkelerin yer üstü ve yer altı tüm kaynaklarını çalmak da etik dışı değil miydi? Bu örnekleri çoğaltmak ne yazık ki mümkün.
Demek ki etik değerler çiğnenebiliyor ve her yerde farklılıklar gösterebiliyor. İsimlerini yazarak hadsizlik yapmak istemiyorum ama bazı Uzak doğu ülkelerinde çocuk yaştaki kız çocuklarının seks kölesi olarak pazarlanması ve sadece bunlardan yararlanmak için dünyanın her tarafından insanların oralara gitmelerinin neresi etik? O ülkelerin geçim kaynağının seks turizmi olduğu saklanmaya dahi gerek duyulmayan bir gerçek.
İnsanların yarı çıplak gezmeleri genel geçer kurallara göre etik değildir, ancak Afrika’nın nefes dahi almakta zorlanılan sıcağında bu etik değerler soğuk ülkelere göre farklıdır. Bu nedenle etik değerleri kesin kalıplar içerisinde değerlendirmek ne kadar doğru olacaktır?
Ancak, aklıma gelen etik değerlerden de vazgeçmemek gerektiğini düşünüyorum. Yalan söylememek, kandırmamak, kopya çekmemek, hırsızlık yapmamak, cana kıymamak, insanlara ve hayvanlara eziyet etmemek, kadına karşı şiddet uygulamamak, iftira atmamak v kötülük etmemek en yalın etik değerlerdir. Arkadaşlıklarda ve dostluklarda ihanet etmemek, dostluklara sadık kalmak gibi daha birçok yazılı olmayan etik değerler de vardır. Sevmediği halde bir erkeğe veya bir kadına seviyor gibi davranıp onu kullanmaya çalışmak da bir tür ahlak dışı davranıştır. Ki, bunlar hiçbir kitapta yazmaz ama yazılı olmayan etik değerlerdendir.
Kadın erkek ilişkilerinde ise etik değerler şüphesiz vardır. Ama konu aşk ve sevgi ise bunları belli kalıp ve kurallar içine hapsetmek de bana göre yanlış olacaktır. Mecnun’un Leyla’yı nasıl sevdiğini nasıl sorgulayabiliriz ki. Aşk ve sevgi sorgulanamayan ve anlatılması en zor duygulardır. Boşuna dememişler; “Aşk kalpten içeri girince akıl baştan dışarı çıkarmış.” Birçok âşık, şair ve bestekâr bunu o kadar güzel anlatmıştır ki saymakla bitmez. Kahramanmaraş’lı halk şairi Abdürrahim Karakoç tarafından yazılmış olan ve bildiğim kadarıyla Musa Eroğlu tarafından bestelenen MİHRİBAN türküsü bunu çok iyi anlatır. Rivayete göre şair kendisinden oldukça küçük bir kıza âşık olur ve bu kızı ister ama kızı vermezler ve bunun üzerine o muhteşem şiiri yazar. “Sarı saçlarına deli gönlümü bağlamışlar çözülmüyor Mihriban, ayrılıktan zor belleme ölümü, görmeyince sezilmiyor Mihriban. Tabiplerde ilaç yoktur yarama, Aşk deyince ötesini arama. Her nesnenin bir bitimi var ama aşka hudut çizilmiyor Mihriban.”
Şairin dizelerinde de dediği gibi aşka hudut çizilemez ve bu nedenle aşkta etik değerler pek aranamaz. Ha, aşk demişken insan denilen yaratılmışın bu duyguyu yaşamadan ölmemesi gerekir. Duyguların en yalını ve en yücesidir. Bu yüzden âşık olmaktan korkmayın.
Zira AŞKA HUDUT ÇİZİLMİYOR.