Dolar
Euro
Altın
BİST
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 10°C
Hafif Yağmurlu
Bursa
10°C
Hafif Yağmurlu
Çar 12°C
Per 14°C
Cum 16°C
Cts 17°C

Dinmeyen Kan-Ortadoğu

14 Mayıs 2021 08:11
685
A+
A-

Osmanlı’ya ihanetle başlayan sürecin devamında Ortadoğu ne hale gelmiş şöyle bir inceleyelim dostlarım.  Resmin bütününe baktıktan sonra bazı gerçekleri daha iyi anlayabileceğimizi umuyorum.

Birinci Dünya Savaşı’ndan Almanlarla birlikte yenik olarak çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanma süreci hızlanmış ve başta İstanbul olmak üzere tüm Anadolu emperyalist güçler tarafından işgal edilmeye başlanmıştı. Derken Atatürk ve bir avuç kahraman, verdikleri olağanüstü mücadeleden sonra bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş ve tam bağımsızlık yolunda büyük bir adım atmıştır. Bu konu ayrı bir yazı konusu olduğu için burada çok kısa geçtim. Cumhuriyetin kurulmasından sonraki en önemli olay ise Hatay’ın da Türk topraklarına dahil edilmesiydi. Kurulan bu muhteşem Cumhuriyet, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olması ile tüm dünyaya örnek olmuştu. Emperyalist güçler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasına ne kadar çok üzülmüş ve bozulmuşlarsa da en büyük sıkıntıları bu cumhuriyetin laik ve demokratik olmasıydı. Onların tercihi “madem Türkiye Devleti’nin kurulmasına engel olamadık, hiç olmazsa İslam Cumhuriyeti ve şeriatla yönetilen bir devlet olaydı”. Çünkü şeriatla yönetilen devletleri yönetmeleri daha kolay oluyordu.

Uluslararası ilişkilerde hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey kısa, orta ve uzun vadeli planlarla ve programlarla yürütülür. Ve bu planlar sürekli olarak zamanın gereklerine göre revize edilir. 1947 yılında Amerika Başkanı Truman tarafından güya komünizmle mücadele başlığı altında yazılan doktrin, aslında Ortadoğu’yu ve buradaki petrol ve doğalgaz kaynaklarını ele geçirmek, İran ve Türkiye gibi çok güçlü ülkeleri de zamanla diğer Arap ülkeleri gibi ele geçirerek yöneticilerini de kucağa oturtmaktı. Zira yakın bir gelecekte kurulmasına karar verdikleri İsrail devleti için bunları yapmak şarttı.

Nitekim 1948 yılında İsrail devleti kuruldu. Amerika’ya diğer emperyalist güçler karşı koyamadı ve Adolf Hitler denilen psikopatın Yahudilere yaptığı insanlık dışı zulmün yarattığı mazlum olgusu İsrail devletinin kurulmasını kolaylaştırdı. İsrail devletinin kurulmasına Ortadoğu’nun tüm ülkeleri çaresizlik içerisinde bakakaldı. İsrail ve Siyonizm zaman içerisinde bu coğrafyada Amerika’nın da sonsuz desteğiyle güçlenerek çevresine ve tüm Ortadoğu coğrafyasına zarar vermeye başladı. Zamanında İngilizlerle bir olup Türkleri arkadan vurarak büyük bir ihanet içerisinde olan başta Filistin olmak üzere tüm coğrafyaya dehşet saçmaya başladı İsrail.

Siyonizm, Yahudi milliyetçiliğini savunan bir ideolojik fikir hareketi olup, İsrail’in vaat edilmiş kutsal topraklarına kavuşması ve Filistin’de Büyük İsrail devletinin kurulması amacını taşır. Bu amaç için her şey mubahtır. İsrail’e karşı koyabilen ülkeler Suriye, Ürdün, Mısır ve Filistin idi ve Arap İsrail savaşları bu ülkeler tarafından yapıldı. Ortadoğu coğrafyasındaki tüm ülkeleri bir hatırlayalım isterseniz ; Suriye, Irak, İran, Ürdün, Lübnan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Kuveyt, Mısır, Bahreyn, Yemen, Mısır ve Filistin. Bu sayıda ülke, avuç içi kadar İsrail’le baş edemedi. Zira bu ülkelerin neredeyse tamamının yöneticileri Amerika’nın kucağına oturmuş ve kendi halkı umurlarında dahi değildi. Kendi halklarını eğitimsiz ve cahil bırakarak iktidarlarını rahatlıkla sürdürüyorlardı.

Amerika ne derse onu yapmak zorunda oldular hep. Çünkü o ülkeler, Türkiye gibi laik ve demokratik bir ülke değil. Tek adam egemenliğinde şeriat ilkeleriyle yönetilen ve üzerlerinde oturdukları petrol ve doğalgazı satarak yaşayan ülkelerdir. Herhangi bir üretimleri olmadığı gibi çoğu ülkelerinin güvenliğini Amerika ve İngilizlere havale etmişler ve bunun için de para ödemektedirler. Ne garip çelişkidir ki o Amerika aynı zamanda İsrail’in de ağabeyidir. O beğenmedikleri İsrail, çölde tarım yapabilmekte ve dünya tarımına tohum üretmektedir. Ülkemizde İsrail tohumu dışında yerli tohum kullanılması dahi yasaklanmıştır. Bugün sık sık tekrarlanan İsrail vahşetini üzülerek ve ağlayarak izliyoruz. Masum bebeler ve sivil halk katledilirken, Siyonist Yahudiler şenlikler düzenliyor. Bu arada ülkemizdeki Türk vatandaşı olan Yahudi kardeşlerimizi tenzih ediyorum. Ki, tanıdığım birçok Yahudi vardır ki gerçek birer Türk vatandaşıdırlar.

Sevgili dostlar, birkaç ciltlik kitaplar yazılabilecek Ortadoğu konusunu ancak bu kadar yazabildim. Fakat şu gerçeği lütfen aklımızdan çıkarmayalım. Şehitlerimizin kutsal kanlarıyla her karış toprağı sulanmış bu muhteşem ülkemiz üzerinde de oynanan oyunları göz ardı etmeyelim. Uyanık olalım ve içinde bulunduğumuz coğrafyadaki tek laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE sahip çıkalım. Yakın komşularımız Irak ve Suriye’ye bakmak dahi yeterli bu güzel ülkemizin kıymetini anlamak için.

Sevgiyle, barışla kalın ve yaşayın. Mutlu ve sağlıklı Bayramlar diliyorum.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
18 Şubat 2021 15:40
10 Ağustos 2021 11:10
12 Mart 2021 12:15
24 Mart 2021 10:36
5 Ağustos 2021 10:07
YORUMLAR

  1. Cemre Bozkurt Ünekalp dedi ki:

    Çok güzel ve doğru bir yazı olmuş her zamanki gibi. Kaleminize sağlık.