Dar Alanda Kısa Paslaşmalar
“Dar alanda kısa paslaşmalar” film adı falan değil, milli takımın akılcı Norveç maçı taktiği, dersine iyi çalışan bir ekip ve alınan başarılı bir sonuç. Topu ayağa oynayan ve yerden kaldırmadığı sürece oynadığı oyundan keyif alan bir takım gördük. Kenar ortaları ile iki güçlü forvetini buluşturmak isteyen Norveç’e ilk önlem kenar bekleri ve önlerindeki orta sahadan geldi. Orta kalitesi düşen Norveç, dikine oynamak konusunda da hazır bir takım değildi. Milli takımımız, fizik gücü iyi olan Norveç forvetine karşı Çağlar ve Kağan‘ın yanında Okay Yokuşlu’nun da desteği ile Haaland ve Sorloth‘tan tehdit görmedi. Orta sahada Ozan Tufan’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Oyunu defansif ve ofansif olarak çok iyi okudu, mücadele etti, golünü attı, fizik gücünü ekonomik kullanarak takım oyununa büyük katkı verdi.
Oyuna sonradan giren, Enes, Taylan, Caner ve Halil de ayağa top yapma, oyunu kontrol etmek için doğru tercihlerdi. Öne çıkan Norveç defansına, Halil gibi, hızlı konratak oyuncusu alınması da mantıklıydı. Enes bile takım savunmasına destek verdi. Sahada tam bir takım oyunu görüntüsü vardı.
Milli Takımımızda, ilk 11’de oynayan Uğurcan ve Ozan Tufan dışındaki tüm futbolcular yurtdışında oynuyor. Futbol kültürlerinin ve vizyonlarının geliştiğini görebiliyoruz. Mevcut yeteneğe, mental olarak ve vizyon olarak Avrupai bir görüş eklenince, Norveç, Hollanda gibi ülkelere baş kaldıran, evrilen bir milli takım ortaya çıkıyor. Biz top tekniği olan ayağa top yapabilen, duygusal motivasyonla oynayan bir takımız. Gruptaki en iyi iki takımdan 6 puan aldık. Ben de dahil Letonya maçını “çantada keklik” görüyoruz. Letonya’ya karşı takım savunmasından daha çok, takım olarak hücum yapacağız, Letonya savunmada kalacak, aman dikkat diyelim, denizi geçiyoruz derede boğulmayalım. En tehlikeli maçlar, garanti olarak görülen maçlar ve rehavet sonrası oynanan maçlardır.
Diğer dikkatimi çeken husus ise; oynanan iki maçta da hakemleri takdir etmek gerek, gördüklerini çaldılar, en az hata ile maç yönettiler, demek ki “VAR” olmadan da maç yönetilebiliyormuş.
Sonuç olarak; alınan iki büyük galibiyet iki ay sonrası için oynanacak Avrupa Şampiyonası grup maçları ve Eylül ayında oynanacak bu grubun diğer maçları için iyi birer referans oldu. Eylül maçlarında Milli Takım olarak genelde zor dönem geçiririz, sezon başı olduğu için form tutma açısından zorlanabiliriz ama bu fırsatı da kaçırmayalım. Bu akşam ülke olarak keyif aldık, mutlu olduk umarım turnuva sonunda da aynı mutluluğu yaşarız. Teşekkürler Milli Takım.
Milli takımımızın Norveç’le oynadığı maçı çok büyük keyif ve gururla seyrettim. Doğal olarak beklentilerimiz de ona göre arttı. Şahsen bizim çocukların beklentilerimizi boşa çıkarmayacaklarına ve bize daha gururlu günler yaşatacaklarına olan inancım sonsuz. Böyle devam edin yiğitler!
Ben her iki maçta da milli takımın ballı olduğu görüşümde ısrarlıyım. Hollanda maçında 5 kez atak yapıp 4 gol atmak kimse tarafından bilinçli bir oyun olarak nitelenemez. Şans faktörü bizim taraftaydı. Norveç maçında da 2 offside kararı da doğru fakat verilen gol fırsatının gözardı edilmemesi gerekir, Shörlot’un direkten dönen topunun milli takımın 1-0 önde iken olması (golün olması halinde skor 1-1 olacaktı) maçın kırılma noktasıydı. Kendimizi dev aynasında görmekten vazgeçelim. Halen kendimize has bir oyun plânınızın olmaması, kişisel beceriler ve toplu gücün toplu müdafa taktiği ile başarılı olamayacağınız kanaatimi koruyorum.