Dağ Fare Doğurdu
EURO 2020 A Grubu’nda Millilerimiz İtalya’dan sonra Galler’e de yenildi. Maç öncesi Galler’i çok rahat yenebiliriz ve İsviçre ile grubun final maçını oynarız diye düşünüyordum. Sıradan bir ada takımı görünümünde olan Galler’e karşı, uzun top oynamadan yerden ayağa kısa paslar, defans arasına atacağımız toplar ve orta sahadan defans arkasına kaçıracağımız adamlarla sonuca rahat gideriz diye düşünmüştüm ama Şenol Güneş faktörünü atlamışım. Ben bile bir futbolsever olarak Galler’e karşı en azından berabera kalacak taktik düşünceye sahiptim. Dünyada futbol adamları artık rakibe göre takım ve taktik üretirken biz maalesef her maçı aynı 14-15 kişilik kadro ve hep aynı taktik ile oynuyoruz. Madem değiştireceğin yedekler dahil 14-15 kişi ile kadro ile oynayacaksın, neden 24-26 kişilik kadro yaptın ki?
Maça gelince; Ada takımına karşı oynanmaması gereken uzun toplarda ısrar eden bir taktik, her hava topunu adamlara hediye eden, ayağa üç dört pas yapamayan ve hızlı hücuma çıkamayan bir takım gördük. İtalya maçında formsuz bir orta saha ile başlayıp oyun içinde orta sahayı değiştirdin, bu maç pas yüzdesi yüksek İrfan Can, Taylan Antalyalı olmaz mıydı? Kenan Karaman’ın sahada yaptığı kadar Halil Akbunar ve Kerem Akyüz yapamaz mıydı? Günümüz futbolunda yaratıcı hocalar rakibe göre takım çıkarmak ve taktik üretmek ile meşgulken biz hala 2002 yılındaki Şenol Güneş’e saplanmış kalmışız. Galler’in maç için gol atma taktiği olan Bale’in defansımız arkasına atacağı uzun topa orta sahadan Ramsey’in deparı ve hamlesi… Bunu Şenol Güneş hariç TV başındaki herkes çözdü. Bunu çözmek için aşırı bir fubol bilgisi ve kariyeri gerekmiyor, adamlar 3 sefer denedi ve golü buldu. Galler’in bu denemelerinde önlem almak da basitti. Arkadan çıkan Ramsey’in peşinden koşturmak zor olurdu ama Bale topu alınca baskı yaparak topu alması veya olumlu kullanması engellenebilirdi.Mücadele etmeyen, yanlış tercih ve taktiklerle turnuvaya erken veda eden bir takım izledik. Turnuva takımı olamamanın yanı sıra kenar yönetimin de oyun okuma ve taktik üretmedeki yetersizliğini gördük. Ülkemizin genel sorunlarından bir ikisini de bu turnuva bize hatırlattı; Yetki verilen kişi yetersizliği ispat edildikçe koltuk sevdasından vazgeçerek istifa edebilmeli, ülke için, takım için, bu işi ondan daha iyi yapabilecek, akıl ve bilim ile üretken bir ekibe yol açmalıdır.
Bir de ülkemizin yayın kuruluşu olan, hepimizin vergileri ile görev yapan TRT, hepimiz aynı maçı seyrederken, bizim göremediğimiz futbolu ve mücadeleyi gören, gereksiz aşırı heyecan ile abartı yaşayan maç spikerleri lütfen hayal satmayın.
Sonuç olarak; heyecan ve keyif duymadığımız bir turnuvayı bitirdik. Final oynama hedefi ile başladığımız bu turnuvada, bir üst tura ancak, İtalya ve Galler turnuvadan çekilirse geçebileceğimizi ve final oynayabileceğimizi düşünüyorum.
“Saygısızlık etmek istemem ancak Türkiye, İsviçre’den farklı bir takım. Daha fazla şans bulacağımızı biliyorduk.”
Galler Teknik adamın maç sonu yorumu senin yazının tam özeti.
Her şeyde olduğu gibi futbolda da DEVRİM şart
Bu milli takımın abartıldığı düşüncesine sahiptim, hâlâ da öyle düşünüyorum Savaş bey, TRT spikeri başka bir maç izlermişçesine ve hayal dünyası heyecanıyla bağırıp çağırsa da boş hayaller peşinde olduklarını kendileri de biliyorlar çünkü onca yıllık tecrübeye sahipler… Bizim Avrupa ile boy ölçüşmemiz günümüz şartlarında çok zor…
Seviyorum şu deyimi “BEN DEMİŞTİM” Hem Şenol Güneş’ten bir halt olmayacağını ,hem de toplama lejyoner bir takımdan MİLLİ takım çıkmayacağını. Hâlâ BİZİM ÇOCUKLAR ve ŞENOL HOCA saplantısı ile başarılı olacaklarını düşünenlere de EINSTEIN gerekli cevabı vermiş aynı davranışlarda bulunarak farklı sonuç almayı bekleyenler GERİZEKALIDIR.