Dolar 34,5424
Euro 36,0063
Altın 3.006,41
BİST 9.549,89
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 8°C
Karla Karışık Yağmurlu
Bursa
8°C
Karla Karışık Yağmurlu
Pts 9°C
Sal 10°C
Çar 12°C
Per 15°C

Coronavirüs sonrası ruh hastalıkları artabilir

Coronavirüs sonrası ruh hastalıkları artabilir
13 Haziran 2020 23:17
367
A+
A-

Coronavirüs sonrası ruhsal hastalıkların artabileceğini belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, psikiyatrik ilaç kullanımında “doğru hastada doğru tedaviyi kullanmak” kuralına dikkat çekti.

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı, NPİSTANBUL Beyin Hastanesi AMATEM Direktörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, özellikle psikiyatri ilaçlarında kişiye özel tedavinin önemine işaret etti.

Coronavirüs’ün neden olduğu Covid-19 pandemisi sonrasında ruhsal hastalıkların artabileceğini kaydeden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Dünya geneline baktığımızda OTC olarak gruplandırdığımız vitamin, ağrı kesici grubunun dışında en çok kullanılan ilaç grubu psikiyatri ilaçları, özellikle antidepresanlar olduğunu biliyoruz. Dünyada yapılan çalışmalar gösteriyor ki yeti kaybına yol açabilecek en önemli 20 hastalığa baktığımızda ilk 10 tanesinin psikiyatrik hastalıklar olduğunu görüyoruz. Birinci sırada depresyon sonra şizofreni, alkol ve madde kullanımı olarak devam ediyor. Fiziksel hastalıklarla beraber düşünüldüğünde 2000’li yıllarda depresyon 4. sıradayken, 2020 yılından itibaren kalp hastalıklarından sonra 2. sıraya gelmesi bekleniyordu. Covid-19 pandemisinden sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz. Çünkü şu anda pandemi sonrasında ruhsal hastalıkların çok ciddi oranda artacağını öngörüyoruz. Akut stres bozukluğundan travma sonrası stres bozukluğuna, yaygın anksiyete bozukluğu gibi hastalıkların görülme sıklıklarının artacağını düşünüyoruz” diye konuştu.

EN FAZLA PSİKİYATRİ İLAÇLARI REÇETE EDİLİYOR

Psikiyatri ilaçlarının en fazla reçete edilen ilaç grubu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Şu anda psikiyatri ilaçları dünyada en fazla reçete edilen, en fazla tüketilen ilaçlar içinde yer alıyor. Bu durum iki ucu sivri bir bıçak gibi. Bir tanesi, gerçekten ihtiyacı olduğu halde doktoru reçete ediyor. Hastada bağımlılık yapabilir, yan etki olabilir ya da ben deli miyim ilaç kullanayım diye tümüyle reddediyor. Diğer uç grup ise; gerçekten ilaç kullanmasına gerek kalmadan sırf komşusuna iyi geldiği ya da annesi de kullanıyordu gibi durumlarla gerekmediği halde ilaç tüketiyor” şeklinde konuştu.

DOĞRU VE YERİNDE İLAÇ KULLANIMI

Doğru ve yerinde ilaç kullanımının tedaviye etkilerine işaret eden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, bu konudaki farkındalığının önemine dikkat çekti: “Temel olarak hastalıkları gruplandırdığımızda şizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar, Bipolar, majör depresyon gibi duygu durum bozuklukları, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu gibi anksiyete bozuklukları, daha çok ileri yaşlarda görülen Alzheimer veya demanslar, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, otizm gibi yapısal olan pediatrik hastalıklar var. Her biri için farklı ilaç grupları kullanılıyor. Doğru olan doğru hastada doğru tedaviyi kullanabilmektir.”

KİŞİYE ÖZEL TEDAVİ

Son dönemde daha da hassas yollar izleyerek kişiye özel tedavi denilen yöntemi kullandıklarını kaydeden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Hastanın genetik yapısına uygun olarak hangi ilaçtan yararlanabileceğini yani hastaya özel ilacı da belirlemeye çalışıyoruz. Kişiye özel, ona iyi gelecek ilacı belirlemeye çalıştığımız genetik yapıyı inceleyen araştırmalarımız ve buna yönelik kitler bulunuyor. Bununla kişi için doğru tedaviyi yakalamaya çalışıyoruz. İlaçları kullanırken hastada yeterli kan düzeyine ulaşılmadan ilaç etkili olmayacağı için zaman zaman hastanın kanının alınarak kan plazma düzeyine, ilaç kullanımı yarıyor mu yoksa başka bir doz mu uygulanması gerekiyor kısmına da bakılması gerekiyor” diye konuştu.

FARKINDALIK OLUŞTURULMALI

Psikiyatrik ilaçlarda ilaç uyumunun kimi zaman zor olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Bazı hastalar ilacı kullanacağım demelerine rağmen kullanmıyorlar. Psikiyatri ilaç uyumu en kötü olan hasta grubu diyebiliriz. Yapılan bir çalışmalarda hekimlere sorulduğunda %80’i benim hastam ilacını kullanır cevabını veriyor. O hastalara ilaç kullanımı sorulduğunda %55’i kullanıyorum cevabını vermiş. Yani %25’lik fire durumu var. Bu nedenle psiko eğitim çok önemli. Biri hastalığa yönelik, hastalığın ne olduğu, nasıl tedavisi olduğu, korunmak için neler yapılacağı, tedavi olunmazsa neler olacağına yönelik bir eğitim. Diğeri ilaçlar, ilaçların etkileri, yan etkileri ve kullanılması ile ilgili olan kısım. Bu iki konu hastalığın tedavisi için çok önemli” diye konuştu.

ÇOCUKLARDA DİKKAT

Çocuklarda psikiyatrik ilaç kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Aileler ilk Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) tanısı ileilkokul döneminde karşı karşıya gelmektedir. Tedavide kullanılan ilaçların yan etkileri olmasına karşın hastalığın tedavisinde önemli. Eğer yeterince tedavi edilmez ise gelecekte madde kullanımı gibi bazı hastalıkların riski bu çocuklarda daha da yüksek olmaktadır. Otizm gibi gelişimsel bozukluklarda ise ilaç tedavisi daha çocukların davranışlarını kontrol etmek için kullanılmaktadır.Diğer taraftan DEHB tedavisinde kullanılan ilaçların kötüye kullanım riski yüksektir. Özellikle sınav sürecinde çocuğunda dikkat eksikliği olduğunu düşünerek ilaç tedavisi ile başarısının artacağı öngörüleri bulunuyor. Aileler çocuğu yaşıt olan arkadaşlarından duyduklarından da etkilenebiliyor” uyarısında bulundu.

GENİŞ TARAMA GEREKLİ

Çocuklarda DEHB görülme sıklığının %6-8 olduğunu, en fazla %10 oranında görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Her yaramaz çocuk, her dikkatini toparlayamayan çocuk Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) demek değildir. DEHB beyinde bir bozukluk olduğu anlamına gelmektedir. Fakat çocukların dikkatinin dağılmasına neden olan çok fazla da etken vardır. Disipline olunmayan, çocukla ilgilenilmeyen aileler çok kolayca Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) diyebiliyor. Doğru olan çocuğun geniş ve düzgün bir değerlendirmeye alınması gerekiyor. Tüm testlerin uygulanması ve gerçekten çocukta Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) varsa ilaç kullanımı gerekiyor. Fakat böyle bir tanı sonrasında ilaç kullanılmıyorsa o zaman çocuk zarar görüyor” diye konuştu.

YANLIŞ VE GEREKSİZ İLAÇ KULLANIMI

Hasta olmadığı halde ilaç kullanımının bir nevi doping etkisi oluşturduğunu kaydeden Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, “Yanlış ve ihtiyaç olmadan ilaç kullanımı sonrasında karaciğerde hasar oluşturma gibi farklı fiziksel sorunlara neden olabiliyor. İlaç yerine bitkisel tedavinin kişilerce daha fazla tercih edildiği görülmektedir. Bitkisel olması yan etkisi olmadığı anlamına gelmektedir gibi yanlış bir inanış var. Bitkisel tedavilerinde kendilerine göre çok önemli yan etkileri ve farkında olmadan toksik dozları mevcuttur. Bu nedenle tedavinin mutlaka uzman tarafından reçete edilmesi gereklidir. O nedenle doğru tanı ve doğru tedavi çok önemli” şeklinde konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.