Çevik Bir’in hazin durumu: Sondayla cezaevine konan komutan
28 Şubat Davası’nda tutuklanan emekli generallerin yaşları ve sağlık durumları tartışılmaya devam ediyor. Sözcü yazarı Saygı Öztürk, emekli orgeneral Çevik Bir’de yaşı nedeniyle unutkanlık başladığını ve cezaevine de sondajla götürüldüğünü ifade etti.
Öztürk şunları yazdı:
“28 Şubat Davası’na hep “İntikam davası” olarak bakılıyor. İddianameyi hazırlayan savcının, yargılamayı yapan bazı hakimlerin Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu olduğu gerekçesiyle hükümlü, tutuklu ya da yurt dışında kaçak olduğu hep vurgulandı. Dahası dava sürecinde sahte olduğu öne sürülen belgelerden hemen her duruşmada söz edildi.
Komutanlar cezaevine girince birilerinin yüreğinin soğuduğuna ilişkin haberler yansıdı. Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) aldığı ve hükümete tavsiye ettiği kararların sonucuna bakarsak, 8 yıllık temel eğitime geçilmesinin dışında da o kararlardan uygulanan da olmadı. Silah ruhsatları denetim altına alınmış olsaydı, İçişleri Bakanlığı tarafından aranan kişilere silah taşıma ruhsatı verilir miydi? Üzerine gidilseydi pompalı tüfekler internetten alınabilir miydi? Tarikat bağlantılı kişiler bu kadar kritik görevlere getirilir miydi?
SONDALI HAYAT
28 Şubat sürecinde Genelkurmay 2. Başkanlığı döneminde bulunan ve TSK’dan orgeneral olarak emekliye ayrılan Çevik Bir de sağlık durumu nedeniyle Adli Tıp’a götürüldü. Ben, tanık olduğum bir olayla Çevik Bir’in durumunu anlatacağım.
İnsanların yaşı gereği bazı rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Cezaevine konulan komutanların yaşları 73 ile 89 arasında değişiyor. Örneğin siz biliyor musunuz dönemin Genelkurmay Personel Başkanı emekli Korgeneral Yıldırım Türker’in, sonda takılı olarak hayatını cezaevinde sürdürmek zorunda bırakıldığını? Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın belindeki rahatsızlık nedeniyle yürümekte bile zorlandığını. 89 yaşındaki emekli Orgeneral Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi’nin cezaevinde nasıl yaşadığını?
Çevik Bir’de de “unutkanlık” baş gösterdiğini fark ettim. Kendilerine “Ömür boyu hapis cezası verildiğini” hatırlattığımda, “Nereden çıkarıyorlar anlamadım. Ben cezaevinde iki yıla yakın yattım, çıktım. Şimdi ne cezasıymış? Onca yıl sonra ceza mı olurmuş?” dedi. Ben yargının işleyişini anlatırken, cezaevinde yattığı dönemde “Tutuklu” olduğunu, şimdi ise hüküm verildiğini belirttiğimde, “Bunların gerçekle ilgisi yok. Kasıtlı olarak bunu gündeme getiriyorlar” dedi. Çevik Paşa’da, yaşı gereği olsa gerek unutkanlığının tırmandığını gözlemledim. Zaten, Adli Tıp’a da bu yüzden gönderildi.
İNTİKAM DAVASI MI?
Çevik Bir, her konuşmamızda davanın temelini oluşturan 5 no.lu CD’nin adli bilişim açısından güvenilir olmadığının bilirkişiler tarafından ortaya konulduğunu belirtiyor ve şunları söylüyordu:
“Cezaevinde en uzun süre yatan beş kişiden birisiyim. Tam 20.5 ayım cezaevinde geçti. Biz ilk günden beri CD’nin düzmece olduğunu belirtiyorduk. Devlete hizmet etmenin bazen ağır bedelleri de oluyor. Yanlış yapmadık, ülkemize hizmetten başka bir şeyimiz yok.”
28 Şubat Davası’nın sanıklarının yaşları gereği sıkıntı çektikleri doğru. Ama başlarının hep dik olduğunu, yanlış bir şey yapmadıklarını da hep dinledim. Bu davanın bir “İntikam davası” olduğuna ilişkin yorumlar ise hiç eksik olmuyor.”