Çay üreticilerinden özel sektör isyanı
Çay üreticisi Necati Dişli, “Günde 15 kilo çay alımı demek, çiftçinin bir ay çaydan çıkamaması demek. Özeller de devletin yapmış olduğu bu politikayı bir fırsat belleyip, çayı 2 lira 40 kuruştan alıyorlar” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021 yılı yaş çay alım fiyatını 13 kuruşluk destekleme ile beraber 4 lira olarak açıklamıştı. Çay üreticileri, fiyatın enflasyonun altında arttığını, maliyetlerinin karşılamadığını belirterek Erdoğan’ın açıkladığı fiyatı yeterli bulmamıştı. ÇAYKUR, birinci sürgün dönemi yaş çay alım kotası dekara 600 kilogram, ikinci sürgün de ise 450 kilogram olarak belirlerken, kota ve kontenjan nedeniyle ürününü ÇAYKUR’a satamayan çiftçi, 4 liranın altında özel sektöre satmak zorunda kaldı.
“ÇAY ÜRETİCİSİNE VERİLEN 13 KURUŞLUK DESTEK 5 YILDIR AYNI”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar ise geçtiğimiz günlerde çaya ilişkin yaptığı açıklamada; Karadeniz Bölgesi’nde yaklaşık 834 bin dekar alanda 1 milyon 420 bin ton yaş çay üretildiğini, bölgede yaş çay alımlarının yüzde 53,3’ünün ÇAYKUR, yüzde 46,7’sinin özel sektör tarafından alındığını aktarmıştı. Bayraktar, çay üreticisine ödenen 13 kuruşluk destek miktarının ise 2016 yılından bu yana değişmediğini de hatırlatmıştı.
“2020 YILINDA 22 BİN 500 TON ÇAY YURTDIŞINDAN İTHAL EDİLDİ”
Çayda kotanın 600’den 450 kilograma indiğini belirten CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, durumu ANKA Haber Ajansı’na anlattı:
“Kota 450 kilograma indiğinde artık ÇAYKUR’un çay almayacağı anlamına gelmekte. Üretici kotadan dolayı özel sektöre mahkum olmuş durumda. Bugün 4 lira olması gereken prim dahil yaş çay fiyatı, ne yazık ki özel sektör tarafından 2 lira 40 kuruşa kadar düşmüş durumda ve bir ay 2 ay vadeyle alınmaktadır. Yani çay üreticisi perişan. Oysa baktığımızda 2020 yılında bir cumhuriyet tarihi rekoru kırılarak 22 bin 500 ton çay alımı yurtdışından ithal edilmiş durumda. Kuru çay karşılığında 46 milyon dolar ödenmiş. Yine AKP döneminde 166 bin ton kuru çay ithal edilmiş ve 400 milyon dolar ödenmiş. Yani çay üreticisini bu krizden çıkarmak gerekiyor. Kotayı tekrar 600-650 kilogramlara arttırmak gerekiyor. 4 lira fiyatı taban fiyatı olarak tekrar devreye sokmak, çiftçinin kaybını mutlaka karşılamak gerekiyor.”
Karadeniz bölgesinde yıllık 1 buçuk milyon, 1 milyon 750 bin ton civarında yaş ve 250- 275 bin ton arasında da kuru çay olarak üretildiğini belirten Sarıbal, “Bu üretilen yaş çayın yaklaşık yarısını ÇAYKUR almakta, gerisi ne yazık ki özel sektöre gitmekte” dedi.
“ÖZEL SEKTÖR FIRSAT KOLLAYIP 2 LİRA 30 KURUŞTAN ÇAY ALIYOR”
Hopa’da çay üretimi yapan Necati Dişli, çay ile ilgili sorunun yıllardır yaşandığını, Karadeniz Bölgesi’nin en büyük sorunlarından birinin kota ve kontenjan uygulanması olduğunu söyledi. Özel şirketlerin kota ve kontenjanı fırsat bilerek çay alım fiyatlarını 2 lira 30 kuruşa kadar düşürdüğünü ifade eden Dişli, “ÇAYKUR’un yapmış olduğu bu politika tamamen halk düşmanlığıdır. Halkı zulme sürüklemekten başka bir şey değildir. Günde 15 kilo çay alımı demek, çiftçinin bir ay çaydan çıkamaması demek. Bu insanların bazıları esnaf bazıları diğer mesleklerde. Hem çayını satamıyor devlete. Hem de kendi işini yapamıyor. Özellerde (özel çay şirketleri) devletin yapmış olduğu bu politikayı bir fırsat belleyip, çayı 2 lira 40 kuruş, 2 lira 30 kuruştan alıyorlar” diye konuştu.
“DEVLET MÜDAHALE ETSİN”
Çayda üçüncü sürgün dönemine girilirken, kota ve kontenjan uygulamasının son bulması gerektiğini belirten Necati Dişli, bu durumun mümkün olmadığı şartlarda devletin özel sektöre müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Dişli, “Devletten 4 liradan alınan, özellerin 3 buçuktan aşağı almaması. Kontenjanın 15 kilo gibi çok komik bir rakam yerine 30-45 kilo kontenjan uygulamasının başlatması talebimiz. Bizler bunu birinci çayda da ikinci çayda da söyledik. Bizler yıllardır bu meydanlarda bu sokaklarda kota ve kontenjan kalksın halk rahatça devlerin verdiği fiyattan ÇAYKUR’a çayını satsın diye uğraşıyoruz. Ama devlet hiçbir zaman halkın yanında olmuyor” diye konuştu.