BUSİAD’dan ‘YDK’ bildirisi
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (BUSİAD) Yüksek Danışma Kurulu, gerçekleştirdiği toplantının ardından, son zamanlarda yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin bir basın bildirisi yayınladı.
BURSA (İGFA) – Bursa Sanayici ve İşinsanları (BUSİAD) Derneği Yüksek Danışma Kurulu, Türkiye ekonomisinin sermaye hareketlerinin serbest olduğu dışa açık bir ekonomi olduğunu, batı ekonomileri ile hem üretim ve dış ticaret hem de finansal açıdan uzun yıllar içinde oluşmuş bağlarının bulunduğunu kaydetti.
Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Makroekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme için kur ya da faiz gibi değişkenlerin piyasada doğru sinyal vermesi ve politikaların öngörülebilir olması gerekir. Politikaların öngörülebilirliği ise, ekonomi ile ilgili kurumların kendi amaçları doğrultusunda işlerini yapması ve belirsizliklerin azaltılmasına bağlıdır. Belirsizliklerin olduğu ve fiyatların dengelenmediği durumlarda, fiyatlama davranışları bozulmakta ve üretim, tüketim, yatırım ve finansman kararları olumsuz etkilenmektedir.
Cari açığın azaltılmasına yönelik politika tercihleri, kur ya da faiz gibi değişkenlerin konjonktürün gereklerine uygun bir biçimde belirlenmesini değil, uzun vadeli politika çerçevelerinin benimsenmesine ihtiyaç duymaktadır. Bu nedenle, kurumsal düzeyde resmi politika belgeleri ile şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılan, özel sektör ve sivil toplumun katılımını içeren, farklı sektörlere yönelik politika demetlerini bütüncül bir bakış açısıyla ele alan makro bir program dâhilinde cari açık ile ilgili sorunlar ortadan kaldırılabilir.”
BUSİAD üyeleriyle yapılan anketin sonuçlarının da yayımlandığı bildiride şu mesajlar verildi.
“Tüketmekten çok, üretmeyi amaç edinen üyelerimizle yaptığımız anket neticesinde;
1) Öncelikle bir ekonomik kriz içinde olduğumuz gerçeğini saptamak sorunlara üretilecek çözümleri belirlemek açısından önemlidir.
2) Yeşil ekonomi, inovasyon, endüstri 4.0, dijital dönüşüm, konularına odaklanmış olan ve dünya ile entegrasyon kuran firmalarımız ucuz işçilikle, ihracatı artırma politikasını sürdürülebilir bulmamaktadır.
3) Şu anki konjonktürde yatırım iklimini uygun bulmayan firmalarımız; yatırım pozisyonunda, döviz hareketlerini faiz oranlarına göre daha fazla önemsemektedirler
4) Faiz hareketleri ile cari fazla yaratılabileceğini düşünmemektedirler. Güven sağlayan ileriye dönük kapsamlı sürdürülebilir bir ekonomik program ile enflasyon, faiz ve dövizin istikrara kavuşacağı öngörülmektedir.
5) Batı dünyasından ekonomik olarak ayrışmamızı getirecek tercih bizi; toparlanması çok uzun zamanlara yayılacak bir ortama iter.
6) Yabancı sermaye için yatırım iklimini sağlayan şartların oluşturulması gerekmektedir. Bunun için de; eğitimde nitelikli insan yetiştirecek programlar geliştirmeliyiz. Pandemi döneminde gördüğümüz artık ülke bile değiştirmeden iş değiştirebilindiğini de göz önüne alarak bu genç beyinleri, ülkemizin şirketlerinde çalıştırabilecek ekonomik, sosyal ve özgürlük alanları yaratmalıyız.”