Bursa ovası can çekişiyor
Bursa’da Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, çevre kirliliğin tarım alanlarını ciddi boyutta olumsuz etkilediğini belirtti. Demir, Bursa ovasının can çekiştiğini belirterek Bursa’nın bu anlamda planlarına sahip çıkması gerektiğini söyledi.
GÜLİN ÖZDEMİR / BURSADA BUGÜN/BURSA İGFA- Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir, Bursa’da çevre kirliliğinin tarım alanlarına olan etkisinden bahsederek alınması gereken önlemler hakkında bilgiler verdi. Murat Demir, “Bursa’da çevre kirliliğinin tarımsal alanlar bakımından ortaya çıkardığı kara bir tablo var. Bursa’da şu an tarlaların büyük bir bölümü Nilüfer çayından çekilen suyla sulanıyor. Nilüfer çayı da artık kimyasal bir atık. Su olma vasfından çıkmış. İkinci olarak yeraltı suyuyla sulanıyor. Yeraltı sularına da ağır metal karışıyor. Bursa’nın her tarafı sanayi ve sanayi atıkları olduğu için yeraltı suları da artık temiz değil. Hava kirliliği açısından bakarsak bitkilerinde bir solunum sistemi olduğu için onlar da hava ile temas ediyor. Hava kirliliği ve asit yağmurları tarım ürünlerini, ağaçları ve meyvelerini etkiliyor. Hava kirliliği Bursa’yı bütünsel olarak etkiliyor. Bursa’da ayrıca tarım alanlarına yoğun bir şekilde kaçak moloz dökülüyor. Bu da tarım alanlarını olumsuz etkiliyor” şeklinde konuştu.
“BİTKİLER ERKEN UYANIYOR”
Çevre kirliliği sonucu oluşan bir iklim krizinin yaşandığını belirten Demir, sözlerine şöyle devam etti; “İklim krizinden dolayı yağış rejimi de değişti. Mesela bir yere 3 haftada düşmesi gereken yağmur 1 günde düşüyor. Bunun sonucunda da o bölgede bir erozyona, tuzlanmaya sebep oluyor. Toprak vasfının değeri birden düşüyor ve uzun bir dönem topraksız kalınıyor. Özellikle dolu yağışı meyveciliği çok ciddi olumsuz etkiliyor. Ağaçlarda bazı hayvanlar gibi kış uykusuna yatar ve baharda uyanır. İklim krizinden dolayı kışın ortasında havalar birden ısınınca yalancı bahar geliyor ve bitkiler kış uykusundan erken uyanıyor. 2 hafta sonra kış tekrar etkisini gösterince bitki de uyanmış olduğu için bu duruma direnemiyor. Bunun sonucunda ya kurumuş oluyor ya da o yıl verimli olamıyor. Son zamanlarda bu durum zeytinde çok yaşandı. Bursa’da sanayi baskısı, aşırı nüfus, plansız kentleşme var. Tarım alanları, sanayi ve yerleşim alanları ile iç içe geçmiş durumda. Birçok otoyolun kenarında tarlalar, bağlar, bahçeler var. Otoyol kirliliği, araç emisyonları kaynaklı kirlilik oluyor. Bu da meyve ve sebzeye geçiyor” açıklamasında bulundu.
“BURSA PLANA SADIK DEĞİL”
Bursa ovasını koruma planına uyulması gerektiğini ifade eden demir sözlerine şöyle devam etti; “Bursa ovasında ruhsatsız fabrikalar var. Bu sanayinin büyük bölümü eski teknolojiyle çalışan fabrikalar. Özellikle ovadan faaliyet gösteren fabrikalar. Bunların atıkları kontrol altında değil ve bu yüzden Bursa’nın etrafından geçen bütün dereler sanayi atığıyla kirletiliyor. Tarım alanlarına ev yapılıyor sonra 3-5 yıl sonra af çıkartılıyor. Bunların engellenmesi lazım. Ahır görünen yerlerde bile büyük fabrikalar var. Ruhsatsız ve kontrolsüz bir şekilde faaliyet gösteriyorlar. Kentin 1/100000’lik planı vardır. Bu plana sadık kalınmalıdır. Bursa maalesef bu plana sadık değil. Tarım, orman alanları gibi korunması gereken yerler plan değişiklikleriyle başka bir vasfa geçilebiliyor. Yönetimsel olarak alınan kararlara uyulması gerekiyor. Bu yasayla koruma altına alınmalı. Bursa ovası denen bir ovadan artık bahsedemiyoruz. Bursa ovası can çekişiyor. Bu da çok ciddi çevre sorunu.”