Bugün ben… Ama aslında senin hikâyeni de anlatıyorum
Bugün benim günüm. Doğduğum, ilk nefesimi aldığım, dünyaya gözlerimi açtığım gün. Ama bundan çok daha fazlası… Bugün, kendime bir kez daha dönüp baktığım, yaşadıklarımı, kazandıklarımı ve atlattıklarımı hatırladığım gün.
Ben düştüm.
Ama her defasında kalktım.
Korktum.
Ama yine de yürüdüm.
“Yapamam” dediklerimi bir bir başardım.
Ve bugün, bu yolculuğun her anına teşekkür ediyorum.
Ama bu hikâye sadece benim değil.
Benim hikâyem aslında senin hikâyen de.
Çünkü sen de çocukken büyük hayaller kurdun, sonra hayatın gerçekleriyle yüzleştin ama yine de içindeki umudu kaybetmedin.
Çünkü sen de başkalarının koyduğu sınırları kabul etmedin, kendi yolunu cesaretle çizenlerden oldun.
Çünkü sen de bazen kendini unuttun, bazen herkes için güçlü durmak zorunda kaldın ama pes etmedin.
Biz, hayatın içinde mücadele eden, düştüğünde yeniden ayağa kalkmayı bilen, hayallerini erteleyen ama asla unutmayan kadınlarız.
Biz, başkalarının yazdığı hikâyeye değil, kendi hikâyemize inananlarız.
Ve en önemlisi, bizim hikâyemiz daha bitmedi.
Bugün ben, sadece bir yaş daha büyümedim.
Bugün ben, içimdeki kadını daha çok sevdim.
Bugün ben, geçmişime şükranla, geleceğime cesaretle bakıyorum.
Ve bugün ben, tüm kadınlara sesleniyorum:
Kendine bir söz ver.
Hayatın içinde kal. Kendi yolunu çiz. Kendi hikâyeni yaz.
Çünkü bu dünya, sesini yükselten, kendi yolunu bulan, cesur kadınlarla güzelleşiyor.
Bugün benim doğum günüm. Ama aslında hepimizin yeniden doğuş günü.
İyi ki doğduk, iyi ki varız, iyi ki hâlâ buradayız!