Bu büyümeyi halk hissetmedi
Ülke kronikleşen işsizlik, ekonomik kriz ve salgının çemberinde yılın ikinci çeyreğinde devasa büyüme oranı açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yılın ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt içi Hâsıla (GSYH) verilerine göre geçen yılın aynı döneminde sert çakılan ülke ekonomisi, bu yıl ikinci çeyrekte baz etkisiyle yüzde 21,7’lik büyüme kaydetti. Pandeminin en yoğun yaşandığı ve ekonomide tam kapanma önlemlerinin uygulandığı geçen yıl ikinci çeyrekte ülke yüzde 10,4 küçülmüştü.
Nisan-haziran dönemine ait verilere göre ülke ekonomisi 2021 yılının ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 52,4 artarak 1 trilyon 581 milyar 120 milyon TL gelir elde etti. GSYH’nin ikinci çeyrek değeri ABD doları bazında 188 milyar 566 milyon olarak gerçekleşti.
Öte yandan 2021 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre hizmetler yüzde 45,8, sanayi yüzde 40,5, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 32,4, diğer hizmet faaliyetleri yüzde 32,3, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 25,3, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 8,5, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 3,7, inşaat yüzde 3,1 ve tarım, ormancılık ve balıkçılık yüzde 2,3 arttı. Finans ve sigorta faaliyetleri ise yüzde 22,7 azaldı.
SERMAYENİN PAYI YİNE ARTTI
GSYH içinde emek gücünün aldığı pay azalırken sermayenin kâr payı arttı. TÜİK, verilerinde emeğin GSYH içindeki payı işgücü ödemeleri adı altında belirtiliyor. Çalışanların aldıkları ücret Gayrisafi Katma değer içindeki payı geçen yılın aynı çeyreğine göre yüzde 11 azaldı. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 37,0 olan işgücü ödemeleri bu yılın aynı çeyreğinde yüzde 32,9 oldu. Sermaye kesiminin geliri olan net işletme artığı/karma gelirin payı ise yüzde 42,8’den yüzde 49,8’e yükseldi. Ekonomist Firuze Nazlı Ergin, açıklanan büyüme rakamlarını BirGün’e değerlendirdi. Baz etkisini açıklayan Ergin, ”Çeyreklik bazdaki büyüme oranı ise yüzde 0,9 oranında. Yıllık ve çeyreklik bazdaki büyüme performansı arasındaki makas, bize yıllık bazdaki büyüme verisinin arkasında güçlü baz etkisinin katkısı olduğunu gösteriyor. Geçen yılın ikinci çeyreğindeki dip veri ile kıyaslandığı için yüzde 21,7 gibi sürdürülebilir olmayan bir sıçrama gözlemlememiz normal” dedi.
Firuze Nazlı Ergin – Ekonomist
Hizmetler sektöründeki büyümeye dikkat çeken Ergin, “Sektör bazında baktığımızda, hizmetler ve imalat sanayideki yüzde 45,8 ve yüzde 43,4’lük artış büyüme verisindeki ana itici güçleri oluşturuyor. Ancak pandemiden orantısız bir biçimde etkilenen ve yeterince destek alamayan hizmet sektörü henüz yaralarını sarabilmiş değil” ifadelerini kullandı.
Açıklanan büyüme rakamlarının ücretli kesimler tarafından hissedilmediğine dikkat çeken Ergin, “Yüksek enflasyon, maaşlı çalışanların büyümeden aldığı payı yüzde 37’den yüzde 32,9’a düşürdü. Dolayısıyla imalat sanayisindeki büyümenin de ücretli çalışanlar tarafından hissedildiğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu. Büyüme ve refah arasındaki makasa dikkat çeken Ergin, “Büyüme verisi her şeyi özetleyen tek bir veri olarak okunmak istendiği için uzun süredir niteliği ve sürdürülebilirliği geri planda bırakılıyor. Bu nedenle büyüme ve refah arasındaki makas hiç olmadığı kadar açılıyor. Enflasyonla mücadeleyi önceliklendirmeden büyümenin çalışanlar tarafından hissedilmesi söz konusu olamaz” diyerek önceliğin enflasyon olması gerektiğini belirtti.
***
İktidar sözcülerinin destanlarına kanmayın
Aynı yere sert düşen bir topun fazla zıplaması gibi, 2020’nin ikinci çeyreğinde sert çakılan ekonominin 2021’in aynı döneminde hızla büyümesi beklenirdi. Nitekim öyle de oldu. Şimdi isterseniz basit bir hesaplamayla yüzde 20’yi aşan büyüme istatistiğinin aslında olağanüstü bir performansa denk gelmediğini gösterelim. Zincirlenmiş hacim endeksi 2019’un ikinci çeyreğinde 170,8’di. 2021’in aynı döneminde ise 186,3’e yükselmiş. Diğer bir ifadeyle yüzde 9,08’lik bir artış göstermiş Demek ki yıllık ortalama büyüme yüzde 4,5 civarında olmuş ki bu da Türkiye’nin geçmiş büyüme eğilimlerine paralel. Aslında Covid-19 pandemisinin 2020’de yarattığı şokun ardından dünyanın birçok coğrafyasında 2021’de baz etkisiyle yüksek büyüme istatistikleri açıklandı. Örneğin 2021 2. Çeyreğinde İspanya ekonomisi yüzde 19,8 Fransa, yüzde 18,7, İtalya yüzde 17,3 büyüdü.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu – İktisatçı, BirGün yazarı
Aslında Türkiye ekonomisindeki büyüme trendini okuyabilmek açısından elverişli gösterge mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış çeyrekten çeyreğe büyüme. 2021’in ilk çeyreğine göre hacim endeksi 2. çeyrekte yüzde 0,9 arttı. Bu da yıllık yüzde 3,6’ya yani, Türkiye’nin büyüme potansiyeli civarında bir performansa işaret ediyor. Dolar bazında da Türkiye ekonomisinin 765,1 milyar dolarlık bir büyüklükte olduğu görülüyor. Geniş halk kesimleri büyümenin kendi yaşamlarına yansımadığından, ekonomi iyiye giderken durumlarının kötüye gittiğinden şikâyetçi. Peki, bu bir yanılsama mı? Hayır. TÜİK, kendi rakamları da emeğiyle geçinen kesimlerin ekonomi pastasından aldıkları payın giderek küçüldüğünü doğruluyor. İkinci çeyrekte de bir yıl önce yüzde 37 olan işgücü ödemeleri yüzde 32,9’a geriledi. Tüm bunlara karşın hane halkının tüketim harcamalarının yüzde 22,9 arttığı ilan edildi. Çünkü insanlar gelirleri düşse de tüketici kredisine başvurursak, kredi kartlarına dayanarak yaşam standartlarını korumaya, enflasyon karşısında zayıflayan satın alma güçlerini dengelemeye çalıştılar. Nitekim 2020’nin haziran sonuyla 2021’in haziran sonunu karşılaştırdığımızda, ihtiyaç kredilerin 338,8 milyar liradan 414,7 milyar liraya, kredi kartı bakiyesinin de 115,1 milyar liradan 167,1 milyar liraya sıçradığını görüyoruz.
Özetle, 2020’den gelen baz etkisine, sade yurttaşı borçlandırmaya, liranın değer kaybının ihracatı hareketlendirmesine dayalı bir büyüme ile karşı karşıyayız. O nedenle iktidar sözcülerinin büyüme destanlarına kanmayın. Türkiye ekonomisinin yüksek enflasyon, kronik işsizlik, adaletsiz gelir dağılımına dayalı bozuk yapısında ne yazık ki bir değişiklik yok.
***
6 kişilik kadroya 3 bin 813 başvuru
Gençlik ve Spor Bakanlığı Adıyaman Gençlik ve Spor il Müdürlüğü’nde, 6 kişilik erkek temizlik kadrosu açıldı.
İŞKUR üzerinden alınacak temizlik görevlisi kadrosuna, 5 günde 3 bin 813 kişi başvurdu. Başvuruda bulunanlar arasındaki bin 70 kişinin, lisans ve ön lisans mezunu olması dikkat çekti. Geçtiğimiz mart ayında da Adalet Bakanlığı, Adıyaman ve ilçelerinde görevlendirilmek üzere İŞKUR üzerinden 9 kişilik temizlik kadrosu açmıştı. 9 kişilik kadroya, bin 443’ü üniversite mezunu olmak üzere toplamda 5 bin 226 kişi başvurmuştu. Adıyaman, işsizliğin en çok olduğu ilk 10 il arasında yer alıyor. Merkez, ilçe, belde ve köylerle birlikte toplam 630 bin nüfusu barından Adıyaman’da, İŞKUR’a kayıtlı 53 bini aktif, 20 bini ise pasif olmak üzere toplam 73 bin kayıtlı işsiz var.