Bizce de babanızın malı değil!

Aylardır gelecek faturalardan mütevellit kullanmamakta itina ettiği, üşümeyi yeğleyip tir tir titreyerek güzel haber bekleyen,

Yine artık hesaplamaya matematiğin yetmediği zamlar sebebiyle temel gıdalardan taviz verip açlığını gidermeye odaklı,
Beslenmeye değil midesinin guruldamaması için yeme ihtiyacını gideren,

Pür dikkat iyi haber duymayı ümit eden emekliler;
Dün açıklanan şaka gibi maaş zammıyla yine hüsrana uğradı…

Tek suçlu olmadığını bildiğimiz ama bu suçun günah keçisi olarak öne çıkarılan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ise;

“Babamızın malı değil” diyerek verilen düşük zammın savunmasını yaptığı ama oldukça tepki alan sözleri bence devlet terbiyesiyle örtüşen en güzel söylemdi…

Ancak katılmadığım; sözlerle icraatların örtüşmediği!

Yani sadece emekliler ve ücretli çalışanlara özel hitap etmesiydi…

Çünkü kamu harcamaları adı altında hepimizin babası olan “Devlet Babamızın” mülklerinin şuursuzca harcanması, asıl bizi bu duruma düşüren ve haliyle de asıl meselemizin bu olması…

Daha doğrusu bunlardan bahsetmeyip,
Tüm yapılan bu israfın faturasını gariban emeklilere,ücretli çalışanlara yüklemesiydi…

Keza bırakın yönetim kadrosunu; eşleri, eşikleri altın varaklar ile döşenirken, özel eğlenceli programlarından tutun da,

Şu emeklilerimizin, emekçilerimizin kullanırken titrediği telefon, elektrik, su, doğal gazın hepimizin babası, devletin kesesinden ödeyip,

Üstüne üstük bütçeleri azaldıkça akıl almaz vergilerle bizi sık boğaz ederek alıp üstünü tamamlayan,
Aile fertleri dahil kişi başına düşen çakarlı araçlardan yine kişi başına düşen koruma ordusu!

Yetmez!

Ev almayı bırak! Emekçi kirasını ödeyemezken;

Cümlemizin babasının malını har vurup harman savurarak, yatlar, yalılar alıp sözde devletin itibarı gereği yılda bir iki gideceği yerlerde tüm bakanlar kabinesi dahil 9-10 saray birden yaptırılırken;

Kendi “itibarları” için Vatandaşın insanca yaşama itibarından tasarruf etmekten çekinmezken,

Ekonominin dar boğazını bizlerin boğazını sıkarak mı gevşetiyorlar acaba?

Ve şimdilerde lüks içinde yaşayan bu insanlar babalarının parasıyla mı böyle bir zenginliğe kavuştu!

Evet dün hüsrana uğratılan emeklilere bu saatten sonra kimse felsefe yapmaya kalkmasın!

Hele ki Osmanlı zamanından hallice her yere av köşkü vari yapılar yaparken,

Lakin avladıkları geyik, tavşandan ziyade gittikçe kurban hale getirilen vatandaşsa!

Ve birileri şatafat içinde yaşarken,

Şu günden sonra emeklilerin başı çekeceği sokakta yaşamak zorunda kalacak binlerce insanın olacağı muhtemelken;

Ey vatandaşın “Devlet babasının” malını fütursuzca yiyenler!

Asıl siz kimin parasını yiyorsunuz?

Evet, yediğiniz hepimizin babasının ve bizim malımız!

Ve aslında artık siz elinizi çekin…