Birlikte Yaşamak
Ne yazacağıma karar veremeden oturduğumda bilgisayarımın başına ne yazmayacağımı çok iyi biliyordum. Siyaset yazmamaya karar verdim. Halbuki siyaset yazmak sanırım son zamanlarda köşe yazarları için çok kolaydı, zira her gün tomar tomar malzeme geliyordu. Asla ve kat’a konu sıkıntısı çekilmeyecek bir süreç yaşıyoruz. Gün aşırı video yayınları, 9 şiddetinde ve dudak uçuklatan iddialar. Dedim ya bu konularda yazan o kadar çok profesyonel köşe yazarı ve siyaset uzmanı var ki, benim yazmam haddimi aşmak gibi geldi. Hele hele benim gibi pür amatör biri çizmeyi aşmamalıydı. Bu nedenle döndüm içime ve birlikte yaşamak nasıl olmalı diye düşünmeye başladım.
Düşündükçe ne kadar zor bir konu olduğunu gördüm birlikte yaşamanın. Tamam, koca bir kentte veya küçücük bir kasaba ya da köyde mutlaka birlikte yaşadığınız insanlar var. Tek başına yaşamanız imkânsız. Ama bir arada olmak demek birlikte yaşamak demek anlamına gelmiyor bana göre. Aileniz, komşularınız, iş arkadaşlarınız ve tüm toplum bireyleri her gün bir şekilde bir araya geliyor ve ayrılıyorsunuz. Pazarda, alışveriş merkezlerinde, metrobüste veya dolmuşta insanlarla iç içe oluyorsunuz ve birlikte yaşıyor gibi görünüyorsunuz. Ama birlikte yaşamayı becerebiliyor veya biliyor muyuz?
Toplumda birlikte yaşamanın yasal kuralları var şüphesiz. Demokrasi ile yönetilen uygar toplumlarda yazılı kurallar da var yasa koyucular tarafından konulan. İnsanlar bunlara mutlaka uymak zorundalar. Demokrasinin muhtelif tanımları vardır, ancak ben en çok “başkalarının haklarının başladığı yere kadar özgürce yaşamaktır” olanını seviyorum. Eğer benim haklarımı bir başkasının davranışları zedeliyorsa orada demokrasiden bahsetmek pek sağlıklı değildir kanımca. Birbirlerinin haklarına saygı gösterebilmektir birlikte yaşamanın kurallarından biri.
Sürat yapmamaktır araç kullanırken, yol vermektir yayalara, çocukları korumak ve onların en iyi şekilde eğitim almalarını sağlamaktır. Kadın şiddetinin son bulmasıdır. Yasalara uymaktır, yasaları uygulayanlara sınırlarını aşmıyorlarsa itaat etmektir. Sınırlarını aşanlar hakkında yargının işlem yapabilmesidir. Kimsenin yasalar önünde ayrıcalıklı olmamasıdır. Hayvan haklarını sağlayabilmek ve hayvanları da koruyabilmektir birlikte yaşamanın yazılı veya yazılı olmayan kuralları.
Özgür düşünceli bireyler olabilmektir ve düşüncelerini özgürce ifade edebilmektir. Çalmamaktır ve çalanları kutsal saymamaktır. “Çalıyor ama çalışıyor” mantığıyla oy vermemektir. Hem çalışan hem de çalmayana oy verebilmektir. Fanatik futbol taraftarı olmamak ve fanatik futbol taraftarı gibi siyasi parti tutmamaktır. Bugün iyi çalışıp iyi işler yapabileceğini düşünerek seçtiğiniz yöneticiyi yarın hakkında yanılmışsanız aşağı indirebilmektir birlikte yaşamanın bir diğer kuralı da.
Sabahları sadece aile fertlerine değil sokağa çıktınızda tanımadığınız insanlara da gülümseyebilmek ve günaydın diyebilmektir. Hasta ziyaretlerine içli köfte ve patlıcan musakka götürmemektir birlikte yaşamak. Rakip takım gol attığında tebrik edebilmektir ve sizin takımınız gol attığında çirkin sözler söylememektir sevinirken. Pazarcının canhıraş feryatlarla patates, domates diye böğürmemesidir. Domatesi alırken de hamur yoğurur gibi mıncıklamamaktır domatesi.
LÜTFEN diyebilmektir, TEŞEKKÜR EDERİM diyebilmektir, bilmediğiniz konularda ukalalık yapmayıp BİLMİYORUM diyebilmektir birlikte yaşamak. Kibar olmaktır, saygılı davranmaktır, mümkünse karıncayı bile incitmemektir birlikte yaşamak.
Özetle SEVGİ, SAYGI ve SAMİMİYET üçlemesini hayatımızın her hücresine sokabilmektir BİRLİKTE YAŞAMAK.
Sevgiyle kalınız.