Dolar 37,9217
Euro 41,0290
Altın 3.815,13
BİST 9.589,76
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 14°C
Yağmurlu
Bursa
14°C
Yağmurlu
Çar 15°C
Per 18°C
Cum 17°C
Cts 18°C

Başlangıç Noktası

24 Ağustos 2021 08:14
398
A+
A-

İnsanoğlunun en çok merak ettiği konulardan biri de Dünya’nın başlangıç noktasıdır. ‘Dünya ne zaman kuruldu, içinde bulunduğu evren nasıl oldu’ gibi bir takım delice sorular sürekli olarak kafalarda dolanıp durmaktadır. Merak edilen ama bir müddet sonra akıl sınırlarını zorlamaya başlayınca vazgeçilen bir konudur bu. Önceleri sadece Dünya nasıl kuruldu, nasıl yaratıldı diye düşünülürken zaman içinde meydana gelen bilimsel gelişmeler sadece dünya değil, dünyanın içinde bulunduğu Samanyolu galaksisi ve bu galaksinin içinde bulunduğu evren ve diğer evrenler de düşünülmeye ve araştırılmaya başlandı. Hatta bazı gelişmelerden ve araştırmalardan sonra dünyanın oluşumu hakkında BİNG BANG (BÜYÜK PATLAMA) simgesel olarak uygulandı.

İnsanoğlunun sadece dünyanın varoluşuyla ilgili merak ve araştırmalarından sonraki en büyük merak konusu da insanoğlunun ne zaman yaratıldığı hakkındadır. İlk insan ne zaman ve nasıl yaratıldı sorusu her zaman sorula gelmiştir. Özetle, insanoğlu hep başlangıç noktasını merak etmiştir. Bir gün belki bu soruların cevabını bulabilecektir insanoğlu. Ancak, bir başka büyük merak konusu da ölüm ve sonrasına aittir. Bu konuda birçok teori ve dinsel inanç vardır. Bunlardan en çok kabul göreni de insanoğlunun bir beden ve ruhtan ibaret olması ve öldüğünde bedenin işlevlerini yitirmesi ve ruh denilen görünmez ve bilinmez varlığın bu bedenden ayrılarak bedeni yalnız ve cansız bırakmasıdır. Bedenin cansız bırakıldığı bilinmekte ve görülmektedir. Ancak, ruh diye adlandırılan ve görülemeyen varlık ise nereye kaybolmaktadır.

Bu konu başlangıç noktası gibi çok merak edilen ve asla cevabı verilemeyen muamma dolu bir konudur. Kitabı olan Semavi dinlerin veya kitabı olmayan tüm dinlerin ve inanışların sürekli araştırdıkları ve bir türlü cevabını bulamadıkları bu konu sanırım insanoğlunu sürekli meşgul edecektir. Cevabı ne olursa olsun, bir gün bunun cevabı bulunsun veya bulunmasın ama hep anlatılan ve vaat edilen bir gerçek vardır ki, bunun adına öteki ve sonsuz dünya denmektedir tüm dinler arasında. Sınırlı bir süre için Tanrı tarafından Adem’e üflenen yaşam nefesi bir gün bitecek ve üflenen bu nefesin sahibi olan beden çürüyecek ve ruh ise sonsuz yaşama uğurlanacaktır. Bu sonsuz yaşamda iki akıbet beklemektedir insanoğlunu, Cennet veya cehennem denilen sonsuz yaşam dünyaları. Geçici yani ölümlü denilen içinde yaşadığımız ve bildiğimiz bu dünyada yaptıklarımız öteki dünya denilen ve ebedi olarak adlandırılan dünyada nerede yaşayacağımızı belirleyecektir. Ana tema, cana kıymayacaksın, çalmayacaksın, kötülük etmeyeceksin vb. iyilik içeren konular cennetin anahtarı olacak, tam tersi ise cehennemin kapısını aralayacaktır.

 

Canlıların yaşamlarında başlangıç noktaları belli olmakla beraber bitiş noktaları da neredeyse belirlenmiştir ama kimse bunu bilememektedir. Yazımın başında anlatmaya çalıştığım dünya ve evrenin başlangıç noktası bilinmemektedir. Bana göre bilinmese de olur ki, bu benim konum değildir. Bilim adamlarının binlerce yıldır araştırdığı ve binlerce yıl daha araştıracağı bir konudur bu. Beni ilgilendiren en önemli husus hangi konuda olursa olsun her şeyin bir başlangıç noktasının olduğudur. Bu başlangıç noktası ile bitiş noktası arasındaki süreyi veya mesafeyi rasyonel olarak doldurabilmek önemlidir. Özellikle insan yaşamında buna çok önem veririm. Nasıl geçirilmiştir bu süre? Bomboş bir fıçı gibi mi yoksa dolu dolu bir yaşam mı sürdürdü? Hani “Boş çuval dik durmaz” diye çok güzel bir söz vardır. İşte benim için bu çok önemlidir. Çuval boş olarak mı teslim edilecektir sürenin sonunda yoksa içini insanoğluna faydalı bir şekilde doldurulmuş olabilecek mi?

Aşık Veysel’in iki kapılı bir hana benzettiği bu dünyada hanın kapısından içeri girdikten sonra çıkış kapısına doğru nasıl gidildiği çok önemlidir. Hanın giriş kapısı başlangıç noktasıdır. İşte bu noktadan çıkılan yolculuk ne kadar sürerse sürsün önemli olan bu yolculukta mutlu yaşayabilmek her şeyden çok önemlidir. Gözleri açık gitmek de var bu dünyadan mutluluk içinde gözlerini kapatmak da. Bir de “gözünü toprak doyursun” dedirtmek veya dedirtmemek var ki bu da yaşam sürecindeki karakter yapımızı ortaya koyacaktır. Önemli olan onurlu ve dimdik ayakta durabilmek ve bitiş noktasına huzurla varabilmektir. Bunun için kimseleri kırmadan sevgi ve barış içinde yaşamak gerektiğine inanıyorum.

Son günlerde yaşadıklarımızdan sonra bugün sizleri yormayan bir yazı yazmayı seçtim sevgili dostlarım.

 

 

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
20 Ağustos 2021 16:36
8 Aralık 2020 18:42
22 Haziran 2021 08:59
15 Mayıs 2021 08:52
YORUMLAR

  1. cenan dedi ki:

    okumak bir keyifti, teşekkürler..