Avuç içi kadar mutluluk
Birkaç gündür amatör futbol üzerine yazdığım yazılara olan geri dönüşlerden anlıyorum ki amatör lig bir başka alem. Soyunma odalarından bahsettiğim yazıdan sonra “bu yazı kokuyor” yorumunu alınca, anlatmak istediklerimi hissettirebildiğim kanısına vardım. Herkesin ucundan kıyısından yaşanmışlıkları ve anıları olan futbolun en saf, temiz ve karşılıksız halidir amatör futbol. Soyunma odalarından sonraki adım, futbolun oynanacağı zemin, seyirciler, hakemler vs.dir. Bu mecrada yeşil çim saha görmek bildiğiniz ütopyadır. Türkiye finalleri için Eskişehir Atatürk Stadı’nda ilk net çim sahayı gördüğümüz zaman, yeşil çayır görmüş kuzular gibi sahaya koştuğumuzu hatırlıyorum. Genel de çamur, balçık olan sahalar, uzaktan Konya bozkırları gibi gözükür. Zeminde yere düşünce ilk etapta hafif bir sıyrık gibi hissedersiniz, mevcut adrenalinden acının derecesini anlamazsınız, ilk yardım olarak “Amerikan Tentürdiyotu” adı verilen kırmızı bir solüsyon sürülür. Bu sıyrılan yerler, ertesi sabah yatağınızdan uyandığınızda, o yerlere çarşafın yapışması ile kendini daha çok belli ederdi.
Sakatlandığınızda ilk müdahaleyi saha kenarındaki sağlık görevlisi yapardı. Elindeki soğutucuyu her yere sıkmak gibi misyonu olan sağlık görevlisinin, dudağının içi kanayan arkadaşımın ağzının içine dahi bu sihirli suyu sıkma çabalarına şahit olmuşluğum vardır. Allah’tan arkadaşım sert bir tepki ile soğutucunun ağzına sıkılmasına izin vermemesi ile bu elim olay kazasız bir şekilde atlatılmıştı.
Maçın hakemleri ise, genelde sık sık karşılaştığımız triolardan oluşmaktaydı. O dönemler bize saha içinde ağabeylik yapan ve kaptanlık pazubantını takıp sahaya çıkan 35 yaş emsali ağabeyimizin hakem yorumları halen kulağımdadır. Yöresel şivesi gereği alfabesinde “H” harfi bulunmayan ağabeyimiz “Akemlerle kimse konuşmayacak” diye başlar, tanıdık bir hakem ise; “orta akem Yusuf Ağabeyiniz, ama yan akem o….” Şeklinde başlayarak, yan hakemin bizi zorlayacağını “ima” eder, ilk mesajlarını takıma verirdi. Hatta bu futbolcu ağabeyimizin maç içinde orta hakeme her pozisyonda itirazı sonucu, orta hakemin düdüğünü yere atarak “al maçı da sen yönet “ dediğini ve yıllarca bunun sohbetinin de kahkahalarla yapıldığını söylemeliyim.
Amatör kümede hiçbir zaman dolu olmayan tribünlere karşı, her türlü hünerlerinizi gösterirsiniz, kendi idol futbolcularınızın hareketlerini taklit edersiniz. Bilirsiniz ki; topla yaptığınız hareketler, atılan paslar, rakiple olan tartışmalar, atılan veya yenilen goller sizin 1 haftalık gündeminizi oluşturacaktır.
Hafta içi antrenmanlarda hocanın gözüne girmek için sıkı çalıştığınız, antrenman sonrası yöneticilerin ikram ettiği karpuz ve baklava ile mutlu olduğunuz, duyduğunuz “aferin koçum, bravo aslanım” cümleleri ile onore olduğunuz bir mecradır amatör küme. Yani küçük mutlulukların insana yettiği, manevi doyumun yakalandığı, keyifli bir uğraştır.
Savaş Bey, bu kadar güzel anlatabildiğinize göre amatör futbol anılarınızı, hala o günleri özlediğiniz aşikar.
Benim yan akemlere olan inancım o tarihten sonra bitmişti. Ama orta hakem Yusuf abi değilse ne olacaktı ?? Genel amatör takımların röntgeni olmuş. Tebrikler..