ATREJU’ya not: Öykü bitmeyecek
İlk defa Türkçe dilimizin bukadar kıymetli oldıuğunu görmek beni sevindirdi. Kim anlasın, kim çalsın, alan ne yapsın; g..tünden element mi uydursun. Lakin dostum biz oradan da element uydururuz.! Fikrimiz hür vicdanımız hür. Ata babamla hizalanan bir nesiliz biz, kalbin hizasına Ata nı oturtursan aynı benim yaptığım gibi seni kim durdurabilir. Bu dili bizden başkası bilmiyor ki, bilseler de çözemeyecekler. Kim konuşuyor boşluksuz dili. Ama sız, lakinsiz. Yani efendim demem o ki, ‘Atha Yoga anushasanam’ (Öz türkçe açılımını yazmıyorum, bilerek ve isteyerek)
Zamanın içindeki tek boşluklu annenin anı. Yaratımın anı. Ben şimdi bunu Öztürkçe ye çevirsem kim konuşacak bu dili ve desem ki, bu dil en kıymetlisi. Hiç yalansız dimdirek. Nasıl güzel bir dil olur dimi. Şimdi anladık mı öztürkçe nin önemini. Çok bilmek mi kıymetli, çok gezmek mi? Herkesin yolu başka elbet ama bambaşka yollarda var, içinde benzetmeler olan, neşe olan, kıkırdamalar olan.
Hişşşt sessizlik bugün en mutlu günüm, hişşşt sessizlik, en tatlı sahne en farklı bölüm..
Konuşalım duymasınlar aman aman ne olur artık uslansınlar. Squid game değil bizdeki karşılığı sukut içinde bir an ile yalnız kalıyordu. Sessiz ol, duyamıyorum demek. Sessizliğin içindeki sesi de duymak gerek. Hemşehrilerim ne diyor, hişşşşttt!!! dinliyorum. Çalan çaldı, giden gitti ama pilav bitti. Baktım pirincim kalmamış aykız ve ben ne yapayım dedim, açtım atlası önüme, nereden tutsam kopuyor, dağılıyor, oysaki mavi atlas iğne batmaz:)
Sonra zar zor bir patatesli gözleme yaptım babaannemin öğrettiği tarifle. Zar zor bir yemek çıkardım ortaya, annelik içgüdülerim ile, debelenme çabam ise ayın azıcık parlayan yüzü suyu hürmetine. Yoksa çeker giderdim de Aylin Livaneli hep senin hatrına. Yoksa ben cenin olup güneş olmayı da bilirim Haydar Ergülen ile hep sizin hatırınıza. Gerçek Hacıların, hocaların, dedelerin nenelerin, şairlerin, yazarların, sanatçıların hatırına ve en çok da çocukların, hayvanların ve benim ‘unutma beni çiçeklerimin hatırına’
Kimse de hatır matır da kalmamış azizim, derken bir İncir ağcı çıkıyor karşıma o kadar çok sağlam kökü var ki, sokuluyorum ona: karşıdan bir teyze bağırıyor ‘ O İzmir İnciri ve sol yanım uyuşuyor’ İzmir den geçerken ben sol yanım uyuşur ve o zamanlar da sık sık deprem olur. Sanki benim İzmir e yaklaşmam yasaklı gibi. Her neyse bu konunun devamı bir sonraki kelebek ekinde!
Hatrı sayılır kaç kişi kaldık ki şu dünya da, derken ve Tirilye Çamlı Kahve den aşağı inerken. Reklam değil tabi ağacın yerini gösteriyorum dinleyene, karşıma çıktı bir köpek, göster dedim yolu, nereye gidelim, yok dedi gösteremem, ozaman dedim hadi bize katıl:) herkesi kokladı ve tanıdı köpek bizimle oyuna katılmak istedi bir köpek, kod adı kk209:)artık biliyorsunuz köpeklerimiz de birer oyuncu bu platforma da aynı bizler gibi. Benim kod adım 007 James Bond mesela. 007 İncir ağcına yaslanınca, bizim taraflı bir teyze davet etti bizi içeri, kahve içelim dedi, herkesin kapısı açık, ne güzel düzenler var değil mi, herkesin herkese kapısı açık. Kahve içerken soylarımıza kadar indik, nedense konu ben olunca hep bir kök arama telaşı sarıyor etrafı. Sonra çıkarken tespihleri gördüm oda da, hacıdan getirmiş, ‘eskiden hacıdan tespih gelince bize dağıtırlardı ve ben çok sevinirdim, hacıların getirdiği kına ve yüzüklere. Lakin o zaman istemeyi bilirdim, şimdi isteyemedim. Onca tespih arasından bir tanesini bana hediye eder misiniz diyemedim. Esiden kapı kapı dolaşıp kına ve yüzük isterdim. Çok severdim kına yakmayı ellerime, sebebi bilinmez:))(bilinir de bu hikaye de değil)
Nasıl yerleştirilmişiz görüyor musunuz oyunlara, peki nasıl yaratmışlar boyutlar ötesi düzlemleri, kodların üzerine kod yazarak ya da katların üstüne kat çıkarak. Bizim yoga derslerimizde İlknur hocamızın öğrettiği bir şey vardı, bu benzetme; şu şu kişiye aittir demek zorundayız. O zaman hak vermiştim ama bu kadar hırsızlığın olduğu bir ülke de yani fikrin ne önemi vardı ki! Oysaki tersten gitmek lazımmış . Pandemide çıkarılan virüs salgınına karşı taramalı bir tüfek gibi hareket ederek fikre boğdum 4 bir yanı, 10 katı, 20 katı, İçimden öyle geldi çünkü. Öldüren bir sisteme ne kendimi, ne de çocuklarımı kurban edemezdim.
Anlattığım hikayeler ve yazılar bir müddet sonra filme dönüşmeye başladı ve daha da birçok şeye. Vay be dedim benim gibi düşünen ne çok insan varmış! (safsalakneşe005) Isıttı bazıları soğukta yalnız kalmış bedenimi. Yine olsa yine yaparım, bu da benim dur deme yöntemimdir, beğenen alır gider beğenmeyen kaçar gider! O benimdir o benim milletimindir ancak!
Sonra yine bir baktım, bana rüzgar es demişte, hiç kimsenin kalbine kon dememiş.!
Esmişim estikçe, ne okuyanım varmış ne soranım oysaki iyi de anlatırım gerçek, yani, eminim!
Peki içerik üreticileri ne yapmış. Kat üstüne kat, saltanat üstüne saltanat…Ya biri de bana dememiş ki, ‘enteresan bir fikir’ ya da biri de gerçekten beğenip anlayıp, kendine saklamadan BRAVO Vallahi Helal olsun. Yani sürekli reklam şirketleri tarafından aranmak konusuna gelirsek, ben dakikasına 10.000 tl verecek kadar bir para kazanmıyorum, ki; üstelik reklamımı Star Ulusal da yapacak. eee bana yerel halk, üç kuruş parasıyla gelmeye çalışıyor, birşeyler anlayalım diye, ben ulusal mı olacaktım yani.
Yani benim mürdüm eriğimi de mi …. Yani benim fıstık yeşilimi de mi…. yani leyleğimi de mi…..
Ohaaa ve çüş bir zahmet. Oha ve çüş.! Türk Atım’a atıfta bulunuyorum burada. Artık yazılanlar çizilenler benimdir. Bana bu yolu açan arkadaşlarımındır. Çocuklarımındır. Bu gelir kapısıyla okullar mı yaparız, eğitim de çağ mı atlarız, evlerimize çeşmelerden sular mı getiririz, Ortaca da yetişen nar sularından LEO nar mı içiririz çocuklarımıza,) yer içer tatil mi yaparız , yoksa kozalandi mi ararız Arteju,) bu da benim insiyatifimde dir.! Kim planladıysa, kim çaldıysa hepsi önce benim sonra sizindir. İstemek böyle olur işte!!! Ben hala şu felsefeyle ilerlemeye devam ediyorum bu arada: soru soruyorum, düşlüyorum ve sokakta oynayıp evde yazıyorum. Mesela dün kedimin kuyruk sokumundan 2 şişle delindiğinin hesabını kim verecek bana !!
İşte ‘Bre dinsizler, bre imansızlar, Allahtan korkmaz kuldan utanmazlar’ Ben de kedim kaç gündür nerede diyordum. Yönetme ve yönetilme biçimimizi size anlatıyorum. Beni deldiniz yetmedi, kedilerimizi de mi delecekseniz.! son söz babama: seni çok özledim ve annemi daha çok!
ATREJU’ya ithafen yazılmıştır.
UMARIM AŞKIN VE DUYGULARIN OLDUĞU BİR DÜNYA DA TEKRAR KARŞILAŞIRIZ!!