Arılar Biterse, Tuz Kokarsa
Arılar dünyadaki en organize ve en çalışkan hayvanlardır. Dünyadaki gıdaların yüzde 90’ı 82 çeşit bitkilerden oluşur. Bu bitkilerin de yüzde 90’ı arılar tarafından döllenir. İşçi arılar 2 kg. bal yapabilmek için yaklaşık 380 bin km yol yaparlar. Bu da Ay ile Dünya arasındaki mesafe kadardır neredeyse. Arılar dünyanın ayakta kalabilmesi ve insanların ve doğanın yaşayabilmesi için mutlaka olmaları gereken hayvanlardır. Albert Einstein’in dediğine göre arıların yok olması halinde insanlığın ömrü en fazla dört yıldır. Arıların bitmesi insanlığın sonunun başlangıcı olacak ve 4 yıl içinde insanlık yok olacaktır.
İnsanoğlu bitmez tükenmez hırsları ve egoları nedeniyle nükleer patlamalar, termik ve nükleer santraller, bilinçsiz tarım ilaçlamaları, siyanürlerle altın aramak ve daha birçok aptalca uygulamalar yüzünden doğaya korkunç denecek kadar zarar vermektedir. Böylece doğa yavaş yavaş yok olmakta ve dolayısıyla canlı türleri de bundan çok olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Arıları bu felaketlerden uzak tutmak ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Böylece her geçen gün dünyadaki arı sayısı azalmaktadır. Doğadaki bu acı gerçeği dostlarımla paylaşmak istedim.
Kimyasal adı Sodyum klorür olan (NACI) Tuz, bir asit ile baz arasındaki kimyasal tepkime sonrasında ortaya çıkan bir maddedir. Kullanmadığımız alan yok gibidir. Her türlü yemekte, salatada, sanayide, dericilikte ve binlerce alanda kullandığımız yüzlerce çeşidi vardır. Fazlasından zarar da gördüğümüz ama asla vazgeçemediğimiz bu muhteşem beyazın en büyük özelliklerinden biri de gıdaların kokmasını önlemesidir. Fazla beklemeye tahammülü olmayan gıdaların bozulmasını ve kokmasını engellemekte kullanılır. Her türlü bozulmayı ve kokmayı önleyen bu nesne ilginçtir ki, kokmaz.
İnsanlık onurunun bitmeye başladığı, her geçen gün ahlâksızlığın arttığı, savaşların, cinayetlerin, kadın cinayetlerinin ve çocuk tecavüzlerinin artmaya başladığı dönemlerde halk arasında söylenen çok güzel bir deyiş vardır; “TUZ BİLE KOKMAYA BAŞLADI”.
Toplumların ahlâki ve onursal bozulmaları tabandan başlar gibi görünürse de düzeni sağlayan yasalar ve yasaları lâyığı ile uygulayan yöneticilerin yönettiği toplumlarda bu hemen engellenir. Toplum huzurunu bozan kötü kişiler derhal cezalandırılarak tecrit edilir ve örnek teşkil ettiği için kötülükler bir anlamda önlenebilir. Ancak, sadece yasalar ve cezalarla toplum yönetilemeyeceğinden önce toplumda çağdaş eğitim ve çağdaş ahlâk ilkeleri küçük yaştan itibaren öğretilirse yukarıda bahsettiğim cezalara dahi gerek kalmayacaktır.
Şüphesiz ki bunların yapılabilmesi için de öncellikle yönetenlerin erdemli ve örnek olmaları gerekmektedir. Yöneticileri erdemli olmayan toplumlar zaman içerisinde bozulmaya ve sonunda yok olmaya başlarlar. Bu nedenle yönetenlerin kalitesi toplumun kalitesini ortaya koyacaktır.
Özetleyecek olursak Dünyanın yaşaması için birçok şeye ihtiyaç vardır. Ama şu ikisi çok önemlidir. ARILAR ve TUZ.
Arıları yok etmeyelim ve Tuzu kokutmayalım.