“Adrese teslim rant projesi”
AKP döneminde servetine servet katan müteahhit Ali Ağaoğlu’nun şirketi Akdeniz İnşaat tarafından Muğla’nın Milas ilçesi Dörttepe köyünde 9 milyon 700 metrekare büyüklüğündeki alana 30 bin kişilik bir kent projesi kurulması isteniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı proje için 2 Mayıs tarihinde ÇED Olumlu kararı verdi.
Proje kapsamında; 3 bin 683 villanın yanı sıra, 4 ayrı otel ve 6 adet günübirlik dinlenme tesisi ile alışveriş merkezi, hastane, okul, bankalar, su sporları merkezi, sinema, sanat merkezi, kongre merkezi, rezidans, kafeterya ve restoranlar ve golf sahası yapılmak isteniyor. Projenin yapılacağı bölge, uluslararası Bern ve Ramsey sözleşmeleriyle korunuyor. Bölgede ayrıca, Milas Metruk Tuzlası Sulak alanı Ekolojik Etkilenme Bölgesi ve Metruk Tuzla Tampon bölgesinin yanında Bargilya Antik Kenti, Halep Çamı Doğal Tabiat Koruma alanı bulunuyor.
DOĞAL HAYAT BOZULACAK
ÇED dosyasında verilen bilgilere göre, projenin yapımı 5 yıl sürecek. Proje kapsamında 1 milyon 337 bin 448 ton hafriyat çıkartılacak. 197 ayrı kuş türüne ev sahipliği yapan, aralarında dünyada soyu tükenen tepeli pelikan gibi 52 ayrı türün daimi üreme alanı sayılan sulak bölgelerdeki doğal hayat projeyle birlikte tehlikeye girecek. Aynı zamanda bölgede yaşanan su sorunu projeyle beraber daha da artıracak.
Bodrum Çevre Platformu Kurucusu ve avukat Remzi Kazmaz, konuyu yargıya taşıyacaklarını belirtti. Kazmaz, “Bu proje adrese teslim bir rant projesidir, bu rant projesine asla izin vermeyeceğiz. Yani hem birinci derecede arkeolojik alan hem birinci derece doğal sit alanı hem de uluslararası sözleşmelerde koruma altına alınan bu bölgede hangi akıl, mantık bu alana bir kent kurulabileceğine karar verebiliyor? Ayrıca bu bölgede su sorunu mevcut olup bu durum çok önemli bir meseledir. Bölgede yaşayanlar her yaz büyük oranda su sorunun yaşamakta ve ne yazık ki yasak olmasına rağmen yeraltı sularını kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Durum böyleyken ve var olan suyun çok yakın zamanda tükeneceğinin bilinmesine rağmen neden bu bölgede böylesine yoğun bir proje hayata geçirilir? Projede su ihtiyacını deniz suyunu filtre yaparak gidereceklerini söylüyorlar. İçme suyunu nasıl halledecekleri sorusuna da pet şişelerle cevabını vereceklerdir” diye konuştu.
ÇED DOSYASINDA BİRÇOK SORU CEVAPSIZ
Hazırlanan ÇED dosyasında birçok sorunun cevabı bulunmadığını söyleyen Kazmaz, “Hafriyat Toprağı İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ve birçok alanda yapılan bu değişiklikler acaba son alınan ÇED raporunda yer alıyor mu? ÇED raporunda yer alan en önemli unsur; Şirketin yapacağı işlerde hükümetin talimatlarına uyacağını taahhüt etmesi. Taahhüt edeni iyi tanıyoruz Ali Ağaoğlu. Taahhüt edilen zaten bu projeyi adrese teslim eden AKP iktidarı. Baştan sona hukuki açıdan yanlış değerlendirmeler var ÇED raporunda. ÇED raporundaki bilgiler eksik bilgilerle dolu” ifadelerini kullandı.
Kazmaz, sözlerine şöyle devam etti: “Bakanlık tarafından ÇED raporu verilen bu alan hem yasalarla hem uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınan birinci derece sit alanı. Yüz doksan yedi kuş türü ve pelikanların göç yolu üzerindeki bu sulak alanlar Dünyada koruma altına alınan en önemli sulak alanlarından biri. Aslında bu bölgeye bir çivi dahi çakamazsınız ama yasaların, yönetmeliklerin arkasından dolanarak hile yapma konusunda uzmanlaşmış bir kadro var. Alanlarında uzman bu kişiler hazırlamış oldukları bu eksik, yanlış ve hatalı ÇED raporuyla çevre katliamlarının önünü açmaktadır. Bunun en güzel örneğidir Boğaziçi Projesi.”
DAVA AÇIYORUZ
Bölge halkı olarak Muğla İdare Mahkemesinde dava açacaklarını kaydeden Kazmaz, son olarak şunları söyledi: “Şunu herkes iyi bilsin ki Bodrum Yarımadasında önümüzdeki yıllarda su sıkıntısı yaşanacağı bilinmekte. Kaldı ki bu bölgede zaten şu anda su sıkıntısı çok büyük bir sorun. Sadece bu nedenle bile bu projenin hayat bulması olası değildir. Diğer yönden projede burası için bir Turizm Kenti Projesi olduğu söyleniyor. Hâlbuki daha önce 2012 yılında bununla ilgili alınan karar gereği proje turizm kenti iptal edilmesine rağmen bu projede bir aldatmaca olarak bu isim kullanılıyor. Bu proje çevrenin ÇED raporlarıyla nasıl talan edildiğini yasal yollardan yapılan talanın ve adrese yapılan teslim projelerinin ne kadar tehlikeli olduğunu anlatıyor.”