Dolar 34,4751
Euro 36,2672
Altın 2.955,33
BİST 9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 21°C
Az Bulutlu
Bursa
21°C
Az Bulutlu
Cum 19°C
Cts 7°C
Paz 8°C
Pts 9°C

Dinin Günahı ne?

27 Temmuz 2021 11:04
529
A+
A-

Ağzımızı açtığımızda mangalda kül bırakmayız. Her şeyin en iyisini biz biliriz. Üç kitap bile okumadan cebimizdeki akıllı telefona bakıp ahkâm kesmeye bayılırız. Sanal ortamda gördüğümüz özlü ve güzel sözleri sanki kendimiz söylemişiz gibi kopyala ve yapıştır sistemiyle yayınlarız. Fakat ilginç ki bir müddet sonra kendimizi buna iyice kaptırıp tefekkür ehli gibi etrafımıza ulema edasıyla davranmaya başlarız. Ancak, en büyük ve kötü bir özelliğimiz de maalesef doğru dürüst okumadığımız, okusak bile anlamını bilmediğimiz Kur’anı Kerimden yüce dinimiz hakkında anlamlar çıkartmaya çalışırız. Oysa ki bu konuda özellikle ramazan aylarında televizyon ekranlarında parayı hiç de sevmeyen (!!!) hocalardan geçilmez. Sürekli olarak bu hocalar tarafından (bazılarını tenzih ederim) şükretmek, rıza göstermek, kabullenmek ve az ile yetinmek üzerine telkinlerde bulunulur. Fakirliğin bir imtihan olduğu, kazaların ve afetlerin de birer imtihan olduğu öğütlenir. Kendilerinin televizyonlarda program başına ne kadar ücret aldıkları ve aynı zamanda birkaç işte çalıştıkları ve birkaç maaş aldıkları sorulduğunda kötü adam oluverirsiniz.

Yurdumuzda böyle de diğer İslam coğrafyasında durum pek farklı mı? Birçok İslam ülkesinde krallıklar, emirlikler ve prenslikler hüküm sürmekte ve bu hüküm sürenler de güvenliklerini emperyalist güçlere ihale etmektedirler. Neredeyse birbirleriyle savaş halinde olmayan İslam ülkesi yok gibidir. İsrail Devleti ile savaş halinde bulunan Filistin sürekli olarak İsrail işgaline maruz kalmaktadır. Birkaç küçük kınama ile geçiştirilen bu duruma Amerika sahip çıkarken birçok İslam ülkesi de Amerika’nın en sıkı müttefikidir. Amerika’nın en sıkı müttefiki oldukları için de ancak göstermelik bir kaç küçük kınama mesajları yayınlarlar.  Ha, bir de Türk düşmanlıkları her zaman en üst seviyededir. Türkleri oldum olası sevmezler ama ülkemizde hala Arap seviciler ne yazık ki pek de az değildir.

Bunların yanı sıra yine ne yazık ki bir Müslüman diğer bir Müslümanı ‘Allahuekber’ diye naralar atarak öldürmekte ve kafasını kesmektedir. Bu çelişkili durumun en büyük sebebi yıllardır süregelen mezhep savaşları ve emperyalizmin oyunlarıdır. Milyonlarca Müslüman birbirlerine düşman halde ve savaşarak yaşamlarını sürdürmeye çalışmakta ve böylece tüm evrensel gelişmeleri uzaktan takip etmektedir. Kazançlarının büyük bölümü gelişim ve teknoloji yerine silah almak üzere harcanmaktadır. Bilim ve teknolojiye yatırım sıfır düzeyindedir.

Peki,  Avrupa’da durum nedir ve neler olmaktadır? Eski Avrupa, ortaçağdaki yüzyıl savaşlarında, daha sonra da 20. Yüzyılda birinci ve ikinci dünya savaşlarında milyonlarca insanını yitirmiştir. Sonra bu savaşların kendilerine zulüm ve yoksulluktan başka bir şey getirmediğini kabullenip tamamı din baskısından kurtulup laisizmi kabullenmiştir. Devlet yönetimini laik sisteme oturtup Papa ve diğer din adamlarını Vatikan’a yerleştirerek onları da onurlandırmış ve devlet yönetimlerinden kibarca uzaklaştırmışlardır. Böylece hem mezhep savaşları sona ermiş, hem de kilisenin bağnaz ve katı tutumlarından arınmışlardır.

Dinsel baskılar yerine kendi toplumlarına, gelenek ve göreneklerine uygun yasalar ve anayasalar hazırlamışlar ve “bu yasaları nasıl deleriz” düşüncesinden uzak, sadece ve sadece yasalara uymuşlardır. Yasalara uymayanlar yasanın getirdiği cezalara (herhangi bir af olmaksızın) maruz kalmışlar ve böylece bir müddet sonra önceleri korkudan ve sonraları da alışkanlıktan uymaya başlamışlardır. Böylece yasaların öğretileri de olumlu ahlâk olarak yerleşmeye başlamıştır.

İki ay sonra bozulacak yol yapamamışlardır. En küçük bir depremde çökecek bina yapamamışlardır. Ya da sel yatağına binalar yapamamışlardır. En küçük bir toprak kaymasında bozulan raylar döşeyememişler ve böylece tren faciaları olmamıştır. Çünkü bunları yapanlar geri kalan ömürlerini cezaevinde bitireceklerini pekiyi bilmektedirler. Yöneticilerini seçerken iyi ahlâklı olduğuna bakmamışlardır. Zira iyi ahlâklı olmayan insan o makamlara aday dahi olamaz. O makamlara aday olacak insanların yeteneklerine ve geçmişlerine bakmışlardır ki gelecekte neler yapabileceğini kestirebilmişlerdir. “Çalıyor ama çalışıyor” gibi ilkel bir mantığa hiç akıl erdirememişlerdir.

Bu örnekleri sürdürmek ve çoğaltmak mümkündür. Şunu da söylemeliyim ki, sanki “İKRA” diye başlayan ayet Müslümanlara değil de onlara gelmiş gibi sürekli okuyan onlar ve hiç okumayan da bizler olduk. Tüm dinler aslında iyi insan olmayı ve iyi ahlâk sahibi olmayı öğütler. Çünkü önemli olan iyi ahlâk sahibi olabilmektir. Göreceli bir kavramdır gerçi iyi ahlâk, ama evrensel genel geçer kurallarda iyi ahlaklı olmak, iyi insan olmak çok basittir oysa. Öldürmemek, çalmamak, kendinden zayıflara yardımcı olmak, varını yoksullarla bölüşebilmek, kimsesiz ve korunmaya muhtaç olanlara yardım etmek ve daha niceleri. Çağdaş olabilmek, ilim ve bilimle birlikte yaşamak, hurafelerden uzak durmak. Bu kabuğu kırıp, bu çemberden çıkabilmenin yegâne yolu aslında Atatürk tarafından çizilmişti. Ama bağnaz ve emperyalist güçler bizi sürekli olarak bu yoldan uzaklaştırmak için uğraşmaktadırlar.

AKIL VE BİLİMİN hepimize yol göstermesi dileğiyle.

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
7 Nisan 2021 14:27
19 Şubat 2021 10:54
8 Şubat 2021 09:49
2 Eylül 2021 00:00
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.