Kahve Falı
Nedense insanlar bugünü yaşarken geleceği de merak ederler. Gelecekte ne olacağını bilmek içgüdüsü hep vardır. Doğal bir içgüdüdür bu aslında. Çünkü merak insanların en büyük özelliklerinden biri olmuştur. Ama kabul etmek gerekir ki, geleceği bilmek imkânsızdır. Belki de böyle olması daha iyidir. Bir düşündüğümüzde insanoğlunun gelecekte ne olacağını bilmesi tüm yaşamı çok olumsuz yönde etkileyecektir. Eğer inancınız varsa “Tanrı böyle kurmuş sistemi” dersiniz, eğer inancınız yoksa adına doğa kanunu böyle dersiniz. Ki, ben “Tanrı böyle kurmuş sistemi” diyenlerdenim. Ama nasıl bakarsanız bakın veya nasıl değerlendirirseniz değerlendirin sonunda geleceği bilmeden yaşamak demek ne zaman öleceğinizi de bilmemek demektir. Bir insanın ne zaman öleceğini bilmesi yaşamını alt üst eder. “Nasılsa şu gün öleceğim” düşüncesi yaşamı çok anlamsız ve amaçsız kılar. Bu nedenle dinimizde “Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahİret için çalışın” diye çok anlamlı bir görüş vardır.
Fakat her şeye rağmen insanoğlu merakını gidermek için türlü yollara başvurur. Bunlardan biri de fala bakmak veya baktırmaktır. İlk zamanlardan bu güne kadar çeşitli fal metotları mevcuttur. Tarot falı, kum falı ve kahve falı gibi sonuçta astrolojiye dayalı geleceği bilmek üzerine kurulu fallar. Dünya üzerinde geleceği çok iyi tahmin edebilen insanlar olduğundan da bahsedilmektedir. Bunlardan en ünlüsü Nostradamus ya da asıl adıyla Michel de Nostradame diye bilinen Fransız astrolog ve kâhindir. Bu kişinin neredeyse tüm kehanetleri çıkmıştır. Yaklaşık 942 kehanette bulunan bu kâhinin Adolf Hitler’in ortaya çıkışını, Büyük Londra yangınını ve 11 Eylül saldırısını bilmesi ve Üçüncü Dünya Savaşı’nın ülkemizin de bulunduğu coğrafyadan çıkacağını söylemesi haklı endişeler de yaratmıştır ve yaratmaya devam etmektedir.
Ama bugün çok sevdiğim bir insanın önerisiyle kahve falından bahsetmek istiyorum. Her gün bir fincan kahvesini içip kapatır ve bazen de kendi falına kendi bakar. “Yol görünüyor mu, tatil görünüyor mu, kısmet görünüyor mu” diye şakalar yapar. Buradaki amaç geleceği bilmek değil, bir anlamda neşelenmek ve çevresine mutluluk dağıtmaktır. Fakat kahve falını çok ciddiye alan çok insan vardır. Ve bu işten para kazanan çok da falcı. Hatta öyle üne kavuşmuş falcılar vardır ki randevu ile gidildiği ve ciddi rakamlar ödendiği de bilinmektedir.
Bu arada kahve falıyla ilk tanışmamı da anlatmadan geçemeyeceğim. Askerlik bitip de ilk iş hayatıma başlamıştım. Çok büyük bir sigorta şirketinin Adana Şubesi’nde çalışırken merhum müdürüm, ben ve odacı ile birlikte üç erkek dışında beş kadın personelden oluşan bir işyeriydi. Kadınlar öğle yemeğinden sonra oturup birer kahve içerler ve içtikleri fincanı ters çevirip fallarına bakarlardı. Bir öğle paydosunda ben de otururken galiba bu fincanlara fazlaca bakmış olacağım ki bir kadın arkadaşım “anlar mısın” diye sordu. Ben de sırf şamata olsun diye kendime bilgiç bir hava verip “ehh, biraz anlarım” deyince müthiş bir baskı oldu falına bakmam için ve ben de mecbur kalıp fincanı açtım ki açmaz olaydım. Bana göre ölümü temsil eden bir görüntü gördüm ve büyük bir salaklıkla “Ailenizden biri yakında ölecek” dedim. Bir dayak yemediğim kaldı. “Böyle söz söylenir miymiş, bu ne edepsizlikmiş” gibi çok ciddi sözlü tacizlere uğradım. Ertesi gün ve takip eden günlerde bunlar unutuldu ve yaşam normale döndü. Ancak, bir hafta sonra bu hanım arkadaşımızın babası bir kalp krizi sonucu ölünce tahmin edin başıma neler geldiğini.
O günden sonra hiç fala bakmadım. Nasıl bakayım ki, çok acı bir yaşanmışlık var. Ama son zamanlarda yine ofiste kahve içen sevdiklerimin falına bakıyorum ama hep tatil ve yol arıyorum. Ve çok şükür ki kötü bir çağrışım yaptıracak benzetmelere rastlamıyorum. Ama biliyorum ki tüm bu yaşananlar bir tesadüftü ve geleceği bilmeye kimsenin gücü yetmez.
Yine de bu en zarif ve en tatlı fal olan kahve falı vazgeçilmez bir güzellikle devam etmelidir. Kahve telvelerinin fincan içinde dağılıp kendince türlü şekiller almasından anlamlar çıkartmak ne kadar eğlenceli olursa olsun hiçbir zaman geleceği göstermeyecektir. Ama o eğlenceli halin devam etmesinden de sonsuz mutlu olduğumu söylemeden geçemeyeceğim.
Çok sevdiğim bir sözle bitirmek istiyorum, “FALA İNANMA, FALSIZ DA KALMA.”